Afrin Zeytin Dalı Harekatı; sivil halkı korumak ve zarar vermemek tahdidi altında olsa da, yiğit asker ve güvenlik görevlileri ile Subaylarımızın göz yaşartan ve hepimizi gururlandıran kahramanlıkları ile asgari zayiatla ve olabildiğince de süratli cereyan etmektedir. Malumları olduğu üzere savunma türleri arasında en güven vereni; daha savaştan önce, bir plan dahilinde düşmanın taarruz edeceği arazi kesiminde inşa edilen bir tahkimat manzumesinde, yani savunma hattında yapılan savunmadır. Bu tahkimat inşa edilirken her türlü ihtiyacın karşılanması dikkate alındığından bu düzenlemeler savunma gücünü artırır, savunmayı kolaylaştırır. Ülkemizde de Çatmak Hattı, Çatalca Hattı gibi geçmişte bir çok savunma hattı tesis edilmiştir. 

Bu tür savunma hattının gücünü; meskûn mahaller ve özellikle de içinde insan yaşayan çok katlı betonarme binaların, tünellerin, yolların, köprülerin, her türlü enerji tesislerinin bulunduğu şehirler ve kasabalar daha da artırır. 

Afrin Zeytin Dalı Harekatı işte böyle hazırlanmış sadece bir savunma hattında değil, geniş ve derin bir alanda bir çok mevzilerde, hatlarda cereyan etmektedir. Bu alandaki her tepe, her gedik ve geçitten başka her ev, sokak, tünel, yol, köprü vs.nin tahkim edildiği ve tuzaklandığı unutulmamalıdır. 

Ve tabii bu tür harekât özel silah, teçhizat ve malzeme yanında özel eğitimli birlikler de gerektirmektedir. 

Gelelim aşağı yukarı hepimizin malumu olan bu hususları niye tekrar edip kaleme aldığıma. 

Açıklamaya çalıştığım bu zorluk ve ihtiyaçlar karşısında bütün dünya adeta, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ne zaman pes edeceği beklentisi içinde gibidir. Bu beklenti içinde olanlar, Büyük Milletimizin ve O’nun özü olan TSK’nin gelecekte karşı karşıya kalacağı tehlikeyi sezdiğinin ve anladığının farkında olamayanlardır. 

Tehlikeyi sezen TSK her türlü hazırlığı yaptığını açıklamış ve emareleri de apaçık görülmektedir. 

Ayrıca Türkiye, Kuzey Irak’ta Barzani olayında olduğu gibi, bölge ülkelerine ve Suriye’ye; bölgenin istikrarı ve Suriye’nin toprak bütünlüğü hedefini açıkça ortaya koymuş ve bu hedeften şaşmamıştır. 

Bir önemli husus da TSK’nin yakın geçmişinde, birçok şehir ve kasabadan PKK’yı büyük bir başarı ile çıkardığı Zafer tacının mevcudiyetidir. Bu zafer tacının düşmanlarımıza ve Suriye’deki teröristlere, çetelere, katillere korku saldığı da ortadadır. 

Ve Türkiye milli meselelerinde teröristleri, çeteleri, katilleri değil yüksek eğitim, disiplin ve moral sahibi bizzat kendi Ordusunu, TSK’ni görevlendirmektedir. Vesayet söz konusu değildir. 

Ve yine tarihi şan ve şereflerle dolu Kahraman Ordumuzun en belirgin geleneklerinden biri de sivil halkı incitmemek ve O’nlara zarar vermemektir. Tarihimizde her askerin bu geleneğimizle ilgili birçok anısı vardır. Ben de Kıbrıs Barış Harekatı’nda bizzat yaşadığım bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. 

1974 yılı Ağustos ayının başları idi. Girne’nin güneyinde Beşparmak Dağları’nın eteğinde, bugünkü Beylerbeyi (eski ismi Bellapais) köyünün kontrol altına alınması için görevlendirilmiş ve emrime yeteri kadar kuvvet de tahsis edilmişti. Turistik işletmelerin olduğu köy bizim Girne doğusundaki birliklerimizin ikmal hattı üzerinde idi ve birçok Rum askerinin gizlendiği de ihbar edilmiştir. 

Köyün giriş ve çıkışlarını kontrol altına aldıktan sonra ikamet edenlerin kimlik ve adresleri belirlenirken, sürekli ağlayan bebeği kucağında genç bir Rum kadını getirdiler. Boğaz’dan, karargâhtan bir doktor talep ettim. Doktor muayene etti ve annenin korkudan sütünün kesildiği için çocuğun açlıktan ağladığını, süt verilmesi gerektiğini belirtti. 

Ben hemen Lefkoşa’dan süt getirttim, çocuğun annesine; 

Korkma hayatınız emniyet altındadır ve bütün ihtiyaçlarınız da karşılanacaktır. Nitekim biz yaralı subay ve erlerimiz için doktor getiremeyiz. Yaralılar, hastalar doktora gider. Bak; çocuğun için Boğaz’dan doktor, Lefkoşa’dan da süt geldi. Al bu sütleri, bitince yine isteyin. Biz bu topraklarda asırlarca sizlere böyle davrandık, bundan sonra da böyle davranacağız.” Dediğimde genç kadın ağlayarak teşekkür etmişti. Ve o günden bugüne TSK’de bu gelenekler muhafaza edilmiş ve geliştirilmiştir. 

TSK’nin pes edeceğini bekleyenler bekleye dursun, söyleyecekleri varsa da söylesinler. Kahraman Ordumuzun yoluna devam ederek yeni bir zafer kazanacağından ve bu sürecin sivil halka zarar vermeden, asgari zayiatla ve makul sürede tamamlanacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. 

Kırkbeş günü geride bırakıp üç bine yakın teröristi etkisiz hale getiren, Afrin’i üç taraftan kuşatan Kahraman Ordumuza üstün başarılar, şanlı zaferler diliyorum. 

Kahraman şehitlerimize Ulu Tanrı’dan rahmet, yaralı Yiğit Mehmetlere, Kahraman güvenlik kuvvetlerimize acil şifalar diliyorum.