Merhaba dostlarım!

Öncelikle iki gün önce üç şehidimiz vardı;üç ocağa yangın düşmüştü.

Şehitlerimizin ruhları şad olsun;mekanları cennettir elbet...

...

HUKUK DEVLETİ VE YARGI,YARGI MENSUPLARI ADINA ZOR GÜNLERDEN GEÇİYORUZ.

2010’da “YETMEZ AMA EVET”ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İDİ BUGÜNLERİN NEDENİ.

KUTSAL YARGIYA,FETÖ KARIŞMIŞTI;HALA TEMİZLEMEK İÇİN UĞRAŞIYORUZ.

Yaşadığım bir yargı sürecinden bahsedeceğim sizlere ERA HUKUK BÜROSU olarak ücretsiz üstlendiğimiz.

Tam bir hukuk garabeti yaşadıklarımız.

2014 yılında bir anne ile başladı hukuk mücadelemiz.5 yaşındaki kız çocuğu öz babası tarafından  cinsel istismara uğruyordu.

Hukuki süreçte yürürken yolumuza dağlar-taşlar çıktı;lakin 5 yıllık hukuki süreç sonunda ;iyi hal indirimiyle 50 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası alıp hükmen tutuklandı sanık baba.

Ama çok geçmeden JET HIZI ile 

22.11.2019 tarihinde İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNİN bozma kararı neticesinde TAHLİYE edildi sanık.

5 yıl öncesinden başlarsak olayı anlatmaya;yaşadığı olayın mahiyetini anlayamayan,yalnızca acısını hissetmekte olan mağdur küçük,ilk ifadesinde yaşadıklarını dile getirememişti.Tabii ki bir de sanık babanın mağduru, “annesini öldürmek” ile tehdit etmesi de mağdurun anlatımını engellemişti.

Her ne kadar bu nedenle soruşturma dosyasında takipsizlik verilmişse de bu karara karşı itiraz sürecinde mağdur küçük yaşadıklarını ÇİM’de (Çocuk İzlem Merkezi) resim çizerek anlatmıştı.Bu anlatımlar ve çizimler doğrultusunda takipsizliğe itiraz edildi tarafımızca .Ancak mağdurun yaşıtlarının hayal gücü ile çizemeyeceği açık ve uzman raporuyla sabit olan, son derece anlaşılır ve ayrıca çok sayıda tutarlı çizimlerine karşın itirazımız reddedildi.

Yılmadık devam ettik;

Daha sonraki süreçte mağdur küçüğün sözlü anlatımları, resimli mektupları hatta pedagog raporları dahi savcıların ve hakimlerin vicdanını rahatsız etmemiş, birbiri ardına verilen takipsizlik kararları ile tam 1,5 yıl bu adli olay sürüncemede bırakılmıştı.

Mağdurun resimli mektuplar ile yaşadıklarını anlattığı Psikoloğun raporu,Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın devreye girmesini sağladı.Bu aşamadan sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’da yanımızda idi sürecin tümünde.

Gerçek tüm çıplaklığıyla ortada olmasına rağmen,çabalarımızın sonuçsuz kalması süreç boyunca hepimizi yıpratsa da;mağdur küçük için çabalamayı ve umut etmeyi asla bırakmadık. AYM Bireysel Başvurusundan,Kanun Yararına Bozmaya kadar uzanan tüm itiraz yollarını tükettik.

​Mağdur küçük için olmayan hukuk yollarının dahi tüketildiği noktada;hepimizin evladı mağdurun sesi,Adalet Bakanlığı’na duyuruldu ve nihayet 2016 yılı başında ancak binde bir gerçekleşebilen “kanun yararına bozma”yolu ile kamu vicdanı için geç de olsa adım atıldı;17.02.2016 tarihinde iddianame hazırlandı ve devamla kamu davası açıldı.

​Kamu davasının açılmasının dahi bu kadar uzun bir süreçten geçmesi;küçük mağdurla birlikte kendisinden 5 yaş büyük abisinide yıprattı bu süreçte.

Kamu davası ise tam 3 yıl 5 ay sürdü;delillerin toplanması neticesinde 10.07.2019 tarihinde “babalık vasfından yoksun sanık”iyi hal indirimi ile 50 yıl 7 ay 15 gün ceza aldı ve hükmen tutuklanarak cezaevine girdi.

Buraya kadar herşey ANORMAL olmasına rağmen;yine de daha sonra yaşanacakların yanında NORMALDİ.

Lakin bundan sonrası,HUKUK adına ANORMALİNDE ötesinde artık.

Yerel Mahkeme’nin mahkûmiyet kararı;

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi gibi dosya yoğunluğu tabiri caizse Türkiye’deki bölge adliye mahkemelerinin toplam dosya yoğunluğunun yarısı kadar olan bir mahkemede,20 GÜN gibi kısa bir sürede incelenerek hiçbir başvuru yolu açık bırakılmaksızın “KESİN”olarak BOZULMUŞTUR. 

Bozma kararının yerel mahkemeye ulaşması ile birlikte aynı gün sanık “TAHLİYE”edilmiştir.

​Kendi kızına istismarda bulunan sanık hakkında; dava açılması 1,5 yıldan fazla, sanığın yargılanması ise 3 yıldan fazla sürmesine karşın verilen hükmün incelenmesi ve sanığın tahliyesi toplamda yalnızca 1 AY içinde gerçekleşmiştir.

​Ceza usul hükümlerinin “derhal uygulanırlığı” tartışılmaz bir hukuki güvence iken;bu dosya özelinde 2016 yılında tamamlanmış bir usuli işlemin 2017 yılında yapılan değişikliğe tabi kılınması ile;Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 20 günde incelenerek kararın bozulması;”ceza usul hükümlerinin geriye yürütülmesi”mahiyetinde olup kişilerin “hukuki güvencelerini”temelinden sarsmaktadır.

​Sürecin bu kadar uzamasına ve dosyanın sürüncemede kalmasına sebebiyet verenler hakkında gerekli incelemelerin yapılması ile mağdur küçükler ve kamu vicdanı bakımından 50 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası hükmü ile sonuçlanan davada, itiraz yolu kapalı olarak verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması; bu mümkün olmadığı takdirde ise iş bu karar gereğince; delillerin Sulh Ceza Hakimliğince tespiti ile dosyanın düşmesinin engellenmesi son derece elzemdir. 

30 yıllık ceza avukatı olarak söyleyebilirim ki:

sanık aleyhine verilen kararın 20 gün gibi kısa bir sürede incelenerek bozulması;bozma sonrası yargılamanın akıbeti hakkında endişe duymama neden olsada biz sonuna kadar süreci devam ettirmeye kararlıyız.

Ve elbette ki yılmadan ADALET için ADALET’İN TESİSİ için “ÇOCUKLARIMIZ’IN”yanında olmaya devam edeceğiz.