Ulus Devletleri ve kurulu düzeni yıkarak, etnik, mezhepsel kökene dayalı kukla devletçiklerden oluşan bir dünya düzeni amaçlayan  hukuku, insan haklarını tanımayan, milyonlarca insanı katleden, zorla göç ettiren, dönemin en kanlı terör örgütlerini silahlandırıp yöneten emperyalist ABD’nin kurguladığı Büyük Ortadoğu Projesinin etki ve zararlarını uzun bir süre daha  yaşayacağımız görülüyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde George W. Bush yönetimi tarafından Dünya’ya açıklandığı 2004 yılından bu yana BOP projesi (Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık) hedef aldığı İslam alemini oluşturan coğrafyada, şiddet, terör, katliam, etnik temizlik, sürgün, kan ve göz yaşı yıllardır sürmekte.

Sömürü düzeni için geliştirilen BOP'un fikri ve felsefi alt yapısı 1945’lerde oluşturulmaya başlanmıştı. Ünlü medeniyet tarihçisi Arnold Toynbee, 1945'lerde yayımlanan kitabında şöyle demektedir: "Haber veriyorum, ideolojiler insanlığın hayatından çekip gidiyor. Hasıl olan boşluğu büyük dinler dolduracaktır. Büyük dinler derken de insanlığın meselelerine temas eden ve çözüm getiren İslam'ı kastediyorum. Bu insanlık için ciddi bir tehdit olarak görülmelidir."  Bu uyarıyı dikkate alan çok sayıda bilim adamı ve düşünür kitaplar yazdı.  Bernard Lewis, "Müslümanları batılı hayat tarzına alıştırmalıyız" diyor. Fukuyama'nın  Büyük Satranç Tahtası, Tarihin Sonumu? Devlet İnşası ile Samuel P. Huntington Biz Kimiz? Amerika'nın Ulusal Kimlik Arayışı,  Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması gibi kitapları sayabiliriz. (1)

Kültürlerin temel çatışma kaynağı olacağını belirleyen, ideolojiler ve ülkeler arasındaki eski çatışma ve çatışma kaynaklarının önemini yitireceği öngörüsünü yapan Samuel Huntington’un ana fikrine göre, Ekonomik, politik, kültürel ve psikolojik açıdan Amerikan egemenliğine ve küreselleşmeye engel görülen  “ULUS DEVLET YAPILARI” ABD’nin öncelikli hedefidir. "Ulus-devletlerin güçsüzleştirilmesi", "uygarlıkların çatışması” ya da “uygarlıklar hiyerarşisi” yaratılması için, ulus-devletleri kendi aralarında savaştırmak ya da ulus-devletler ile savaşmayı tasarlamaktadır. Bağımsız ulus-devlet yapılanmasının zayıflatılması ve zaman içinde yok edilmesi için ABD’nin önderliğindeki küresel güçlerin iki önemli stratejisi bulunmaktadır.  Birincisi, ulus-devletin üstten yıpratılmasıdır. Bu ise BM, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, AB gibi ulus ötesi oluşumların desteklenmesi, yenilerinin kurulması ve güçlendirilmesidir. Böylece, ulus-devletin egemenliğini sınırlayan ulus-üstü oluşumlar oluşturulmuş/güçlendirilmiş olacaktır. ikinci strateji, "devlet-altı" denetimli örgütlenmeler ve tehditler yoluyla ulus ya da devlet egemenliğinin sınırlandırılmasıdır. Bu durumda devletin egemenlik alanı daraltılarak güçsüzleştirilmesi sağlanacaktır.(2)

Bu amaçla, bölgesel çatışmaların körüklenmesi, iç savaşların desteklenmesi, devletin küçültülmesi, özelleştirmenin teşvik edilmesi gibi politikalar desteklenmektedir. Bu stratejinin yaşama geçirilebilmesi için Açık Toplum gibi küresel vakıflar, IRI, NED gibi ABD destekli çesitli örgütler, US-AID ve UNDP gibi yandaşları kayırmaya dönük projeci kuruluşlar, bazı araştırma-inceleme vakıfları, denetimli hareket eden ve ulus-devlet yapılanmasını güçsüzleştirmeye çalışan araştırma merkezleri devreye sokulmuştur.(3)

ABD’li banka ve finans sermayesi ile IMF ve Dünya Bankası gibi dev örgütleri kontrol edip Birleşmiş Milletler ve CIA gibi çok etkili kuruluşlarda söz sahibi olan KÜRESEL GÜÇLER,  daha II.nci Dünya Savaşı sona ererken gelecek yüzyılı dizayn etmenin plan ve projelerine kafa yorarken, bizim iç tartışmalar ve suni gündemlerle oyalanmamız akla ziyan...

S400 Hava Savunma sistemi, F35 projesinden dışlanmamız, AB’inin Mart ayına ertelediği yaptırım kararı, Doğu Akdeniz sorunları, Ege’de karasularının 12 mile çıkarılması, hava sahası, anlaşmalara aykırı olarak  adaların silahlandırılmasında, Kıbrıs’ta, Libya’da ve Libya ile yaptığımız Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmasında, Suriye’de,  Irak’ta, Ermenistan-Azerbaycan savaşı nedeniyle, AB-Türkiye ilişkilerinde, ABD-Türkiye ilişkilerinde, sözde din kardeşimiz olacak müslüman arap ülkeleriyle ilişkilerde yaşanan sorunların kaynağı elbetteki Türkiye değil. Ama projeyi tasarlayanlar, oyunu böyle kurguladığı için bizim haklı olmamız yeterli olmuyor... Önümüzdeki günler ulusal hak ve menfaatlerimizin korunması konusunda çok dikkatli olmayı gerektirmektedir.

 

K  A  Y  N  A  K.........................:

(1)    Yeniçağ: Denge bozuluyor ölçü kaçıyorsa (2) - Sadi SOMUNCUOĞLU

(2)    Doç.Dr. Birol Ertan, 23.10.2012 – Trakyanet Haber, 'Ulus-Devletler ve İslam ile Savaş Stratejisi Bağlamında ABD’nin Çöküş Süreci'

(3)    Doç.Dr. Birol Ertan, https://www.acikgazete.com/abdnin-k-sreci/28 Ekim 2012