Tarih ders almak için okunmalıdır. Bilhassa bizim gibi bin yıllık tarihi olan insanlar tarafından. Bazı gönlü hoş, kafası boş kişiler; "O olaylar tarihte kadı" diyebilirler. Ama biz öyle düşünmüyoruz. Sık sık tarihe başvuruyoruz. Olayı tarihçi yazar merhum Midhat SERTOĞLU'dan dinlemiştim. O da, Osmanlı Devleti Evkaf Nezareti Başhukuk Danışmanı Seniyettin Bey'den dinlemiş. Merhum, ATATÜRK'ün tanıyıp, değer verdiği bir Osmanlı bürokratı. Nitekim, kendisini Lozan Barış Andlaşmasına delege olarak göndermiş. Olay şöyle başlar; İstanbul'un işgali (16 Mart 1920)'nden önce, bir Fransız şirketi Seniyettin Bey'e başvurarak, 'Musul petrollerini birlikte işletelim' der. Orası vakıf arazisidir, sizin izniniz gerekir. O bölgerde zengin petrol yataklarının bulunduğuna ait bilgileri Alman Dışişlerinin gizli arşivlerine girdiklerinde öğrendiklerini söyler. Zira, 1nci Dünya Savaşı'nda Almanlar, yenik düşmüş, Fransa ise galip devletler arasındadır. Padişah Abdülhamit zamanında, Musul valisi, hükümete bu bölgede arazide bulunan siyah, yağlı toprak parçalarını halkın yakarak ısındığını, yemek pişirdiğini, aydınlandığını, bir heyetin gelip tetkik etmesini ister. İlime, bilime sırtını dönmüş olan Osmanlı Devleti, müttefiki Almanlardan yardım ister. Almanlar bölgeye bir teknik heyet gönderir. Heyet durumu görür, dönüşünde iki rapor hazırlar. Birisi Osmanlı Devleti'ne, "Orada bulunan karbon parçalarının bir değeri yoktur, halk yine o şekilde kullanmaya devam etsin". Diğeri kendi devletine "Bölgede zengin petrol damarları vardır. Alman Devleti bu bölgeyi kendi menfaatine göre kullanmalıdır." Bunun üzerine Alman-Osmanlı dostluğu pekiştirilir. Alman İmparatoru Wilhelm, padişahı ziyarete gelir. Hükümet bu konu ile ilgilenmese de, Padişah Abdülhamit ilgilenir ve devlete ait olan bu toprakları Hazine-i Hassa'ya çevirtir. Çünkü o bölgeyi işgal edecek düşman devlet, devlet malına el koyar, ama şahsın malına el koyamaz. Devletler arası hukuk böyle emreder. Böylece, 5/5 olan devletin hakkı 1/5'e indirilmiş, 4/5 olarak Hazine-i Hassa'ya devredilmiş olur. İttihatçılar, Abdülhamit'i indirip Sultan Reşat'ı başa geçirdikten sonra BİLGİSİZLİKLERİNDEN, bu bölgenin Hazine-i Hassa payını, devletin payı haline getirmişlerdir. Sultan Reşat'ın ölümünden sonra başa geçen Vahdettin 62 yaşında padişah olmuş, yaşlı bir kişidir. İmparatorluk parçalanmış ve zor bir duruma düşmüştür. Buna rağmen Musul, Kerkük ve Dezful bölgesinin Hazine-i Hassa (kendi mülkü) haline getirilmesini irade etmiş, bu emir hükümetçe kanun haline getirilmek üzere Meclis-i Mebusan'ın (o zamanın parlamentosu) onayına sunulmuşsa da Meclis'in çalışamaması üzerine kanunlaşamamıştır. Bölgenin durumu Lozan'da konu edilmiş, İsmet Paşa, Lord Gürzan'la görüşmüş, Gürzan Hazine-i Hassa'yı bize verin petrol gelirlerinin %20'sini size verelim ederse de, İsmet Paşa biz haklıyız, Adalet Divanı'na gidelim diyerek, kabul etmez. Seniyettin Bey, İngiltere'nin teklifini kabul edelim diye teklif ederse de, sonuçta bize petrol gelirlerinin %20'nin %4'ü verilir. Bu pay yıllarca bütçemizde gelir olarak gösterilmişse de bu pay karşılığı gelmez. DP döneminde de bütçeden çıkarılır. Şunu da unutmamak gerekir ki, Şeyh Sait İsyanı, İngilizler tarafından bu sebepten çıkartılmıştır. Unutulmamalıdır ki, TARİH DERS OLARAK DEĞİL DERS ALMAK İÇİN OKUNMALIDIR.