Kara tahta önlerinde yıllarca alın teri dökerek hak, adalet, eşitlik gibi kavramları henüz daha gelişimini tamamlamamış beyinlere sokmaya çalışırken; gelişimini tamamlamış beyinlerden! Hakkını aramak adına meydanlara dökülen öğretmenlerimizin günü.
Çiçek beklerken jopla karşılanan, hak ararken susturulan, bu özel günlerinde dahi isteklerini dile getiremeyerek meclis yerine hastaneyi yol eyleyen öğretmenlerimizin günü.
Yurdun her yanında, şehir, kasaba, köy demeden kutsal ödevleri hiç bitmeyen, en ücra yerlerde bile vatana değerli bireyler kazandırmak adına çırpınıp duran, büyük emek ama küçük ücretle yaşam savaşı verirken bile seslerini Ankara?ya duyuramamanın acısını 24 Kasımlarda bile yaşamak zorunda bırakılan; eğitimin gönüllü askerleri. Yedisinden yetmişine herkese, her insana; alfabeyle başlayan öğrenme süreci içerisinde derslerin yanı sıra, doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, insanlık, vefa gibi insani değerleri de öğretmeye çalışan öğretmenlerimiz ne yazık ki Ankara?ya Hayat Bilgisi dersini verememişler ya da almak isteyen olmamış. Öğretmenlerimiz sokaklara dökülmüş, emeğin, alın terinin karşılığını geçindirmekle yükümlü oldukları aileleri için isterken, elini uzatsan kolunu kaptıracağın bir ülkede alın terinin karşılığı gözyaşlarında saklı, emeğin karşılığı ise vicdanlarda mahkûm.
Cumhuriyet döneminde 24 cumhuriyet altını karşılığı maaş alan öğretmenlerimiz şimdi ise ne yazık ki aldığı ücretin yetersizliği sonucu bir de borç batağı altında, onurlu bir mesleğin yetersiz geliri ile ek iş yapmaya mecbur bırakılmışlar.Çarşı, sokak ve pazarlar buna nice örnekler içerisinde, mevcut Türkiye Cumhuriyeti manzaraları ile Avrupa Birliği üyeliğine doğru yol alırken bileğe kuvvet, yaraya merhem, emeğe saygı
diyoruz..Bizler tarafından seçilmiş en üst düzeyde ki makamlara getirilmiş ve bizleri yöneten insanlar en başta görmeli bunu. Onlarında her biri nice emektar yüzlerce öğretmenin eseri değil midir? Ama ne acıdır ki yüreklerinde durmaksızın akan sevgi pınarının musluğunu asla kapatmayan, özveri, insaniyet ve fedakârlıkla hep vermek için çırpınan, malzemesi insan olan ve onu sevgiyle şekillendirip engin bilgiyle hayata hazırlayan, döktüğü alın terinin her bir damlasında insandan insana verilebilecek en
büyük emeği sarf eden öğretmenlerimiz, ne yazık ki hayata hazırladıkları insanlar tarafından hep unutuldular.
Oysa sınırsızca fedakarlığa yeterli ücretti istenen. Hak ettiklerinin karşılığı zaten hiçbir şeyle ölçülemez, onun değeri biçilemez tek amaçları yetiştirdikleri nesilleri hayat içerisinde onurlu yerlerde görebilmek ve bunun karşılığında onurlu yaşayabilmek. Sokaklara dökülmek zorunda bırakılmamak ve en önemlisi unutulmamak. Yılda bir defa bile olsa joplarla değil çiçeklerle hatırlanmak. Bu, yalnızca öğretmenlerimizin sorunu değil insanım diyen her canlının ödemesi gereken bir vefa borcudur bence.
Sözlerimi noktalamadan önce insana büyük emeği geçmiş olan tüm öğretmenlerimizin tarih olarak geçmiş ama gün olarak asla tükenmemesi gerektiğini düşündüğüm Öğretmenler Gününü tüm içtenliğimle kutluyor, bugün sergilenen vefasızlıkların, yarınların vefakarlığında affedilmesini diliyorum. Yaşamak zorunda bırakıldığınız utanç tabloları için AFFET BİZİ ÖĞRETMENİM..