Son günlerde Ülke iyice karışırken, kaos tüm hızıyla devam etmektedir. Maalesef bu kadar vahim olaylar olurken, siyasetçiler Vatan veya Devlet sevdası yerine, kendi menfaatlerinin peşine düşmüştür. Hal böyle iken daha öncede birçok yazımda belirttiğim ve sürekli söylediğim Büyük Ortadoğu Projesinin en önemli ayağı olan Türkiye’ye sıra geldi çattı. Güneydoğu malum proje için (Fırat-Dicle) önem teşkil etmektedir. Nitekim ısrarla seçimlerden sonra Özerklik sesleri yükselmiş ve açıkça Devlet’e meydan okuma baş göstermiştir. Bu minvalde sürekli açıklamalar yapılmaktadır. İnsanları bir yandan tahrik, bir yandan da psikolojik harb ile kuşatma planları yapılmaktadır. Bu arada kimse üstüne düşmedi ama araştırmakta fayda var; Hakkari Emniyet Müdürü Tufan Ergüder’in de istifası iyi incelenmelidir. Bu istifa çok önemlidir ve asla rutin bir olay değildir. Güneydoğu’da artan ‘’KCK’’ yapılanması ve bunun karşısında operasyonları engelleme mevcuttur. Buna dayanamayan bir üst düzey emniyet müdürünün istifası asla tesadüf değildir. Bilinçli bir şekilde Güneydoğu’da önemli bir oyun oynanıyor. Çok sevdiğim bir Devlet görevlisi ağabeyim 4 ay önce bir görüşmemizde söz Güneydoğu meselesine gelince aynen şöyle demişti: ‘’Koraycım ben o bölgelerde çok görev yaptım. Gelinen noktada herkes şunu bilsin ki, Güneydoğu’da sözde Kürdistan’ın bir parçası oldu geçmiş olsun dedi. Orada bu yapıyı kurdular şimdide adını koymaya çalışıyorlar.’’ Dedi. Evet, söylemleri aynen böyleydi. Bu sözler karşısında tam manası ile donup kalmıştım. Irak’ın kuzeyinden sonra, Suriye’nin kuzeyi ve şimdi de Türkiye’nin Güneydoğusu= Kürdistan Federe Devleti değil Büyük İsrail Devleti… Olay aynen budur. İsrail için Arz-ı Mevud yani vaadedilmiş topraklar hayalden gerçeğe doğru gidiyor. İsrail’in ilk Başbakanı David Ben Gorion’un yıllar önce söylediği: ‘’Yahudi halkının, gençlerimizin ve yetişkinlerimizin yerine getirmesi gereken bir başka haritası vardır: NİL'DEN FIRAT'A KADAR." Bu söz gayet önem teşkil etmektedir. Dünya Siyonist Örgütü'nce 1982'de hazırlanan, Irak'ın üçe bölünmesi, Suriye’nin bölünmesi planları bugün gerçekleşmiş durumdadır.
Gelinen noktada maalesef Devletimiz son zamanlarda birçok konuda hissi ve yanlış atılımlardan dolayı büyük bir zaafa uğramıştır ve uğramaya devam da edecektir. Konjöktür şuan o yönde! ‘’Açılım’’ fiyaskosu sayesinde, terör örgütü uluslararası alanda ‘’terör örgütü’’ listelerinden çıkarak ‘’özgürlük gerillaları’’ sıfatı ile meşruiyet kazanmıştır. Peki, kaybeden kim olmuştur. Maalesef kaybeden ‘’Türkiye’’ olmuştur. Ne hikmetse şuan da Türkiye’de her şey konuşulurken Güneydoğu’daki tehlikeye tam manası ile yer verilmiyor ve hiç söz edilmiyor. Beyler herkes kendine gelsin bu Milletin sabrını sınamaya kalkmasın. Türk’ün ayranı kabardı mı, o zaman anlarlar sabrı selameti… Maalesef ne hazindir ki açılım zırvalığının geldiği nokta son derece vahim bir tabloyu içermektedir. Aslında özellikle içeride Pkk’nın bir çekilme hareketinde olmadığı, bunun bir oyalama taktiği olduğunun, dağdaki çoban dahi farkındaydı.
Artık yeter Devlet son zamanlarda çocuk oyuncağına döndü, oynatan oynatana. Bu ülkenin bu kadar da enayi yerine konulmasına ses çıkarmayanları ne Tarih, ne de bu toprağın vicdanı olmuş insanlar affetmeyecektir. Üzücü olan ise birçok kesimden yani sağının da solunun da muhafazakârının da bu fırıldağa oynamasıdır. Kısacası çözülme süreciyle beraber, Türkiye’de bir otorite boşluğu oluşmuştur. Merkezi otorite ile birlikte,  Askeri otorite, Yargısal otorite, Emniyet vs. gücünü, inanırlığını, caydırıcılığını YİTİRMEKTEDİR! Evet, sevgili dostlar hiç şüphesiz Türkiye’yi zor ve kara günler beklemektedir.
Ayrıca örgüt, halk içinde görevlendirdiği silahlı milislere de seçimler için görev verdi. Yerel seçimlerden sonra özerklik sisteminin belediyeler üzerinden hayata geçirilmesiyle beraber; PKK vali ve kaymakamlarının atamaları bekleniyor. KCK'nın 'öz yönetim'lerindeki vergi memurları, özel idare sistemi, milli eğitim, bayındırlık görevlileri örgütçe belirlenecek.
Görevliler tamamen KCK-PKK emirlerine göre görev icra edecek. Hal böyleyken Hakkari Emniyet Müdürü’nin istifası da yukarıda belirttiğimiz gibi tesadüf değildir. Bu ve buna benzer istifaları da yakında sıkça duyacağız. Vaziyet-i ahvalimiz maalesef böyle…
Sevgili dostlar bu arada Psikolojik harekât kapsamında yozlaştırılan bazı kavramlara da dikkat edelim. Kuzey Irak değil; Irak’ın kuzeyi, Kuzey Suriye değil; Suriye’nin kuzeyi, Rojova değil; Kamışlı, hele hele Rusya da bir yermiş gibi ‘’Roboski’’ değil, Uludere… Lütfen bu hususlara karşı dikkatli olalım. Kavramlar yozlaştırıldığında, insanlar Milli benlikten daha çok kolay uzaklaştırılır ve şuursuz bir yığın haline gelir.
 Ve son söz: ‘’Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, ortak kaygımız Vatan olsun’’