BOLTON’IN ÇANTASINDA NELER VARDI?

Bolton ve beraberindeki heyet mensupları unutmamalıdırlar ki, bu millet de, bu ülkeyi yönetenler de, ülkemizin güney sınırları boyunca bir terör kuşağı ile kuşatılmasına asla razı olmadıklarını ve olamayacaklarını her fırsatta yüksek sesle dile getirmişlerdir. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları, böyle bir terör kuşağının Akdeniz’e uzatılmasını engellemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Türk askerinin destanlar yazdığı, meskun mahalde terörle, teröristle nasıl mücadele edileceğini tüm dünyaya öğrettiği bu riskli operasyonlar, Türkiye’nin sınır güvenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlayabilmek için göze alınmıştır.

Karşımızda kim olursa olsun, sınır ötesinden ülkemize yönelik tehdit yuvalarını kurutmadan, hiçbir güç bizi Fırat’ın doğusuna operasyon yapmaktan vazgeçiremez. Bu konudaki kararlılığımız Bolton’a ve beraberindeki heyet mensuplarına da açıkça ifade edilmiştir. PKK/PYG asla Kürtlerin temsilcisi değillerdir; gerçekleri tersyüz etmeyelim..

M. KEMAL SALLI

Bir taraftan Başkan Trump’ın “Çekiliyoruz” duyurusunda ne kadar samimi olduğunu, ABD’nin aslında neyi hedeflediğini anlamaya çalışırken, bir taraftan da İdlib ve Halep çevresinde olan bitene bakarak, Rusya’nın Astana ve Soçi mutabakatlarına ne ölçüde sadık kalabileceğini değerlendirmeye çalışıyoruz. Son yıllarda siyaset ve ekonomi alanlarında çok önemli işbirlikleri gerçekleştirdiğimiz Rusya’nın ne ölçüde güvenilir bir stratejik ortak olabileceğini görmeye çalışıyoruz.. Çünkü, ABD ile olan ilişkilerimiz kadar, Rusya ile olan ilişkilerimizin de sınavdan geçtiği bir süreç yaşamaktayız. İki yeni güney komşumuzla ilişkilerimiz bundan sonra atacağımız adımlarda belirleyici olacaktır. 

BOLTON’IN ÇANTASINDA NELER VAR?

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile  DEAŞ’la Mücadele Özel Temsilcisi James Jeffrey ve ABD Genel Kurmay Başkanı Joseph Dunford İsrail dönüşü Ankara’ya geldiler. Cumartesi günkü “Bolton Neden Geliyor?” başlıklı yazımızda, Bolton’ın çantasında neler olabileceğini sorgulamıştık. 

Bolton’ın çantasındaki dosyada, öncelikli olarak, “DEAŞ’la mücadele” konusunun olduğu duyuruldu, ama bu derece önemli elemanlardan oluşan bir ABD heyetinin, yalnızca, sınırın 300 km uzağındaki birkaç bin kişilik DEAŞ ile mücadele konusunu konuşmak için geldiği hiç inandırıcı bir gerekçe değildir. 

Bolton, ziyaret nedeni olarak, başka şeyler de söylüyordu: “Kürtlerin güvenliğini sağlamadan bir yere gitmeyiz.” Bolton’ın eğilimlerini dikkate aldığımızda, bu söylemi, “İsrail’in güvenliğini sağlamadan bir yere gitmeye niyetimiz yok” şeklinde  okumamız daha doğru olur. 

Bolton, Ankara’ya gelmeden önce yaptığı açıklamada, ABD’nin çekilme kararının Esat rejimi tarafından yanlış değerlendirilmemesini istiyordu. Suriye hükümetinin daha önce kimyasal silah kullandığını iddia eden Bolton, ABD’nin ülkeden çekilmesinin “kimyasal silahların kullanımına bir davet olarak algılanmaması gerektiğini" belirterek, “Suriye rejiminin kimyasal silah kullanımına karşı ABD’nin pozisyonunda kesinlikle bir değişiklik yok. Esad rejiminin, bu yaptığımızı kitle imha silahlarının kullanımına karşı pozisyonumuzda herhangi bir fire olarak algılamasını istemiyoruz” diyordu.

Trump, “Suriye’den çekiliyoruz” müjdesiyle birlikte, çekilme planı ve çekilme takvimi de vermişti; “60-100 günde işlem tamam” diyordu. Fakat, Pinokyo Trump bugün, “Suriye’den çekilme konusunda acele edeceğimizi hiçbir zaman söylemedim” diyor. 

Yaptığı bunca yatırım sonrasında Suriye’den kolayca çekilmesi mümkün olmayan ABD, çekilme gösterisi yaptığında bile, ülkenin bütünüyle kaosa sürükleneceği biliyor. Oluşacak otorite boşluğunu, değişik amaçlara sahip olan Rusya, İran ve Türkiye tarafından doldurmak isteneceğini, bunun da bir dizi sıkıntılar oluşturacağını bilmek için uzman olamaya gerek yoktur. 

ABD’NİN DERDİ KÜRTLER DEĞİL..

“Kürtlerin güvenliğini sağlamadan bir yere gitmeyiz” diyen ABD’nin kaygısı, Kürtlerlerin değil, BOP’un geleceği ile ilişkili.. Kırım Savaşı (1853-56) sonrasında Rusların Kafkaslar üzerinden Basra Körfezi’ne uzanmalarını önlemek amacıyla kurulması planlanan, fakat çeşitli nedenlerle hayata geçirilemeyen Kürt paravanasını 100 yıl sonra sahiplenen ABD, Rusya, İran ve Türkiye’nin şiddetle karşı çıkmaları nedeniyle, BOP’un en önemli hedeflerinden biri olan Kürt Koridoru’nu hayata geçirmeyi ertelemek zorunda kalmıştır. Çünkü, yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler nedeniyle ABD’nin öncelik sıralaması değişmiştir. 

“Suriye’den çekiliyoruz” gösterisi, ABD’nin öncelikler sıralamasındaki değişimin en çarpıcı göstergelerinden biridir. Siyasi ve ekonomik gelişmeler nedeniyle öncelikler sıralaması değişen ABD, Avrupa, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu coğrafyasını kontrollü bir kaosa sürükleyerek başka hedeflere yönelmek, soluklanmak planları yapmaktadır. 

ABD’nin özellikle enerji üretim alanlarını, dağıtım yollarını ve fiyatını kontrol altında tutmaktan vazgeçmesi mümkün değildir. Böyle bir durum ABD’nin küresel aktör olma iddiasından kendi rızasıyla vazgeçmesi demektir ki, buna ABD derin devleti de Pentagon şahinleri asla izin vermezler. ABD’nin bugünlerde Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de ve Avrupa’da sergilediği hareketlenmeler, soluklanma gereksiniminden kaynaklanmaktadır. 

BOLTON NELER İSTEDİ?

Bolton başkanlığındaki heyetin İsrail’e uğradıktan sonra Türkiye’ye gelmiş olmaları, Ankara’da masaya koyacakları dosyanın içeriğini kolayca tahmin etmemize yardımcı olacaktır. Dosyanın içeriğinde, ABD ve İsrail’in çıkarlarını önde tutan öneriler yer almış olacaktır. Bulton ve beraberindeki heyet, Türkiye’den bu konularda ödünler koparma çabası içinde olacaktır. 

Trump’ın “çekiliyoruz” kararına karşı çıkarak istifa eden ABD eski Savunma Bakanı Mattis de, ABD’nin DEAŞ’la Mücadele Koordinatörü Brett McGurk da, Ocak ayında yapmayı düşündükleri Avrupa turnesini, Ankara müzakereleri sonuçlarına göre planlayacaklardır. 

Bolton, öncelikle Türkiye’yi, Fırat’ın doğusuna yapmaya hazırlandığı operasyon  kararından vazgeçirmeye çalışmış olmalıdır. ABD’nin bugüne kadar verdiği sözlerin hiçbirini tutmadığı dikkate alınırsa, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik operasyondan vazgeçmesi mümkün değildir. Ülkeyi yönetenlerin millete, “ABD söz verdi, sınır ötesindeki terör yuvalarını kurutacak. Bu nedenle operasyona gerek kalmadı” demeleri mümkün mü? Sınır güvenliği, toprak bütünlüğü adına bunca yavrusunu şehit veren millet için, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan konusundaki düşünce ve söylemleri bilinen Bolton’un vereceği sözlerin hiçbir değeri yoktur. 

BOLTON’IN DOSYASINDA NELER VARDI?

Türk ve Amerikan heyetleri arasında neler konuşulduğunun ayrıntılarını bilmesek de, Bolton’ın çantasındaki dosyanın içeriği Ankara’ya gelmeden çok önce belli olmuştu. Bolton’ın Ankara’da masaya koyduğu dosyadaki öneriler, Ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’ın 24 Aralık’ta kabine üyelerine gönderdiği mektubun, Carolina Senatörü Lindsey Graham’ın 30 Aralık’ta Trump’la yaptığı görüşmenin ardından attığı tweetlerin, ABD Dışişleri Bakanı Michael Pompeo’nun 3 Ocak’ta yaptığı konuşmanın içeriğinden farklı olmayacağı biliniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bolton çok ciddi yanlışlar yapmıştır; taviz veremeyiz” dediğine göre, görüşmelerin zorlu geçtiği söylenebilir. 

Ankara’ya gelmeden önce, 6 Ocak’ta, Trump’ın “çekiliyoruz” tweetlerinden büyük rahatsızlık duyan önce İsrail Başbakanı Netanyahu’yu Kudüs’te ziyaret eden Bolton, yaptığı açıklamada, ABD’nin Suriye’den çekilmesini, Türkiye’nin Suriyeli Kürtleri koruma garantisi verme koşuluna bağlamış ve “Türkiye’nin, kendileriyle tam koordineli olmadan Suriye’de askeri müdahalede bulunmasını istemediklerini ve ABD ile birlikte savaşmış olan güçlerin tehlikeye atılmaması yönündeki koşulun yerine getirilmesi gerektiğini” söylemişti. 

Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’ın kabine üyelerine yazdığı mektubu, Senatör Graham’ın tweetlerini, Dışişleri Bakanı Pompeo’nun açıklamalarını ve Bolton’ın Kudüs’ten yaptığı konuşmaları yanyana koyduğumuzda, Ankara’daki görüşme masasında hangi konuların gündeme geldiği kolayca görülebiliyor. 

Satırbaşlarıyla hatırlayalım; Carolina Senatörü Lindsley, Trump’la görüşmesinin ardından attığı tweetlerde, “Başkan şu konuların güvence altına alınarak gerçekleşmesini sağlayacaktır:

• DEAŞ kalıcı olarak ortadan kaldırılacaktır.

• İran tehdidi sona erdirilecektir.

• Kürt müttefiklerimiz korunacaktır” diyordu. 

ABD Dışişleri Bakanı Michael Pompeo, 3 Ocak’ta yaptığı açıklamada şöyle diyordu: “Başkan Trump, Türklerin Kürtleri katletmesini önlememizin önemini de vurguladı.” 

Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’ın, Ankara’dan önce uğradığı Kudüs’ten yaptığı açıklamalar da, Senatör Graham’ın tweetlerinde sözünü ettiği konuları onaylayan söylemlerdi. 

Ankara’da Suriye krizine çözüm bulabilmek amacıyla masaya oturduklarımız, Pentagon şahinleriydi ve herşeyden önce Amerika’nın çıkarlarını korumak istiyorlardı. Türkiye de onlara alandaki gerçekleri gösterme kararlığındaydı. 

ABD, dünya enerji kaynaklarını ve dağıtım yollarını kontrolü altında tutmak zorunda. Yeniden “Küresel lider” olabilmek için küresel aktörlerle savaşıyor.  Bu savaşta galip gelmek için de, bölgesel bir güç olduğunu defalarca kanıtlayan Türkiye’yi yanına almak itiyor. 

Türkiye, Astana sürecinin devamını sağlamaya çalışarak, uluslararası ilişkilerini yönlendirme çabasında.. 

BOLTON ŞUNU BİLMELİDİR Kİ…

Bolton ve beraberindeki heyet mensupları unutmamalıdırlar ki, bu millet de, bu ülkeyi yönetenler de, ülkemizin güney sınırları boyunca bir terör kuşağı ile kuşatılmasına asla razı olmadıklarını ve olamayacaklarını her fırsatta yüksek sesle dile getirmişlerdir. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları, böyle bir terör kuşağının Akdeniz’e uzatılmasını engellemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Türk askerinin destanlar yazdığı, meskun mahalde terörle, teröristle nasıl mücadele edileceğini tüm dünyaya öğrettiği bu riskli operasyonlar, Türkiye’nin sınır güvenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlayabilmek için göze alınmıştır. 

Karşımızda kim olursa olsun, sınır ötesinden ülkemize yönelik tehdit yuvalarını kurutmadan, hiçbir güç bizi Fırat’ın doğusuna operasyon yapmaktan vazgeçiremez. Bu konudaki kararlılığımız Bolton’a ve beraberindeki heyet mensuplarına da açıkça ifade edilmiştir. PKK/PYG asla Kürtlerin temsilcisi değillerdir; gerçekleri tersyüz etmeyelim.. 

 BOP’u hayata geçirebilmek, bölgenin enerji yataklarını yağmalayabilmek için Ortadoğu’yu yangın yerine çeviren ABD de, İsrail, Rusya, İran da öncelikle şunu bilmelidir ki, Türkiye, tarihi ve kültürel bağlarının kazandırdığı stratejik derinlik nedeniyle, yalnız Ortadoğu’ya değil, Altaylardan Akdeniz’e uzanan engin coğrafyaya  ilişkin bütün planlarda öncelikle dikkate alınması gereken bir ülkedir.  

Türkiye öyle boş vaadlerle uyutulacak, eli kolu bağlanacak bir ülke değildir. Türkiye, kendisine gelecek yazmak isteyenlerin oyunlarını bozabilecek, boşa çıkarabilecek güçte bir ülkedir. Bu ülkenin kendilerine sunduğu nimetlerden beslenerek palazlanan bazı kadir kıymet bilmezlerin Malta vatandaşlığına sığınmalarına rağmen Türkiye,  topraklarını vatan bilmiş insanların yaşadığı başı dikler ülkesinin adıdır.