Başımıza gelen olumsuz bir olay karşısında ilk düşündüğümüz şey keşke olmasaydı, niye benim başıma geldi ki, keşke benim başıma gelmeseydi, ben bunu neden yaşadım ki gibi sorular olur.

Ah şu keşkeler, hayatımızı cehenneme çevirir. Pişmanlık duygusu ile burun buruna geliriz. Ya sonra? Yanlış tercihleri gerçekleştirmek, istediğimiz hayalleri gerçekleştiremeyince, ilişkilerimiz evliliklerimiz güzel gitmeyince… Yani tüm olumsuzlukları hayatımızdan koparıp atmayınca, unutmak istedikçe yeniden hatırlarız, hatırladıkça uzaklaşmak isteriz, uzaklaşmak istedikçe de daha bir yakınlaşırız. Aslında ne kadar çabalarsak çabalayalım kurtulmayı başaramayız. Kurtulduğumuzu zannederiz belki de.

Bizlerin küçük sevimli keşkeleri de vardır. Keşke eve girmeden pazara uğrayıp balık alsaydım, keşke bakkaldan ekmek tuz alsaydım diyebiliriz mesela. Bu keşkeler de akılsız başın cezasını ayaklar çeker misalidir. Aynı yolu tekrar gider, balığı ekmeği tuzu alır evimize döneriz.

Bir de isteklerimiz için kullandığımız keşkelerimiz vardır. Keşke ünlü ve başarılı bir yazar olabilseydim, keşke dünyayı bir uçtan bir uca gezebilseydim, keşke hep genç sağlıklı kalabilseydim, keşke zengin olabilseydim, keşke hiç kimse anasız babasız kalmasaydı, hiç bir ana baba evlat acısı tatmasaydı, keşke savaşlar olmasaydı ve barış içinde yaşasaydık, keşke birbirimize güven duyabilseydik, keşke kavga etmeseydik...

Keşkelerden ders çıkarıp üç günlük dünyanın tadını çıkarabilsek. Büyük pişmanlıklar olmasa keşke. İyiliklerimiz keşkelerimizin önüne geçse keşke. Ahh keşkeler keşkeler...

Sevgiler…

Haftaya Perşembe Görüşmek Üzere, Hoşçakalın Sevgili Dostlarım.