ANKARA - Kongre için binlerce partili, sabahın erken saatlerinden itibaren Ankara Arena Spor Salonu önünde toplandı.

Ankara dışından otobüslerle gelen partililer, Atatürk Kültür Merkezi alanından tezahüratlar eşliğinde kongrenin düzenleneceği salona yürüdü. Spor salonu önünde ve çevresinde bekleyenlere kumanya ve su servisi yapıldı.

Emniyet kontrol noktalarında yapılan aramanın ardından katılımcılar salona alınmaya başlandı. Salona giremeyen partililer için dışarıda iki dev ekran kuruldu.

Salon içinde ve dışında AK Parti seçim şarkıları çalınırken, partililer şarkılara eşlik etti ve sunucunun anonslarıyla koordineli şekilde tezahüratlarda bulundu.

"Hep Birlikte Yeni Türkiye" temasını taşıyan kongrenin yapılacağı salonda, "Hayallerimiz var sevdamız var", "Şimdi Türkiye zamanı", "Biz birlikte Türkiyeyiz", "Yeni hedefler yeni Türkiye", "Durmak yok yola devam", "Her şey Türkiye için, bu ışık sönmeyecek" pankartları yer alıyor.

Partililere karanfil dağıttı

AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi, Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın salona giriş yapmasının ardından başladı.

Salona, eşi Emine Erdoğan ile gelen Erdoğan, sahneye çıkarak partilileri ve delegeleri selamladı.

Partililere kırmızı karanfil dağıtan Erdoğan çifti, daha sonra kendileri için ayrılan bölüme geçerken, Başbakan Erdoğan'ın seslendirdiği "Aynı Dağın Yeliyiz" adlı şiiri yayınlandı.

Erdoğan, salonda, Genel Başkan Adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yanyana oturdu.

Soylu: Gerçeğin en somut anını yaşıyoruz

Kongrenin açılışını yaparak, partililere hitap eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti iktidarlarının az zamanda çok büyük işler başardığını, ceberrut devletin, millet için varolan hizmet devletine dönüştüğünü, AK Parti'nin tüm siyasi ve devlet hayatını darbe kanserinden ebediyen kurtardığını belirtti.

Soylu, "AK Parti, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın, merhum başvekillerimiz rahmetli Adnan Menderes, Özal ve Erbakan'ın yapmayı hayal ettiklerini gerçekleştirerek, bugün burada tarihin huzurunda cenabı Hakka hamd etmemize vesile olmuştur" dedi.

Süleyman Soylu, AK Parti'nin ve partinin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın millet yolunda çok çile çektiğini, mazide yaşananları asla unutmadıklarını ifade ederek, "3 Kasım 2002'de asırların boynu büküklüğüne isyan eden bu aziz millet, zulüm çarklarını tek tek kırarak ayağa kalktı, kendi adamını, milletin adamını Recep Tayyip Erdoğan'ı bir tarih yapıcı olarak ortaya çıkardı. Bugün bu gerçeğin en nadide, en somut anını hep birlikte yaşıyoruz. Genel Başkanımızı, Başbakanımızı ve Cumhurbaşkanımızı, liderimizi, Cumhurbaşkanlığı görevine bugün burada sadece bu salonda değil, bu salonda gönlü olan milyonlarca insanla şan ve şerefle uğurluyoruz" diye konuştu.

Süleyman Soylu, şunları kaydetti:

"Bugün bir yanımız başımızla göklere değecek kadar onurluyuz, bir yanımızla da hissetmeye engel olamadığımız bir hüznü hep birlikte yaşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız bugün bu tarihi anda bu kürsüden AK Parti'nin her kademedeki yöneticileri, teşkilatları adına ve onların hislerini temsilen zatıalinize seslenmek istiyorum; Sizin prensipleriniz, sizin hassasiyletlerinzi, sizin karakteriniz AK Parti'de her zaman özenle yaşatılacaktır. Cesaretiniz ve kararlılığınız milletimize hizmet yolunda bize, bu kutlu yürüyüşe gönül verenlere, bu aziz davanın coşkulu mensuplarına her zaman rehber olacaktır. AK Parti'nin banisi olarak bugün bizlere emanet ettiğiniz bu mukaddes dava bayrağı asla yere düşmeyecek, yere düşürülmeyecektir.

Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başbakanım, Sayın Genel Başkanım bilmelisiniz ki ve bütün dünya bilmelidir ki bundan sonra nerede olursanız olunuz, hangi görevi deruhde ederseniz ediniz, derinliklerin dibine kadar sizinle birlikte olacağız. Allah bizleri bu kutlu yürüyüşün büyük mücadele insanlarını ayırmasın."

Kongre Divan Başkanlığına İpek seçildi

Öte yandan AK Parti Birinci Olağanüstü Büyük Kongresi'nde AK Parti Tüzüğü gereğince divan başkanı ve üyelikleri için seçim yapıldı.

Tüzüğün ilgili maddeleri uyarınca açık oylamaya sunulan ve ilk sırada Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan'ın imzaladığı listede çok sayıda bakan, parti genel başkan yardımcısı ve kongreye katılan bin 245 delegenin imzası yer aldı.

Divan başkan ve üyelerinin birlikte seçildiği liste uyarınca Divan Başkanlığına   AK Parti Genel Sekreteri ve Ankara Milletvekili Haluk İpek seçildi. Divan Başkan Yardımcılığına daAK Parti İstanbul Milletveki ve Grup Başkanvekili Berna Satır seçilirken, divan üyeleri de İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat, Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit, Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanı Zafer Çubukcu, İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu oldu.

İpek: Türkiye özgüven kazandı

Divan başkanlığına seçilen Haluk İpek, kongrenin, millet, ülke ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını diledi.

Bugünün, ülke ve AK Parti için tarihi bir gün olduğunu belirten İpek, Türkiye'nin kalbinin, dünyanın gözü ve kulağının Ankara Arena Spor Salonu'nda olduğunu söyledi. 

İpek, AK Parti'nin 13 yıl önce, 14 Ağustos 2001'de Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde kutlu bir yolculuğa başladığını ve "hedefin Türkiye'ye barış, köhnemiş siyasete yeni bir soluk kazandırmak olduğunu" ifade etti.

AK Parti'nin kurulduğu günlerde Türkiye'de siyasetin susuz, kuru ve verimsiz bir toprak gibi olduğunu ileri süren İpek, o dönemde çözümsüzlük ve kriz üreten, sorunlara sorun ekleyen siyasetin hakim olduğunu savundu.

Türkiye'nin 13 yıl önceki durumunu okyanusta sürüklenen bir gemiye benzeten İpek, milletin 3 Kasım 2001'de geminin kaptanlığına Erdoğan ve AK Parti'yi getirdiğini belirtti. İpek, "AK Parti, Allah'ın da inayeti ile gemiyi sağ salim limana yanaştırdı. AK Parti o karanlık günlere güneş gibi doğdu" dedi.

İpek, Türkiye'nin, Erdoğan'ın liderliğinde, elde ettiği kazanımlar ve gelişimin yanı sıra sayısız reform ve devrime şahit olduğuna işaret ederek, "Türkiye, Erdoğan'ın şahsında ve liderliğinde yeniden büyük devlet oldu. Mazlumların hamisi, zalimlerin korkulu rüyası oldu. Türkiye özgüven kazandı, özgüvenini artırdı" değerlendirmesinde bulundu.

"Bu, AK Parti için asla son değil, yeni bir başlangıçtır"

Milletin, Erdoğan'ın adını silinmemek üzere gönlünün en müstesna yerine kaydettiğini ve onu demokrasi tarihinde "halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı" olarak görevlendirdiğini kaydetti.

İpek, Recep Tayyip Erdoğan'a, millet, ülke, demokrasi ve AK Parti adına şükran ve minnetlerini sunarak, "Yarın, kendilerini cumhurbaşkanlığı makamına uğurluyoruz. Bu, AK Parti için asla son değil, yeni bir başlangıçtır" diye konuştu.

Erdoğan'ın, cumhurbaşkanı olması nedeniyle AK Parti hareketinden ayrılmadığını vurgulayan İpek, AK Parti'nin Erdoğan, yeni başbakan ve genel başkan liderliğinde bütün kadroları ve teşkilatlarıyla Türkiye'nin 2023, 2053 ve 2071 vizyonları için çalışmaya devam edeceğini bildirdi.

İpek, partide bayrak değişimi olduğunu, ancak rota değişikliği ve dümen kırmanın asla söz konusu olmayacağının altını çizerek, bunun bir yenilenme, tazelenme olduğunu ve kongrenin de bunun için toplandığını söyledi.

Tek gündemli kongrede, partinin yeni genel başkanının belirleneceğini anımsatan İpek, büyük kongrenin karar ve tercihinin AK Parti, ülke, millet, siyaset ve demokrasiye hayırlı olmasını diledi.

Divan Başkanı İpek'in konuşmasının ardından, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Kongrede, ilan edilen gündemin okunmasının ardından Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatıyla ilgili belgesel gösterimi yapıldı.

Erdoğan, milli geliri 230 milyar dolardan aldıklarını, 820 milyar dolara yükselttiklerini belirterek, "Kamu net borç stokunun milli gelire oranı yüzde 73'tü onu da yüzde 35'e düşürdük. Bu noktada da güçlüyüz" dedi.

Kişi başı milli gelirin 3 bin 500 dolar olduğunu, bunun 11 bin dolara yaklaştığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tarihin en büyük küresel ekonomik krizlerinden birini, yaptığımız reformlarla, aldığımız tedbirlerle, hamdolsun hiç sarsılmadan atlattık. Bugün, geçmişle kıyaslanamayacak derecede büyük, geleceğe umutla bakan, tüm dünyada ilgiyle, takdirle izlenen bir ekonomiye, çok güçlü bir ekonomik yapıya sahibiz. Ekonomiyi büyütürken, insanımızın günlük yaşamına etki edecek çok büyük yatırımları gerçekleştirdik. Türkiye'nin geçmişte şahit olmadığı, tecrübe etmediği, hatta hayalini dahi kuramadığı yatırım ve hizmetleri milletimizle biz buluşturduk. Gelişmiş ülkelerde, Avrupa'da, Amerika'da, Japonya'da ne varsa, aynısı Türkiye'de de olsun diye mücadele verdik."

"Verdiğimiz sözleri tuttuk"

Erdoğan, yola çıktıklarında ülkeyi dört ayak üzerinde yükseltecekleri sözünü verdiklerini anımsatarak, bunların eğitim, sağlık, adalet, emniyet olduğunu kaydetti.

Aradan geçen 12 yılın sonunda, millete verdikleri sözü tuttuklarını, hatta pek çok alanda, vaadettiklerinin ötesine geçtiklerini ifade eden Erdoğan, 12 yılda 205 bin adet derslik inşa ettiklerini, okullara 1 milyon adet bilgisayar gönderdiklerini, 30 bin bilişim teknolojileri sınıfı kurduklarını anımsattı.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bizim yeni bir kod numaramız var biliyorsunuz. 444 yani 4+4+4.  28 Şubat döneminin eğitimdeki son izlerini işte bu düzenlemeyle kaldırdık. Yine 28 Şubat döneminin dayatması olan ve meslek liselerinin uzun zaman kan kaybetmesine yol açan farklı katsayı uygulamasına son verdik. Bu da bir zulümdü. Artık meslek liselerinde okuyan yavrularımız katsayı engeline takılmıyordu. İmam hatiplerde okuyan yavrularımız katsayı engeline takılmıyorlardı. Şimdi bundan sonra istedikleri üniversiteye rahatlıkla gidebilme şansını elde ettiler. Okulların tamamında seçmeli olarak artık Kur'an-ı Kerim dersi var, artık peygamber efendimizin hayatı Siyer-i Nebi dersi var ve isteyen vatandaşımız yavrularını aynı şekilde düz liselerde de rahatlıkla Kur'an-ı Kerim  ve Siyer-i Nebi dersi almalarını temin edebilir. Bunların yanında, dil ve anlatım, fen bilimleri, matematik, sanat, spor, hukuk ve adalet derslerini de müfredata ekledik. Uygulamaya koyduğumuz Fatih Projesiyle eğitimin altyapısını tamamen değiştiriyoruz. Fazla uzun zaman değil çok kısa zaman içerisinde inşallah Türkiye genelinde tüm okularımızda etkileşimde inşallah 10 milyon tablet bilgisayar vereceğiz ve tüm okullarımıza etkileşimli tahtayı inşallah yerleştirmiş olacağız."

Eğitimde bir başka önemli reformu üniversitelerde yaptıklarını, geldiklerinde 76 üniversite bulunduğunu, tüm vilayetlerde üniversite olmadığını, şimdi 81 vilayette üniversite olduğunu, sayının 175'e yükseldiğini belirten Erdoğan, sağlıkta, insan merkezli bir anlayışla sistemini baştan sona yeniden oluşturduklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"12 yılda toplam 10,5 milyar lira harcayarak 2 bin 216 adet sağlık tesisi inşa ettik. Hastanelerimizi personel ve tıbbı cihaz bakımından güçlendirdik. Şimdi de ülkemizin dört bir köşesine dev sağlık kampüsleri inşa ediyoruz. Sağlık kampüslerimizin, yani şehir hastanelerimizin tamamlanmasıyla, toplamda 52 bin yatak kapasiteli 64 adet hastaneyi ülkemize kazandırmış olacağız. 2002 yılı Kasım ayında 500 bin toplu konut yapma sözüyle iktidara gelmiştik. Bugüne kadar, taahhüdümüzün ötesine geçerek, tam 633 bin konut inşa ettik. Bu konutların 518 binini hak sahiplerine teslim ettik. Demokrasimizin standartlarını yükseltmek için adalet sistemimizde bir dizi reform yaptık. Adalet saraylarıyla yargının fiziki altyapısını, personel sayısını artırarak insan gücünü, kanunları yenileyerek uygulamaları reforma tabi tuttuk. Hiç şüphesiz en iyi önemli hizmetleri getirdiğimiz alanlardan biri de ulaştırma. Göreve geldiğimizde Cumhuriyet tarihinin tamamında Türkiye'de 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol vardı. Biz 12 yılda buna 17 bin kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Bu alanda da taahhüdümüzün ötesine geçtiğimizi memnuniyetle ifade etmek isterim. 12 yılda 117 kilometre uzunluğunda tam 122 adet tünel yaptık. Bugün toplam 167 kilometre uzunluğundaki 205 adet tünelle milletimiz yolculuğun konforunu yaşıyor."

Ülkeyi ilk defa yüksek hızlı trenlerle tanıştırdıklarını anımsatan Erdoğan, hükümetlerinin gururu, yüz akı İstanbul Boğazı'nın altından geçen Marmaray ile Asya ve Avrupa'yı denizin altından raylı sistemle birleştirdiklerini belirtti.

Erdoğan, "Şimdi de Asya ile Avrupa'yı yine denizin altından bu defa otomobil, lastikli sistemle birleştirmek için Avrasya Tüneli'ni yapıyoruz. Önümüzdeki yılın sonuna kadar inşallah o da bitecek" dedi.

Boğaza üçüncü köprü geldiğini belirten Erdoğan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün, dünyanın sayılı, örnek köprülerinden birisi olduğunu kaydetti.

İstanbul'a dünyanın örnek havalimanlarından birinin de inşa edildiğini vurgulayan Erdoğan, bu projenin dünya çapında bir proje olduğuna dikkati çekti. Kocaeli Körfez Geçişinin inşatlarının süratle sürdüğünü dile getiren Erdoğan, bunun da önemli bir proje olduğunu, denizin zemininde temelini bulan bir köprü olduğunu vurguladı.

Havalimanı sayısını 26'dan 52'ye çıkardıklarını, bunun daha da artacağını, Batıda ne varsa Güneydoğu'da da o olacağına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bundan 12 yıl önce, yüzde 80 oranında dışa bağımlı olan uluslararası savunma sanayimizi bundan sonra hamdolsun şu an itibariyle yüzde 45'e indirdik. Bunu daha da düşüreceğiz ve kendi savunma sanayimizi kendimiz kuruyoruz. Artık yakın zamanda Altay Tanklarımızın seri olarak üretildiğini göreceksiniz. Atak Helikopterimiz üretime başladı ve artık bunlar silahlı kuvvetlerimize teslim ediliyor. Anka İnsansız Hava Aracı, Milgem Gemisi, ilk milli uçağımız Hürkuş, Kirpi adını verdiğimiz zırhlı araçlar, Barış Kartalı uçaklarımız, seyir füzeleri, tanksavar füzeleri, güdümlü roketler artık ülkemizde üretiliyor. Tüm bunlar Türkiye'nin kendi eserleri."

Artık bağımlılık, kölelik döneminin bittiğini vurgulayan Erdoğan, "Askerimizin eline, Cumhuriyet tarihinde ilk defa milli bir piyade tüfeğini veriyoruz. İşte Türkiye'yi bu seviyelere biz ulaştırdık. Bunlarla yetinmiyoruz. Her alanda çok daha ileri, çok daha önemli projeler üzerinde çalışıyor, ihtiyaçlar ve imkanlar çerçevesinde bunları hayata geçiriyoruz" dedi.

"Adalet mücadelesini sarsılmadan sürdürdük"

Hedeflerinin Türkiye'yi, savunma sanayi ihtiyaçlarının tamamını kendisi karşılayabilen, bununla kalmayıp bu alanda dünyada söz sahibi bir ülke haline getirmek olduğunu bildiren Erdoğan, Türkiye'nin kalkınma mücadelesini verirken, eş zamanlı olarak adalet mücadelesini de sarsılmadan sürdürdüklerine dikkati çekti.

Başbakan Erdoğan, şunları dile getirdi:

"Siyasetin üzerindeki vesayetleri, tüm direnişlerine rağmen tek tek ortadan kaldırdık. Darbe dönemlerinde alanı daraltılan siyasetin önünü açtık, alanını genişlettik. Anlamsız tüm baskılara, yasaklara, kısıtlamalara son verdik. Devlet ile milleti barıştırmanın, kucaklaştırmanın, devlet ile milletin istikametini örtüştürmenin gayreti içinde olduk. Kültürler üzerindeki baskılara son verdik. Değerler üzerindeki zulmü kaldırdık. Diller, inançlar, yaşam tarzları üzerindeki kısıtlamaları nihayete erdirdik. Olağanüstü Hal'i biz kaldırdık. Başı örtülü, başı açık şu anda üniversitelerimizde birlikte okuyor. Ülke bölündü mü, ülke parçalandı mı, kavga gürültü arttı mı? Tam aksine başı açığıyla başı örtülüsüyle bütün kızlarımız üniversitelerde birlik içerisinde beraberlik içerisinde tahsillerini yapıyorlar. Ne zulümdü bu ya? Bu zulmü bu ülkede yaşadık. Bu zulüm bu milletin evlatlarına reva mıydı? Devlet dairesinde başı örtülü giremez. Sadece başı açık girebiliyordu. Şimdi başı örtülü kızımız da devlet dairelerinde görev alabiliyor mu? Alıyor. Bu da başladı. Ne oldu devlet yıkıldı mı? Üniversiteyi bitirmişy kızımızı evine mahkum etmek doğru muydu?  Diğeri için hak neyse onun için de hak oydu. Eğer özgürlük, özgürlük buydu. İşte bu da sağlandı. TBMM'de artık başı örtülü olarak milletini temsil edebilmenin önünü hamdolsun biz açtık."

 Terörün sona ermesi, kanın durması, gözyaşının dinmesi için en cesur adımları attıklarını bildiren Erdoğan, Türkiye'de 77 milyonun kardeşliğini tesis etmek için kararlı bir mücadele verdiklerini söyledi.

"77 milyonun her bir ferdine bir kez daha ben musafaha için elimi uzatıyorum"

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda en kararlı, en somut adımları atan, bunları da sürdüren kadro biz olduk. Hayali dahi kurulamayan demokratik reformları biz gerçekleştirdik, özgürlükleri genişlettik, insan hak ve hürriyetlerini daha yüksek standartlara kavuşturduk. Burada bir noktayı özellikle vurgulamak istiyorum. AK Parti, 23 Nisan 1920'de tezahür eden Türkiye tablosunu yaşatmaya çalışan bir partidir. AK Parti, 29 Ekim 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni büyütmeye, yüceltmeye, onun davasını muhafaza etmeye ve yaşatmaya çalışan bir davadır. İşte onun için, AK Parti, sadece bir Türkiye partisi değildir aynı zamanda bir dünya partisidir, bunu böyle biliniz. AK Parti, sadece kendisine oy verenlere, sadece kendisini sevenlere hizmet götüren değil, 77 milyona, 780 bin kilometrekareye, hatta sınırları aşarak, yurt dışındaki Türklere, Türkmenlere, tüm dost ve kardeşlerimize, tüm mazlumlara, kardeşlerimize ulaşan bir partidir.

Başbakan olarak son günümde, AK Parti'nin Genel Başkanı olarak son dakikalarımda, buradan, bizi sevsin ya da sevmesin 77 milyonun her bir ferdine bir kez daha ben musafaha için elimi uzatıyorum. Bunu sadece şahsım için yapmıyorum. Partim adına, Hükümetim adına, lideri olduğum hareket adına elimi tekrar uzatıyorum. Diyorum ki: Biz, sizi çok iyi anlıyoruz. Yaşadığınız tarihsel süreci biliyoruz. Sizin yaşam tarzlarınızı, değerlerinizi anlıyoruz. Sizin taleplerinizi, arzularınızı biliyoruz. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum,  sizin de bizi anlamanızı istiyoruz. Bizim nasıl badirelerden geçerek bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Hangi yasakları, hangi kısıtlamaları, tehditleri aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Nasıl tahkir edildiğimizi, dışlandığımızı, nasıl zulümlere maruz kaldığımızı görmenizi, bilmenizi, anlamanızı istiyoruz. Hatta hatta bir başbakan olarak bile aldığımız hakaretleri vesaire bilmenizi istiyoruz. Biz sizlere her zaman gönlümüzü açtık anlamadınız. Ama bugün buradan diyorum ki sizin de bizlere gönlünüzü samimi olarak açmanızı bekliyoruz."