Kimse kızmasın ama bu yazımda son çıkan kitabımdan söz edeceğim. Kitabımın adı "Ailenin aynası çocuk" ismini taşıyor. Kitap Selis (0212 5200557) Kitaplar'dan çıktı. Ailenin aynası çocuk kitabımda yazdığım önsöz yazısını kısaltarak aşağıya alıyorum. Her şey okumakla başlar. Çocuğun daha bebek iken annesinden ihtiyacı olan süt istemesi bile bir nevi okumaktır. Kitap okumak sadece zihin yoluyla olan bir şey değildir. Doğada olup bitenleri izlemek, düşünmek bakmak ve tefekkür de bir okumadır. Cehaleti yenmek ve ülkemizde iyi okumuş kaliteli insanların sayısını artırmanın yolu hiç şüphesiz okumadan geçer. Bilgi ve teknoloji çağı olan 21.yüzyıl kitap okumaya kısmi de olsa sekte vurmasına rağmen, kitap hiçbir zaman kıymetini yitirmeyecektir Ülkemizde yayıncılık alanında insanlarımızın kitap okumadığına dair yerleşmiş bir kanaat vardır. Bu kanaati yüzde yüz doğru kabul etmek yanlış olur. Çünkü Türkiye'de kitap yayıncılığı sürekli kendini yenileyen ve yükselen bir alandır. Hasta bir beden nasıl vücudun istediği vitamin ve besinleri alıp rahatlarsa, muhtevası anlam taşıyan kitap da düşünce sağlığına fayda verir. Yayıncılar muhteva olarak zengin, üslup olarak güçlü, görsel olarak iyi tasarlanmış yayınlara yöneldikçe ülkemiz insanları arasında her zaman kitap değerini koruyacaktır. İçeriği ve kaynağı güçlü bir kitap her zaman için alıcı ve okuyucu bulacaktır. Basın yayın organları milletin beynidir. Yani basın neyse, millet de odur. Ülkemizin huzuru ve barışı için yapılması gereken en büyük görev şüphesiz gençliğimizin kültür seviyesinin arttırılmasıdır. Savaş zamanında düşmana atılan kurşun ile barış ortamında kültür seviyemizin arttırılması için yapılacak çalışmalar aynı değeri taşımaktadır. Medeniyetin temeli yayınlanmış olan kitaplardır. Kitaplar medeniyetleri devamlı kılar. Kitaplar kültürümüzü bir nesilden diğerine aktarır. Ebeveynler çocuklara kendilerini sadece ihtiyaçlarını karşılayan, para veren bankamatik gibi göstermemelidir. Onlarla yakından ilgilenmeli ki daha sonra üzücü olaylar yaşanmasın. Günümüzde anne ve babalar maalesef günlük hayatın getirmiş olduğu iş temposu içerisinde çocuklarını ihmal ediyor. Sadece yasak savar gibi, gazete okurken veya televizyon seyrederken çocuklarla ilgilenmiş gibi yapıyorlar. Daha sonra da suçluluk duygusu içerisinde, onların istediği her eşyayı alıyorlar. Bu çok yanlış. Bunun yerine çocuklarla hiç olmazsa haftada bir gün Televizyon kapatma günü ilan edip, onlarla yüz yüze iletişim içerisine girmelidirler. Türk aile yapısı bu şekliyle giderse çok yakında bizim de AB ülkelerindeki aile yapısından farkımız kalmaz. Bir ülkenin geleceğini tahmin etmek için o ülkenin gençliğine ve aile yapısına bakmak yeterlidir.Çocukluk döneminde ihmal edilen çocuklar problemli kişilikle büyürler. Dünyanın en önemli kurumu ailedir. Dünyadaki ciddi problemlerin temelinde de çocukların sağlıklı yetişmemesi vardır. Paranoyak liderler ve suç işlemeye meyilli insanlar da hep sağlıksız ortamlarda yetişen çocuklar arasından çıkar. Sağlıklı çocuk kendisi ile ve dünya ile barışık olur. Güzellik ve mutluluk her şeyden önce insanın kendisiyle barışıklığıdır. Çünkü insanın kendini var sayması, kendini beğenmesi, kendini olduğu gibi kabul etmesi gerekir ki, dışındaki güzelliklere yönelebilsin. Kendini görmek, tanımak, sevmek ve kendiyle barışmak, her şeyden önce bir motivasyon, bilinç ve güven gerektirir. İnsanın başkalarının karşısında vereceği sınavlardan çok kendine vereceği sınav önemli. Aynaya bakınca başkalarının gördüğü yüzün yada biçimin ötesinde asıl güzelliğin ne olduğunu bilmenin adına, kendine özsaygı ve güven deniliyor. Her şeyden önce insan önce yüreğiyle, duygularıyla, vicdanıyla yani içsel insani değerleriyle buluşmalı. Aksine yalnızlıktan, sevgisizlikten, mutsuzluktan kurtulamaz. İnsan sevgisi, saygısı ile yaşamını da güzelleştirmelidir ki, çevresine güzellik saçsın. İşte bütün bu duygu ve düşünceler içerenside ailenin önemini, değerini ve gerekliliğini kitaplarla ne kadar vurgulasak azdır. Aile insan ilişkilerinin sergilendiği bir sahne gibidir. Çocuk bu sahnede insan ilişkilerini bütün karmaşık yönleriyle gözlemler ve yaşar. Anlaşma, uzlaşma, bağlılık ve işbirliği gibi olumlu nitelikleri evde kazanır. Anlaşmazlık, çekişme ve çatışma gibi olumsuz durumlarda takınacağı tutumları da burada öğrenir. Uyumlu ve sıcak ilişkiler ebeveynlerden çocuklara doğru yayılır. Çocuk, dünyaya sadece kendi istekleri açısından bakan bir canlıdır. Bu sebeple eğitimin amaçlarından birisi de çocuğun dünyaya, insanlara ve olaylara sadece kendi istekleri açısından değil de, bir çok açıdan ve boyuttan bakabilme yeteneğini geliştirebilmektir. Beraber olduğumuz insan bizim aynamız gibidir. Ona ne verirsek onu alırız. 'Aile nasıl olursa çocukta öyle olur' boşuna söylenmiş bir söz değildir. Yani ailenin aynası çocuktur. Çocuklarımızı yetiştirirken, onları eğitirken model olmak ve sunmak yerinde bir davranıştır. Yani, 'Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz' sözü çok anlamlıdır. Unutmayalım ki, çiftler eşlerine nasıl davranıyorsa çocuklarda onlara öyle davranacaktır. Ailenin aynası çocuk adlı bu mütevazı kitabımda pratik yaşama dair birçok örnekler var. Çocuk eğitimi başta olmak üzere, eş seçimi, evlilik, aile içi iletişim dahil bir çok konuyu örnekleriyle izah etmeye çalıştım. Yer yer bilim insanlarının çalışmalarından alıntılar yaptım. 10 bölümden oluşan kitabın her bölüm sonuna rahatlatıcı birer okuma parçası ilave ettim. Maddenin en küçük yapı taşı olan atoma benzettiğim ailelerimize bir nebze de olsa faydalı olabilirsem ne mutlu bana... Kitabın kapağını görünce sevinen ancak; baskıya hazırlandığı sırada müzmin bir hastalıktan dolayı vefat eden ve kitabın hazırlanmasında destek ve yardımını esirgemeyen sevgili eşim Emine Doğan Hanımefendi'ye Allah'tan rahmet diliyorum.