ABD'de yaşayan ünlü Türk bilim adamı, Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu, ekibiyle birlikte geliştirdiği, lazerli akıllı optik tomografi yöntemiyle kalpte by-pass'a son verdi. Kalp damarlarındaki tıkanıklıklar, hastanın vücudunda kesik işlemi yapılmadan bu yöntemle açılabiliyor. .
Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu, ABD'de icad ettiği ve araştırma fonundan sağlanan 11.5 milyon dolarlık destekle cihazın çalışmalarını tamamlayıp patentini aldı. Prof. Dr. Çilingiroğlu, kalbe damardan girip kronik tıkanıklığı açan yöntemini açıkladı.
Daha önce ABD’nin önde gelen Tıp Fakültelerinde öğretim görevlisi olarak da çalışan ve şu sıralar Arkansas Kalp Hastanesi'nde görev yapan bilim adamı Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu ile Forum USA’in özel röportajının satır başları...


Öncelikle Mehmet Hocam ABD hikayeniz nasıl başladı?
Daha ilkokuldaki yıllarımdan itibaren rahmetli babam merhum Hasan Çilingiroğlu ve rahmetli annem merhume Şerife Çilingiroğlu beni hayatta her şeyin en iyisini yapmak için hazırladılar. Özellikle araştırma ve bilimsel çalışmalar konusunda beni çok motive ettiler. Beni en cok etkileyen şeylerden birisi de yeni teknolojiler olmuştu. Amacım mesleğimi bir gün Amerika’da icra etmek ve insanlığa yeni şeyler kazandırmak ve faydalı olmaktı.

Şu an Arkansas’dasınız. Peki, hangi çalışmaları yapıyorsunuz?
Halihazırda Amerika’nın hasta memnuniyeti ve hasta tedavisi sonuçları açısından en önde gelen Little Rock’taki ünlü Arkansas Kalp Hastanesin’deyim. Kendime ait 32 milyon dolarlık araştırma fonum bulunmakta. Ve ayrıcs 25’in üzerinde girişimsel kardiyoloji alanında Amerika, Kanada ve Avrupa’da patentlerim var. 2012 ylından bu yana Arkansas Kalp Hastanesi’nde klinisyen hekim ve bilim adamı olarak çalışmalarıma devam ediyorum.

Türkiye ile ilgili çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Türkiye ile ilgili olarak meslektaşım ve değerli arkadaşım Dr. İsmail Ateş ile birlikte çalışıyoruz. Yakın zamanda Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi ile birlikte ciddi bir eğitim ve araştırma projesine imza attık. İnşallah kısa bir süre sonra da güzel memleketim Antalya’da Türkiye’nin ilk ve tek Kalp ve Damar Hastalıkları Araştırma Merkezini kurmayı planlıyoruz.

“Optikli Tomografi” (OCT) damar içi görüntüleme cihazı sayesinde kalp krizleri artık önceden öğrenilebilecek... Bu buluşunuzdan bahsedebilir misiniz?
Dünyada hem kadın hem erkeklerde bir numaralı ölüm nedeni kalp krizi. Daha önce kalp krizlerini önceden tahmin eden bir yöntem yoktu. Optikli tomografi bir nevi damar içi kolonoskopi gibi düşünülebilir. Yani bu cihaz damar içinin çok ayrıntılı bir şekilde görüntülenmesini sağlıyor ve o krize neden olabilecek plak veya tıkanıklıklardan hangisinin patlama olasılığının daha yüksek olduğunu görmemizi sağlıyor. Bu çok önemli lakin, tansiyonu, kolesterolu normal olan kişilerin bile %20’si kalp krizi geçirebiliyor ki bunları önceden teşhis etmek başka yöntemlerle mümkün olmuyor. Ama optikli tomografi yöntemiyle artık bunu önceden görebiliyor ve hatta tedavi edebiliyoruz.

Diğer buluşlarınızdan da bahsedebilir misiniz Mehmet Hocam bu ilk değil çünkü?
Kalp yetmezliği olan hastaların kalplerinde bir pil veya defibrillatör (kalp şok cihazı) olmasına rağmen yetmezliğin ne ölçüde olduğunu yeni bir programla tespit edip tedavilerini ayarlıyabiliyoruz. Ve hatta bu durumda hem hastayı hem hekimleri endişelendiren gereksiz defibrillatör şoklarından da kurtarıyoruz. Bu yöntemin de patentini alıp 10 milyon dolara bir Amerikan firmasına sattık.
Bir diğer patentini almış olduğumuz cihaz sayesinde, Dünyada damar içinden ilk kez görüntüsel optikli tomografi dediğimiz damar içi doku karakterlerini görebiliyoruz. Bu yöntemle hangi tıkanıklığa nasıl bir özel tedavi yapılacağını görebiliyoruz. Bunun da patentini almış bulunuyoruz.
Ve bir de AT&T ve Apple şirketleri ile geliştirdiğimiz nano var. Söz konusu çip ön koldaki radial arterin üstüne deri altı yerleştiriliyor. Böylece hastanın tüm kan değerleri, oksijen seviyesi, kan şekeri, kan basıncı ve günlük kalp ritmi direkt olarak cep telefonuna aktarılıyor. Çok yakında bu da piyasalarda olacak.

Bahçeşehir Üniversitesi ile ilgili projelerinizin olduğunu Enver Yücel Bey’den duyduk. Bunlardan biraz bahsedebilir misiniz?
Sayın Enver Yücel Bey ve BAU Tıp Fakültesi Dekanı sayın Prof. Dr. Türker Kılıç ile bir çok alanda çalışacağız. Öncelikle ben BAU akademik kadrosuna katıldım ve bundan gurur duyuyorum. İkincisi burada halen görev yapmakata olduğum Arkansas Kalp Hastanesi ve BAU Tıp Fakültesi arasında çok yönlü bir eğitim ve araştırma işbirliği gerçekleştiriyoruz. BAU'lu öğrenciler Arkansas'taki kalp hastanesine gelip klinik rotasyonlarını yapabilecek ve birlikte araştırma, makale vs yapabilecekler. Bir diğer proje Antalya’da BAU Kalp ve Damar Hastalıkları araştırma merkezini yakında hizmete açacak olmamız.

Kalp hastalarına önerileriniz nelerdir peki? Hatta ideal olabilecek bir menü paylaşabilir misiniz?

Öncelikle ve en önemlisi sigara içilmemesi gerekiyor. Sigara yasak! Bir insanın kendisine ve vücuduna yapabileceği en büyük zarar sigara içmektir.

İkicnisi ise bol bol egzersiz yapmak. Böylelikle hem yaşlanmayı engelliyor hem de dinamik ve huzurlu kalıyorsunuz. Eğer bir kalp hastası her gün 30 dakika yürürse kalp krizi geçirme riskini yüzde 90 oranında azaltıyor. Bunu yapan tek bir ilaç yok şuan. Ama egzersiz yapıyor. Üçüncüsü Akdeniz menüsü, yani haftada en az bir kez balık şart. Genelde kızarmış değil kaynatılmış, hasalanmış şeyler yemek önemli. İlaçları iyi takip etmek ve tahlil sonuçlarını bilmek ve anlamak lazım...

Fast food çok mu zararlı hocam? Üstelik ABD’de yemeyen yok. Kalbe ne kadar zararı var bu fast foodun?
Hiç şüphesiz. Fast food kadar insanın kendi kendine zarar verebileceği bir şey yok. Kısacası paranızla hastalık satın alıyorsunuz. Amerika’da obezite büyük sorun ve bu dünyada da hızla yayılmakta. Malesef insanlar yoğun hayat şartlarında evde kendileri sağlıklı pişirmek yerine, hazır yemeklerle karınlarını doyurmaya çalışıyor. En sağlıklı yiyecek akdeniz menüsü hiç şüphesiz...

Kalp hastalığındaki tekonolojide Türkiye ve ABD arasında nasıl farklar var?
Evet çok büyük fark mevcut ve bu fark gittikçe büyüyor. Örneğin yüksek riskli mitral kapak yetmezliği hastalarında şu an Türkiye’deki SGK, Mitraclip dediğimiz kapağı kasıktan onarmamızı sağlıyan yöntemi ödemiyor. Cerrahlar ve bazı kardiyologlar bu çok önemli yöntemi küçümsüyorlar. Dolayısı ile bir çok mitral kapak hastası ya tedavi edilemiyor ya da bu pahalı tedavi yöntemini kendi imkanlarını kullanarak cebinden ödemek durumunda bırakılıyor. ABD’de olduğu gibi girişimsel kardioloji alanında Türkiye’de ayrı bir eğitim yok genelde kardiyologlar asistanlık dönemlerinde gördükleri ile yetinip kendilerini yetiştirmek durumunda kalıyorlar ki bu da her zaman en iyisi olamayabiliyor. Ve hasta tabi ki bunun sonucunda mağdur olabiliyor.

Bilim yapmak ABD’de daha mı kolay? Türkiye’de çok değerli bilim insaları var neler söylemek istersiniz?
Türkiye’de bilim ve araştırma olanakları çok ama çok kısıtlı. İlk nedeni bütçe. İkincisi ise bilim adamı yetiştirme mentalitesi çok az. Herkes geçim derdinde. Bilime zaman yok. ABD’de hayat çok daha yoğun ancak buradaki araştırma imkanları çok daha fazla. Çünkü ABD’yi başarılı yapan konuların başında bilim ve teknoloji geliyor. Türkiye’de ne olur? Girersin üniversite yerleştirme sınavlarına, puanini tutturursun yerleşirsin okula. Burada ise puanına göre yerleşebileceğin her üniversite ile resmi görüşmeye gidip onların seni, senin de onları görüp daha sonra bir seçim yapman istenir.

ABD’de yaşayan Türk toplumu hakkında neler söylemek istersiniz?
Öncelikle Türk olmaktan çok gurur duyuyorum. Ülkemizi burada temsil etmek bana çok fazla mutluluk ve enerji veriyor. Buradaki Türkler ABD’ deki bilim ve teknolojiye büyük katkılar sağlıyor...

Röportaj: Anıl Sural
www.twitter.com/AnilSural

Fotoğraf: Rona Dogan