Kıbrıs sorununun çözümü konusunda, daha doğrusu Kıbrıs’ta Yunanistan’ın açgözlülüğü sebebiyle uçup giden “Batı blokunun egemenliğinin tekrar kurulması” yolunda ABD’nin ve AB’nin ayak oyunları bitmek bilmiyor.

Şimdi gündem; BM Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute’un müzakereleri başlatmak için attığı adımlar ve ABD’nin Güney Kıbrıs’ta yeni askeri üsler kurmak adına Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yürüttüğü görüşmeler. 

ABD, hem kara, deniz ve hava kuvvetlerini yasal bir şekilde adanın Rum kesimine yerleştirmek istiyor, hem de adada Rum üniter devleti kurdurup, Rumlara vekalet vererek kendisi ortalarda gözükmeden adayı yönetmek istiyor. Gerçekten çok akıllıca ve dahiyane.

BM Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute, büyük bir olasılıkla 24-25 Aralık tarihlerinde kutlanacak olan Noel’den evvel Kıbrıs’a gelecek. Özel Danışman Lute’nin, Kıbrıs sorununa ABD’nin istediği şekilde bir çözüm bulmak konusunda acelesi olduğu kesin. Adaya geldiği gün KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine zaman dilimi olarak 15 ay kalmış olacak. Asgari üç aylık propaganda dönemi içinde ciddi sonuçlara yol açabilecek veya önemli başlıklar içerek müzakerelerin yapılmasında fayda olmayacağı ve elle tutulur bir sonuç alınamayacağı için portföyündeki müzakerelere yönelik verimli kullanabileceği süre sadece 12 ay olacak.

Lute’nin önünde iki önemli konu var. 

Birisi güya kendisi ile ilgili değil ama gerçekte çok ilgili. Ajandasında ilk sırada yer alan Kıbrıs Rum Kesiminde ABD askeri üslerinin kurulması ve yasal olarak ABD askerlerinin adada konuşlanması.

Diğeri de her tür ayak oyununu ve aldatmacasını kullanarak, gerekli aşamalarda tehdit ve şantaja da başvurarak içeriğinde Türkiye’nin 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında yer alan garantörlüğünün kaldırılmasını, aynı şekilde 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında yer alan İttifak Anlaşması ile adada yasal olarak bulunan Türk Alayının geri gönderilmesi için İttifak Anlaşmasının iptal edilmesini ve Garanti Anlaşması EK I, Madde 4 uyarınca adada yasal olarak bulunan Kıbrıs Türk Barış Kuvvetlerinin (Kolordu) Türkiye’ye geri dönmesini içeren müzakere gündemini taraflara kabul ettirip, ucu açık ve takvimi olmayan yeni bir müzakereyi, seçimlerde kim kazanırsa kazansın devam etmek zorunda kalacak bir şekil ve yöntemle başlatmak. 

BM Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute’nin adaya geliş hedefi ve misyonu ile kendisine verilen görev tanımı aynen bu şekilde. Cebindeki takvim de bu program ve hedefe milimi milimine ayarlanmış durumda. 

Öte yandan, Rum lider Anastasiadis ve yönetimindeki Rum Hükümetinin, ABD hükümetine, Kıbrıs adasında İngiltere’nin egemen toprağı konumundaki Ağrotur (Akrotiri) ve Dikelya askeri üslerine ilaveten, bir başka bölge veya yerde askeri üs kurması için izin vermesi, Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 (Uluslararası) Anayasasına aykırı olmasına ilaveten adada yasal olarak bulunan Kıbrıs Türk Barış Kuvvetlerinin (Kolordu) geri gönderilmesi taleplerine de aykırı ve zıt. 

Belli ki, Kıbrıs Rum Yönetimi, AB üyesi olmasının avantajlarını kullanarak, Türkiye’ye karşı diplomatik ve sıcak bir savaş başlatmadan evvel, ABD’yi de yanına çekerek, Türkiye ile AB ile ABD’nin kanatları altında mücadele etmeyi hedefliyor. 

Anastasiadis’in unuttuğu, daha doğrusu unutması için dualar ettiği, Rusya’nın bu gelişmeye göstereceği tepki. ABD’nin Kıbrıs’taki askeri yapılanma planına Rusya’nın tedbir amaçlı bazı karşılıklar vereceği kesin. Rusya, Kıbrıs adasında böylesi bir yapılanmanın bölgedeki istikrarı kötü etkileyeceğine, adanın daha fazla askerileştirilmesinin ve ABD ile NATO’nun dahil olduğu bu tür planların, ada için kaçınılmaz bir şekilde tehlike ve istikrarsızlığa yol açacağına inanmakta.

Hatırlatalım; 1974 Barış Harekatında son sözü ABD’nin aksine Rusya (SSCB) söylemişti ve Türkiye’nin önünü açmıştı. Tarihin tekerrürden ibaret olduğu sözünü yineletecek gelişmeler ışığında, son söz gene Rusya ve Türkiye’de olacak gibi görülüyor...