Çatışma kavga etmek değildir, hakaret etmek, vurup kırmak, taciz etmek, bağırıp çağırmak, eleştirmek, şikayet etmek yani fiziksek ve duygusal  şiddet uygulamak değildir.  

Çatışma, farklılıkların, rahatsızlıkların ve yerine getirilmeyen isteklerin, beklentilerin, ihtiyaçların uygun biçimde, uygun zaman ve zeminde çözüme yönelik dile getirilmesidir.  Geçmiş ve soruna takılmadan sadece ders alacak kadar ilgilenip, geleceğe ve çözüme odaklanma çözüm üreten çatışmayı verimli kılacaktır.  

“Uygun biçim” den kast edilen sadece davranışlarla ilgili duygu ve düşüncelerimizin dile gelmesidir.  

Çatışma anında kişilikler, yetenekler, kimlikler, inançlar değil, sadece davranışlar “ben dili” ile dile gelmelidir. 

 Ör: “Bu şekilde davranmış olmandan rahatsız oluyorum, kötü hissediyorum; bazı davranışlarımızın gözden geçirilmesi gerektiğini oldukça önemli buluyorum” gibi. 

Michigan üniversitesin de binlerce aile arasında bir araştırma yapıldı ve incelenen on bine yakın aile içinde en mutlu 50 aile ile en mutsuz 50 aile seçildikten sonra 3-4 ay bu aileler izlendi. Enteresan olan en mutsuz ailelerde hiç çatışma yoktu. Onlar birbirleri için dileklerinde “ah bi gitse, ölse de kurtulsam” durumu var. Çatışmanın olmadığı yerde konular hep hasır altı edilir. Onlar duygusal strese girdikleri zaman çok daha çabuk ruhsal çöküntüye girebiliyorlar daha çok ruhsal kaynaklı bedensel sorunlar yaşıyorlardı. Konuşmadıkları konuların sesi bedenin sessiz dilinden duuluyordu 

Mutlu ailelerde sürekli bir çatışma hali var.  Ufak ufak patlamalar var ve özlüyorlar birbirlerini. Eğer o çatışmanın varlığı sadece ben’i kanıtlamak üzerineyse o zaman orada hiçbir şey olmuyor.  

Ama çatışmada “yav bu bizim ortak hayatımızdır. Ne yapacağız? Ne edeceğiz?” şeklindeyse konu çok iyi bir yere geliyor.  Hasıraltına atılan hiçbir şey yok. Dayatma yok, zorlama yok. İnsanların birbirlerini anlama gayreti çok önemli. 

Çocuklarınızın, arkadaşlarınızın ve birlikte olduklarınızın farklı yönlerini anlamaya çalıştıkça gelişip güçlendiğinizi fark edeceğiz. Yaşam, çatışmalarla daha anlamlı hale gelecektir. Tüm akademik ilerlemelerin temelinde farklı düşüncelerin yeri vardır.        

Yapılması gereken ise korkusuz bir şekilde anlaşılmayanların, yanlış anlaşılanların, sıkıntı yaratanların, üzenlerin, bozanların, karşılanmayan 

beklentilerin, isteklerin, ihtiyaçların dile getirilmesidir.  

En önemli konu çatışma anında kullanacağımız iletişimin etkili olmasıyla ilişkilerin sağlıklı devam etmesidir. 

Farklılıkların, hoşa gitmeyenlerin ve rahatsızlık verenlerin dile gelmesi anında saygılı olabilmeyi devam ettirmek önemli. 

Erkek ve kadın birbirlerini sevmekte, saygı göstermekte ve güvenmekteler. 

En önemli bu üç kavram: Sevgi saygı ve güvendir. Bu üç kavram çok çok önemli olduğu halde "mutlu birliktelik" için  garanti değildir.  

Hatta kadın ve erkek bu üç faktöre ilave olarak kişilik uyumunu da yakalamış olsalardı yine de çatışma hiç eksik olmayacaktır. 

Aile İçi Çatışmalara Neden Olabilen Dört Ayrı Neden Nedir? 

1.Neden: Kadın Erkek farklılıkları 

Kadın ve erkek biyolojik, psikolojik ve de sosyal yönden farklılıkları olan iki ayrı cinsiyet olmalarıdır.  

*Kadın romantizm, erkek erotizm odaklı 

*Kadınlar günde ortalama 24 bin kelime civarında konuşurken, erkeğin konuştuğu kelime sayısı 13 bin civarında.  

Daha doğuştan sözel yeteneği erkek çocuğu göre güçlü olan kız çocukları daha erken daha akıcı konuşabilir. Erkek çocuğunun konuşması gecikebilir ve daha az konuşuyor. 

*Kadınlar sürece odaklı, erkek sonuca odaklıdır 

*Kadınlar öfkelendikleri zaman çoğunlukla  dua ediyorlar, sohbet ediyorlar, yürüyüş yapıyor müzik dinliyorlar. 

*Erkekler ise öfkelendikleri zaman saldırgan olabiliyorlar, egzersiz yapıyorlar, alkole ve maddeye yönelebiliyorlar 

*Erkeklerin ve kadınların evlilik konusunda karar öncesi beklentileri oldukça farklıdır. 

*Kadın genellikle “çocuklarım olsun, evim olsun yuvam olsun  tarzı beklentileri var. Kadınlar annelik duyguları ve romantizm duygusallık daha ön plandadır. Kadınların estetik algılama kapasiteleri daha güçlüdür. Onun için alışverişte zamanı daha fazla geçiriyor. Kadının estetiği algılayan hayalci,  tasarımcı keşfeden fark eden farklılıkları hisseden görebilen yapısı onun genetiğinde var. 

*Erkeğin dış beklentilere odaklanan düşünce yapısı onun beklentileri üzerinde bakış açısını kadından daha farklı kılar. Erkek varlıklı olmak, statü sahibi olmak, güç sahibi olmak ister. Erkek dış gerçeklilerle daha çok ilgilidir. O ayrıntıları gözden kaçırabilir eyleme ve sonuca ulaşmaya odaklıdır. 

*Kadın anlatırken, eyleme odaklı erkek sürekli “peki niye bunu böyle yapmadın” diyebiliyor.  

*Kadının derdi çözüm de değil paylaşmakta. İletişimi devam ettirmek, dinlenilmek, anlatmak ve anlaşılmayı istemekte.  Dinlenilmediğini lafının kesildiğini gören kadın “bir daha derdimi anlatmayacağım sana” derken erkek ”iyi edersin” diyebiliyor. 

2. Neden: Çoğunlukla evliliklerde gözlenen çocuğun dünyaya gelmesidir.  Annenin uzunca süren lohusalık döneminde salgılanan annelik hormonları kadında ruhsal, duygusal değişimler meydana getirir. Doğum öncesi ve sonrası anne en hassas dönemini yaşar. 

 Anne ilgisinin çocuğa yönelmesinin nedenlerini anlayamayan erkek durumu kendi üzerine alınabilir.  Kadının hamilelik dönemi erkeğinde ilgi alanlarının dışarıya kaymasına işine daha çok yoğunlaşmasına neden olabilmektedir. 

 En çok aldatmaların bu dönemlerde meydana geldiği gözlenir. 

3. Neden: Kadın veya erkeğin kendi anne babalarının yani kök ailelerinin her konuya müdahil olmaları, evlendikten sonra da devam eden anneye babaya olan marazi bağımlılıktır.  

Birbirinize daha çok yakınlaşmanız daha iyi anlamanız için araya anne baba dahil hiç kimse girmemeli.  

Anne baba eşlerin aralarında değil, onların arkasında veya yanlarındadır. Her an onlara destek olabilecekleri bir konumda durmalılar. 

4.Neden: "Farkındalık " dediğimiz eşlerin birbirleriyle ve kendileriyle ilgili duygu ve düşünce eksiklikleridir.  

Ben kimim, nelerden hoşlanıyorum, beklentilerim, isteklerim ve ihtiyaçlarım nelerdir?  

Eşimin beklenti, istek ve ihtiyaçları nelerdir? 

 Benim ve eşimin güçlü yönleri ve zayıf yönleri nelerdir, o ve ben nasıl bir kişilik yapısına sahibiz?  

Benzeri konularda eksikliklerin olması eşlerin birbirlerini anlamasını güçleştirdiğinden ve iletişim becerilerinin yetersiz olmasından dolayı en ufak sorunlar kaosa dönebiliyor.  

Halbuki birbirlerinin ve kendilerinin duygusal kalıplarının, yani hangi durumlar karşısında duygu durumlarının nasıl değişebildiği, beklenti istek ve ihtiyaçlarının farkında olabilmeleri ve en önemlisi de sağlıklı bir ilişki için de etkili iletişim becerilerinin gelişmiş olması oldukça önemlidir.  

Çünkü gelişmiş İletişim becerileri sayesinde en kaotik sorunlar kolayca çözülebilmektedir.   

Özetle birbirleri ve kendileri hakkında farkındalığın olması, iletişim becerilerinin güçlü olması ve en önemlisi de niyetlerinin iyi olması evlilik sürecinin daha sağlıklı devam etmesini sağlayacaktır. 

...