Trabzonspor'un Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında Avni Aker Stadı'nda şanssız bir şekilde Dinamo Kiev'e yenilerek elenmesi camiada büyük şok yaratmıştı.

Bu maçın bir dönüm noktası olabileceğini, Trabzonspor'un moral motivasyonunu kaybederek Ligde de gücünü kaybederek tabiri caizse bir uçurumdan aşağıya yuvarlanacağı endişesini taşıyordum.

Fırsatı ganimet bilen İstanbul Basını, maalesef leş kargaları gibi hemen saldırıya geçmişlerdi.

Trabzonspor'un Şampiyonlar Ligine kalamaması halinde Gökdeniz'in satılacağı yolunda hemen senaryolar ısıtılarak temcit pilavı gibi ortaya sürülmeye başlandı.

Fenerbahçe'nin B planının yürürlüğe sokulacağını bayram havası içinde lanse etmeye başladılar.

Hele Dinamo Kiev maçı sonrası seyirciden Gökdeniz ve ailesine karşı yapılan çirkin tezahüratı İstanbul Basını mal bulmuş mağribi (Batı Afrikalı) gibi kendisine malzeme yapması, çöllerde leş kovalayan AKBABALARA yaraşır bir düzeydir.

Anadolu takımları mütevazı bütçelerle Süper Ligde mücadele verip ayakta durmaya çalışıyorlar.

Takımların mali bütçelerindeki büyük uçurum bu nedenledir ki sürekli olarak İstanbul'un 3 zengin takımını şampiyon yapıyor.

Ben bu takımlara 3 büyükler demiyorum, 3 zengin takım diyorum.

Bu 3 zengin takımın bir futbolcuya ödediği transfer ücreti ile Anadolu'da 2-3 kulüp ihya olur.

Türkiye Süper Futbol Ligi zaten adil bir lig değildir.

Her şeyden önemlisi eşitlerin yarıştığı bir lig değildir.

İstanbul dükalığının 100 yıllık 3 takımına, 37 yıldır Birinci (Süper) Lige çıkan Trabzonspor ders verebilmiş ve 6 kez lig şampiyonluğunu elde edebilmiştir.

Bu başarılar paranın gücüyle değil, Trabzon insanını özgüveni ve fedakârlığı ile mümkün olabilmiştir.

Hele Dinamo Kiev yenilgisinin ardından takımın psikolojik olarak toparlanabilmesi, hele Gökdeniz'in Gençlerbirliği maçından 2 gol atabilmesi, moral motivasyon açısından çok önemli bir gelişmedir.

Trabzon ciddi ve büyük bir takım olmanın ruhunu ortaya koymuştur.