Bölgemizde yaşanan gelişmeler, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) gerçek hedeflerini ortaya dökmesi açısından çok önemlidir. ABD, “Demokrasi götürüyoruz” gerekçesiyle bölgeye çöktüğünde, koltuğunun altında 22 bölge ülkesinin sınırlarını değiştirmeyi hedefleyen BOP haritası vardı. BOP’un en önemli hedeflerinden biri de, Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerinden Akdeniz’e uzanan bir “Büyük Kürdistan” kurmaktı; proje, Türkiye ve İran’ın da bir bölümünü kapsıyordu. 

“Büyük Kürdistan” bir paravanaydı. Aslında, “Büyük Kürdistan” görünümlü bir “Büyük İsrail” hedefleniyordu. 

ABD ordusunu peşlerine takıp Ortadoğu’ya çökenlerin gerçek hedefleri, yaşadığımız gelişmeler paralelinde giderek netleşiyor. Önce Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapan Trump yönetimi, şimdi de Golan Tepeleri’ndeki İsrail işgalini tanıyacaklarını açıkladı. Yani, adım adım “Büyük İsrail..”

ABD derin devleti Pentagon ile küresel finans baronları arasında sıkışan Başkan Trump’ın başka dertleri de var. Başkan Trump, Golan Tepeleri’deki İsrail’in egemenliğini tanıyan belgeyi imzalayarak, Savcı Müller karşısında ve gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimlerinde hem İsrail’in hem de Yahudi lobisinin desteğini arkasına almayı amaçlıyor. 

M. KEMAL SALLI

Trump yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ilan etmesiyle, ABD’nin Yeni Ortadoğu haritası konusundaki düşünce ve hedefleri belirginleşmeye başlamıştı. 

Trump’ın Cuma günü attığı tweetlerde, Golan Tepeleri’ndeki İsrail işgalini tanıyacaklarına ilişkin açıklamaları, Avrupa Birliği ve bölge ülkelerinin tepkisine neden oldu. Avrupa Birliği ve bölge ülkeleri, Ortadoğu haritasında köklü değişiklere neden olabilecek oldu-bittiler konusunda çok duyarlılar. O nedenle, Trump’ın, 23-24 tarihinde İsrail Cumhurbaşkanı Netanyahu’nun Washigton’ı ziyareti sırasında 

AB yönetimi, “1967’dn bu yana işgal altında tutulan Golan Tepeleri’ndeki İsrail işgalini tanımıyoruz” derken, Cenevre’de toplanan İnsan Hakları Konseyi de, Golan Tepeleri’ndeki işgale karşı çıkan ve İsrail’i bütün Birleşmiş Milletler kararlarına uymaya çağıran bir tasarıyı kabul etti. 

İngiltere ve Fransa’nın da üyesi oldukları AB, “Golan Tepeleri’ndeki İsrail işgalini tanımıyoruz” diyor ama İsrail’i zengin tatlı su kaynaklarına ve petrol rezervlerine sahip bu coğrafyadan çıkarmak mümkün olacak mı? 

BM Güvenlik Konseyi’nin BMGK’nin 242 (1967), 338 (1973) ve 497 (1981) sayılı kararları, İsrail silahlı kuvvetlerinin işgal ettiği bölgelerden, yani Sina Yarımadası, Batı Şeria ve Golan Tepeleri’nden çekilmesi emrediyor. Ayrıca, BMGK’nin 497 sayılı kararında açıkça İsrail işgalinin yasadışı olduğu vurgulanarak şöyle deniliyor: “İsrail’in Suriye’ye ait olan Golan Tepeleri’ne yasalarını, yargısını ve yönetimini empoze etme kararı boş ve geçersizdir, uluslararası hukuki bir etkiye de sahip değildir.”

Peki, BM’nin, İnsan Hakları Konseyi’nin aldığı kararları dinleyen olacak mı? Bu kararının yaptırım gücü var mı? Bugüne kadar olan yaşananlara baktığımızda, bu iki soruya da olumlu yanıt vermek mümkün değil. Birleşmiş Milletler’in, İsrail’i, işgal ettiği topraklardan çekilmesine ilişkin alınan onlarca kararın hiçbiri uygulanmadı. 

ABD merkezli bir petrol şirketi olan Genie Energy Co., böyle bir sonuç çıkacağını biliyormuş gibi, yıllar önce keşif kuyularını açmış, çalışmalarını sürdürüyor. İsrail’in deniz suyundan tatlı su elde etme konusunda çok önemli başarılar elde etmiş, Tatlısu konusunda dışa bağımlılığı kalmamış olsa da, Golan Tepeleri’nin petrol rezervlerinden vazgeçmesi çok zordur. 

İsrail’in genişleme politikası bağlamında yaptığı operasyonları, özellikle Filistin’de yaptıklarını yaşadık, biliyoruz. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun da belirttiği gibi, “ABD’nin İsrail hamlelerini meşrulaştırma çabası daha fazla acıya yol açacaktır.” 

Bölgemizde yaşanan gelişmeler, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) gerçek hedeflerini ortaya dökmesi açısından çok önemlidir. ABD, “Demokrasi götürüyoruz” gerekçesiyle bölgeye çöktüğünde, koltuğunun altında 22 bölge ülkesinin sınırlarını değiştirmeyi hedefleyen BOP haritası vardı. BOP’un en önemli hedeflerinden biri de, Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerinden Akdeniz’e uzanan bir “Büyük Kürdistan”ı hayata geçirmekti; proje, Türkiye ve İran’ın da bir bölümünü kapsıyordu.

 “BÜYÜK KÜRDİSTAN” GÖRÜNÜMLÜ “BÜYÜK İSRAİL”

“Büyük Kürdistan” bir paravanaydı. Aslında, “Büyük Kürdistan” görünümlü bir “Büyük İsrail” hedefleniyordu. 

ABD ordusunu peşlerine takıp Ortadoğu’ya çökenlerin gerçek hedefleri, yaşadığımız gelişmeler paralelinde giderek netleşiyor. Önce Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapan Trump yönetimi, şimdi de Golan Tepeleri’ndeki İsrail işgalini tanıyacaklarını açıkladı. Yani, adım adım “Büyük İsrail..”

BOP’un gündeme gelmesinden bu yana, konuya ilişkin yazdığımız bütün yazılarda, ABD’nin çok başka hedefleri olduğuna dikkat çekmeye çalışmıştık. BOP’un hedeflerinden söz ederken hep, “Büyük Kürdistan görünümlü Büyük İsrail” vurgulaması yapmıştık. 

ABD’nin “Büyük Kürdistan” söylemi, gerçek niyetleri, gerçek hedefi gizlemeye yönelik yakın tarihte birçok defa kullanıp kandırdığı Kürtlere yeniden işi düşmüştü, “Büyük Kürdistan” oltası bu nedenle ortaya atılmıştı. Bunca riski göze alarak onbinlerce ötelerden bölgeye çöken ABD’nin Kürtleri mutlu etme gibi amacı olduğuna inanmak mümkün mü? 

Hedef, “Büyük Kürdistan görünümlü bir Büyük İsrail”di; Evanjelkler İsrail’i “Vaadedilmiş Topraklar”a kavuşturmak için seferber olmuşlardı. İsrail’e hizmet ettikleri oranda sevap kazanacaklarına inanan Evanjeliklerin bir hedefi de, İsrail’i Ortadoğu’nun enerji terminali yapmaktı. Bölge Kürtleri bu hedefe yürümek için kullanılacaktı. 

PKK ve uzantısı YPG bu hedeflere yürümek için kullanıldı, kullanılıyor. Emperyalistlerin yüzyıllardan beri kullandıkları taktik yine gündemde, etnik ve mezhepsel çatışmalarla bölge insanlarını birbirine kırdırarak hedeflerine yürümeye çalışıyorlar. 

Bölge insanları acılara doydu artık; bu oyunlara alet olmak istemiyorlar. Gerçekler ortaya döküldükçe, bölge ülkeleri arasındaki dayanışma artacak, kaçınılmaz olarak, hiç beklenmedik ortaklıklar kurulacaktır. 

ÖNCE KUDÜS SONRA GOLAN TEPELERİ

Göreve geldiği günden beri ABD derin devleti Pentagon ile sürtüşmeler yaşayan Başkan Trump, Rothschildler’in verdikleri ilhamlarla, İsrail’i vaadedilmiş topraklara kavuşturmak için ilginç adımlar atıyor. Önce Kudüs’ü İsrail’in Başkenti ilan ederek tanıyan Trump yönetimi, şimdi de “52 yılın ardından ABD için İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tam olarak tanımanın zamanı geldi” diyor. 

Durup dururken Trump neden celallendi, Golan Tepeleri neden gündeme geldi deniyor. Elbette Trump’ı, İsarail’in Golan Tepeleri’ndeki işgalini tanımaya zorlayan güçlü dinamikler var. Trump’a, “İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki işgalini tanıyoruz” şeklinde tweet atmaya zorlayan gelişme, ünlü Savcı Müller’in Trump konusunda hazırladığı raporun Adalet Bakanlığı’na teslim edilmiş olmasıyla yakından ilişkili.

 Trump’ın korkulu rüyası Savcı Müller’in, Trump’ın başkanlığını bile bitirebilecek raporu, platin saçlı başkanın engellemeleriyle Adalet Bakanlığı’na ulaştırılamıyordu. Fakat, Demokratlar’ın çabalarıyla Savcı Müller’in raporu şimdi Adalet Bakanlığı’nın ilgili birimlerine ulaşmış durumda. Trump için zor günler başlıyor. Başkan Trump’ın bu süreçte güçlü destekçilere ihtiyacı var. 

Trump’ın, “İsrail’in Golan Tepeleri’nde işgalini tanıyoruz” tweetini, Rothschildlerle yaptığı pazarlık sonucunda attığı konuşuluyor. Trump’a, “İsrail’e verdiğin destek ölçüsünde arkanda dururuz” mesajı verilmiş. 

TÜRKİYE’YE DE DÖVİZ FİYATLARI ÜZERİNDEN MESAJLAR VERİLİYOR

Trump'ın, başta AB olmak üzere, birçok ülke tarafından tepkiyle karşılanan açıklamalarına Türkiye de sert tepki verdi. Fakat, Türkiye’nin Golan Tepeleri konusundaki açıklamaları borsada ve döviz kurlarında dalgalanmalara neden oldu. İsrail işgaline karşı gösterdiğimiz tepkiye paralel olarak, TL'nin dolar karşısındaki değeri hızla düşüşe geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “ABD Başkanı Trump’ın Golan Tepeleri’yle ilgili talihsiz açıklamasının bölgeyi yeni bir krizin eşiğine getirdiğini” söylemesinin ardından ABD ile ilişkilerin daha da kötüye gidebileceği endişeleriyle kur ve faiz sert yükseldi.

TRUMP, İSRAİL VE YAHUDİ LOBİSİNİN DESTEĞİNİ ALMA PEŞİNDE

2016 yılında bakanlar kurulunu Golan Tepeleri’nde toplayan ve dünyayı burayı İsrail toprağı olarak tanımaya çağıran Netanyahu, 25-26 Mart'ta Washington'a resmi bir ziyaret gerçekleştirecek. Bu ziyaret sırasında, Trump’ın, Golan Tepeleri'deki "İsrail'in egemenliğini" tanıyan belgeyi imzalayacağı söyleniyor. 

Yahudilere ait kutsal metinlerde de sözü edilmesinden dolayı, Golan Tepeleri, çoğu İsrailliler açısından, kutsal bir coğrafya, İsrail’in vazgeçilemez bir parçası olarak kabul ediliyor. İsrail’in 1981 yılında tek taraflı bir kararla ilhak ettiği bu bölgedeki 30 civarındaki yerleşim bölgesinde 20 bin civarında Yahudi yaşıyor. 

ABD derin devleti Pentagon ile küresel finans baronları arasında sıkışan Başkan Trump’ın başka dertleri de var. Başkan Trump, Golan Tepeleri’deki İsrail’in egemenliğini tanıyan belgeyi imzalayarak, Savcı Müller karşısında ve gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimlerinde hem İsrail’in hem de Yahudi lobisinin desteğini arkasına almayı amaçlıyor.

Yerel seçimler arefesinde, “Kürt seçmen ne yapacak?” diye papatya falı bakanlar, vatandaşlarımızın bölgedeki gelişmelerin içinde yaşadıklarını, kimin ne amaçla neler yapmak istediklerini çokiyi bildiklerini unutmamalıdırlar.