Sevgili okurlarım merhaba, dünya ülkelerine ve kendi ülkemize baktığımızda yönetici sıfatında olup ülkeleri yöneten yöneticilerin çoğunluğu erkeklerden oluşuyor. Bir bayan olarak kadın erkek arasında ayrım yapmadan kaldığım şehirde mahallemde gittiğim yerlerde muhabbet ettiğim hemcinslerim karşı cinslerimden mahrum kaldıkları mağdur oldukları durumu paylaşıyorlar. Bir sohbetimizde hemcinsim: “Ah şu erkekler yok mu? Dünya ülkelerini asırlardır erkekler yönetiyor. Ülkemi orta doğuyu kan gölüne çevirdiler.” Dedi. 
Afrika’da insanlar çocuklar açlıktan susuzluktan ölüyordu. Petrol zengini Orta doğuda masum çocuklar katlediliyordu. Suriyeli Aylan bebe Akdeniz’in sahillerine vuruyordu. Bizlerse acı içinde seyirci kalıyorduk. Bunun erkeklerle uzaktan yakından alakası yoktu. Hemcinsime: ”Canımdan çok sevdiğim oğlum erkek babam erkek dedem erkek. Ülkem için karşı-cinslerim hemcinslerim kadar önemliler. Bizler anne olarak şikayet ettiğimiz erkek evlat yetiştirmekte nerelerde hata yaptık oturup düşünmemiz gerekmiyor mu?” Dedim.
Yurdum çocukları devleti ele geçirmek için Millet Meclisini güvenlik güçlerini acımadan bombalar yağdırmışlardı. Dağlara çıkıp askerimize polisimize milletimize kurşun sıkıyorlardı. Dizlerimize vurarak ağlamak yerine: “Analar ağlamasın” Diye lügat atmak yerine ferdi olarak anne baba olarak çocukların sorumluluğunu üzerimize almak zorunda değil miyiz? 
Sohbet ettiğim feminist hemcinsim kendinde suç aramıyordu. Ülkemizde olan olumsuzlukları devletin sırtına yüklüyordu. Anlamadığım konu milletsiz devlet olmaz bu gerçeği göremiyordu. “Başımızdakiler bize örnek olmuyor ki, kadına karşı düşünceleri aşağılayıcı onur kırıcı. Biz adınlar özgürce yaşamak istiyoruz. Ülkede kadınlara değer verilmiyor. Kadın hakları yerlerde sürünüyoruz.” Dedi.
Okumuşluğu olmayan anamı hatırladım. Badem gözlü babam tutucu dışarıda sözü geçen bir adamdı. Lakin içeride anamın sözü geçiyordu. Oy veriyorken babamın istediği partiye değil kendi istediği partiye oy veriyordu. Çocuklarının hakkında karar alınacaksa babamla birlikte karar alıyordu. Devleti yüceltecek olan millet bunu hemcinsim unutuyordu. “Eğer ki, ülkemizde kadınlara değer verilmesini istiyorsak öğrettiğimiz erkek çocuklarımızı kız çocuklarımızdan ileri tutmakla değil eşit yetiştirerek hayal ettiğimiz ülkeye ulaşabiliriz.” Dedim 
Sekiz yıldır Antalya’dayım dikkatimi çeken şeyse ülkemizde olumsuzluk olunca her yeri velveleye veriyorlar ve devleti suçluyorlar. Oysa bizleri yönetenler gökten zembille inmediler. Başka ülkenin vatandaşları değiller bizlerin seçtiği seçilmişler. Devlet yetmiş dokuz milyon vatandaşın hepsinin başına emniyet gücü dikecek durumda değil. Bizler ülkemiz adına kendimiz kanun olmalıyız. Çocuklarımıza evde okullarda vatan bayrak devlet millet önemini anlatmakla aileye akrabaya komşuya hayırlı evlatlar yetiştirmekle mükellefiz!..
Ferdi olarak bizler gelecek nesillere dünü unutturmayarak bu günü adam gibi kadın gibi yaşayarak yarınları en iyi şekilde hazırlayarak ülkemizi medeniyetin en üst seviyesine çıkartabiliriz. Bilinçli aileden bilinçli çocuklar meydana getirdiğimiz sürece ülkemiz ilerlemeye devam edecektir. Doğu ve Batı arasında köprü görevi yapıyoruz. Gelecek nesillerimizi eğiterek dünya ülkeleri arasına girmek zorundayız. Hiçbir parti gözetmeden sorumluluğumuz zorunluluğumuz ortak noktada birleşmeye millet olarak mecburuz. Özgürlük kimsenin dalgası gölgesi altında olmadan hak hukuk adalet yolunda alın teriyle el emeğiyle evine ekmek getirmektir. Evde ekmeğinizin eksilmemesi dileğimdir. Doğru doğrudur. Yanlışta yanlıştır. Yanlışlardan ders çıkartıp doğruları bulmaksa din dil ırk renk mezhep ayrımı gayrımı yapmadan seksen milyonun asil asli görevidir!..
Sevgi ve saygılarımla Zekiye Doğan