Bağımsızlığını kazanması Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihi kadar eski olan bu güzel ülkenin yaklaşık 4 trilyon $ kadar yeraltı kaynakları var.

Evet yanlış duymadınız 4 trilyon $.
Dünyada çok az ülkede olabilecek kadar zengin müreffeh bir ülke!
4 trilyon $ servetin üzerinde oturup, onlarca yıldır kavga eden, savaşan, kadın çocuk demeden öldüren bir ülke.
İşte bu ülkeyi bu duruma getiren en etkili bela, Kur-an aklının savaş açtığı dincilik belasıdır.
Yani batının en etkili silahı dincilik belası.
Sorgudan uzak, felsefeden uzak, insanını eğitemeyen Taliban zihniyetinin ülkeye hakim olmasının yansımasıdır.

Nedir Taliban zihniyeti.?
1-Okuyan, düşünen, sorgulayan insan istemezler!
2-Kadını, düşkünü, zavallıyı mal gibi alınıp satılan bir meta olarak görürler. (Maun Suresi’nin aklına iyi bakın.)
3-Kur-an dininden korkarlar ve Kur-an dininin hayata geçmemesi için mücadele ederler, dincilikle dini kapatmaya çalışırlar!
4-Allah adına konuşup şeytanın dediğini yaparlar!
Ellerinde “Allahu Ekber” lafsı maymuncuk anahtarı gibidir ve her yerde kullanıp, her türlü işlerine bu lafsı alet ederler.
Masum insan öldürülürken, bebekleri katlederken; utanmadan hayâsızca “Allahuekber” derler.
5-Ve en önemlisi insanlara Allah adına hesap soran, kendini Allah yerine koyan lanetli çetedirler.
İşte bu zihniyetin olduğu yerde asla huzur olmaz tıpkı Afganistan’da olduğu gibi.
Ruslara karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş onurlu Afgan halkının başına bela edilen lanetli çete ve onun uzantılarından kurtulmadan asla ve asla Afganistan’da huzur olmaz.
Ve finans kaynağı olarak kökü İslami olmayan derin yapılardan beslenirler...

Sevgili gençler:
Güzel ülkemiz Türkiye’de Afganistan benzeri yapılar gibi olmasını istiyorsak, Kur-an aklına mutlaka sahip çıkalım.
Cehalete yol açmayalım.
Sorgudan, felsefeden, bilimden korkmayalım.
Dünya firavunlarından borç para almayalım ve Atatürk gibi dünya firavunlarının parasına tutunmadan bir ineğin memesine, bir ağacın gölgesine, toprağa tutunalım.
Düşünün 4 trilyon $ serveti olduğu halde ve gelecek yüzyılın en değerli madeni lityum toprakların altında yattığı halde, açlıktan ve sefaletten ölen; ülkesinden kaçan Afganlının bu durumda olmasının sebebi bundan başka ne olabilir ki.?

(Lityum: Geleceğin otomobili elektrikli araçlarda benzinin yerine kullanılacak olan, enerji depolamak için üretilen akünün hammaddesi, değerli maden!
Mutlaka duymuşsunuzdur lityum pil gibi!)

Bu ve benzeri çetelerden kurtulmak istiyorsak, mutlaka dinin kitabını anladığımız dilde okuyacak ve bilime yatırım yapacağız.
Bilgiyi hayatla yüzleştireceğiz.
Denemekten ve yanılmaktan korkmayacağız.

AŞISI TAMLAR...
Aşı olanın virüs bulaştırmadığına dair bilimsel veri yokken, aşı olmayana “sürekli test yaptıracaksın” demek, bilimden, akıldan ve etik değerlerden uzak dayatmadır.
Aşı firmaları bile aşı ile ilgili kesin ve net bir bilgiye sahip değilken, uygulayıcıların firmalardan daha çok aşıya sahip çıkması düşündürücüdür.

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti adını koyup (TURKOVAK) kendini bulamadığı için çalışma yapması gerekirken, Çinden başlayan hastalığın Çin’den gelen aşısı için, zorlayıcı, baskıcı dayatmalarla vatandaşına aşı yapmak istemesi vatandaş olarak bizi üzmüştür.
Hükümet derhal bu aşı zorlamasından geri adım atmalıdır.
18 yaşında seçme ve seçilme hakkını eline verdiğiniz birey, 18’inden sonra sağlığı ile ilgili karar verme hakkına sahiptir.
Sağlıkla ilgili dayatma fizyolojik olarak sizi kurtarsa bile ruhunuzu hasta eder.
Psikolojinizi bozar!
İstemeye istemeye bir adamın vücuduna şırıngayla sıvı enjekte etmek ve bunu kanunlarla desteklemek, bu zorakilik, bu despotluk insanlık onuruna hakarettir.

Tekrar ediyorum:
Milletimizi ne olduğunu kendiniz dahi bilmediğiniz, -ki bilseniz siz de yapardınız, aşıya zorlamayınız.
Bırakın insanlar tercihleri ile yaşasınlar.
Bireyin vücuduna birey kendi istemeden sağlık için dahi olsa, dışardan bir şey sokmak bireyin ruh sağlığını bozar.
Ruhu hasta bireyin beden sağlığı yerinde olsa da, kendine de, çevresine de, ülkesine de fayda sağlayamaz.
 Yeterince psikopat ruhlu hasta insan varken, sayıyı daha fazla artırıp toplumun tamamının piskolojisini bozmayın.

“Efendim ben zorakilik yapmıyorum” mu diyorsunuz?
Aşı olmayana sağlıklı olduğunun testini yaptırmak zorakiliğin kapısını açmaktır.
Çünkü aşı olanın virüs bulaştırmadığına dair elimizde kesin ve kati bilgi yok.

Doğru yolda olana selam olsun!

Dipçe: Stadyumlar, havaalanları, otobüs, uçak ve benzeri ulaşım hizmetleri için aşı olmayanlara PCR testi zorunluluğu geçerli, aynı zorunluluk ibadethanelere getirilecek mi takipteyiz!

İlk toprağa attığınız yıl verim verip, birkaç sene sonra kısır olan tohumun genlerini çözememiş insanlar, - ki onlar zavallılardır, gelmişler bu yıl yaptırdıkları aşı için seneye ne olacağına dair ahkam kesiyorlar.
Hadi oradan!
Rahmetli Ferhan Şensoy’un dediği gibi HASS.KTİR BE SEZAİ.
Ya sarhoşsunuz, ya aptal ya da bilinçli ajan!
Aşı olmak kadar, aşı olmamakta temel haktır.
Kimseyi aşı olmaya zorlayamazsınız, bu zulümdür!