ABD’yi kuran ve tutuculuğuyla bilinen Protestan mezhebinin devamı, Evanjelistlerdir.

Sözlük anlamı, Hıristiyanlık bildirisini vaaz eden, Kutsal Kitap’a yönelmek anlamına geliyor.

Evanjelistler, Hıristiyanlıkla Museviliği özlerinde birleştirmiş durumdadırlar.

Sonraki hedef, İslâmiyeti de aynı pota içinde eritmek ve üç inanç sistemini, tek inanç sistemi haline getirmektir.

ABD’yi yöneten Evanjelistler, Allah tarafından, Dünyayı yönetmek üzere görevlendirildiklerine inanmaktadırlar.

Ortadoğu’da ABD yıllardır totaliter, baskıcı krallık ve şeyhliklerle algülüm-vergülüm taktikleriyle uyum içinde yaşamaktadırlar.

Radikal İslam, fanatik İslam, kökten dinci (fundamentalist) İslam ABD’nin işine gelmez.

Sesini kesmiş, hakkını aramayan, ensesine vur, ekmeğini ağzından al ILIMLI İSLAM’a ihtiyacı var ABD’nin!...

Suudi Arabistan prensi, 83 metrelik yüzen saray yatıyla Ege koylarımızda boy gösterdi.

Kendisinin ve eşinin giyimi Batılılardan farksızdı. Ama ülkesinde kadınların araç kullanması yasak!

Seçme ve seçilme hakları yok! Kadın olma bir yana, sıradan insan haklarından bile yararlanamazlar!

Bu tür ILIMLI İSLAM diktatörlükler ABD’nin bir numaralı dostudur.

Ortadoğu ülkelerinin, görünürde ABD ile ilişkileri iyi idi, ABD neden bu rejimleri yıkmak istiyor!

Bu diktatörlükler, diktaları altındaki halkları baskı altında tek millet gibi tutmaktadırlar. Bu ülkelerin dağıtılabilmesi için diktatörlükler yıkılıyor, ikinci aşamada mikro milliyetçilikler desteklenerek, bir sürü devletçik oluşturulacaktır.

ABD’yi yöneten emperyalist Evanjelistlerin hedefi, Dünya’da 4 bin dolayında devletçik oluşturmak ve onları idare etmektir.

ABD kendini dünyanın mutlak hakimi olarak görmektedir.

Büyük Ortadoğu Projesi, bu planın küçük parçalarından biridir.

İkinci önemli ayak ise, “Dinler Arası Diyalog”dur. Adnan Hoca (Oktar) cemaati de bir dönem, Dinler Arası Diyalog adı altında seminer ve konferanslar düzenliyordu. Ben de bu toplantılara katılıyordum.

Hocanın genç müritlerine şunu söylemiştim: “Dinler Arası Diyalog olmaz, ancak medeniyetler arası diyalog ve işbirliği olabilir...” Bu tabiri kullanmayınız, yanlış ediyorsunuz diye.

Radikal dincilerin, bu ABD projesine karşı çıkacağını iyi bilen Evanjelistler, Türkiye için “ILIMLI İSLAM” modelini gündeme getirmişti.

Türkiye Ilımlı İslam’ı seçerse, ABD’nin “Dinler Arası Diyalog”una karşı çıkmazdı.

Ortadoğu’daki Suriye operasyonu, hem Suriye’yi ortadan kaldırmak, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye Kürtlerine Akdeniz kapısını açmaya yönelik planın bir parçasıdır!

PKK çalışmalarında, ya İskenderun Körfezine ulaşmak ya da Karadeniz’e çıkmak istiyordu.

Bu coğrafyada bir “kara devleti”nin yaşama şansı hiç yoktur. İsrail varlığını garanti altına almak için, bu projelerin baş mimarıdır.

Irak’ta, Suriye’de etnik yapı ve mezhep farklılıkları körüklenerek, iç savaşlar çıkarılacak ve ABD’nin istediği devletçikler oluşturulacaktır.

Sonra sıra İran ve Türkiye’ye gelecektir.

Türkiye; Türküyle, Kürdüyle, Alevi ve Sünnisiyle bu planı görmeli ve kenetlenmelidir.

Emperyalizmin oyununa gelmemelidir.

En büyük silah ve en büyük güç inanç ve birliktir. Türk Milleti bunu sağlayabilirse, hiçbir süper güç önümüzde duramaz.

Bilgi birikimi, bilgi teknolojilerini hızla kullanamazsak, süper güçlerin karşısında birliğimizi ve varlığımızı koruyabilmek mümkün olmayacaktır.

Küçük olsun, benim olsun inancı içindeki etnik yapıların, devletçik kurma heves ve hayalleri, onları geleceğin tutsak devletçikleri durumuna getirecektir.

Yüzyıllardır aynı kaderi paylaşan, aile birlikleri kurmuş insanlarla ayrılmamız çok zor olacaktır. Ama dış güçlerin senaryoları, bunların akıllarını başlarından almış, Türk Devletine karşı, kin ve nefret dolu bir gençliğin yetişmesi için var güçleriyle çalışmaktadırlar!

İngiliz kalleşliğini sonradan anlayan Ürdün Kralı Hüseyin’in babası, bir sohbetinde Büyükelçimize, “Osmanlı’ya ihanetimizin cezasını Allah bize çektiriyor...” demişti.

Kan ve gözyaşıyla parçalanacak ülkeler, hiçbir ferdine mutluluk getirmeyecektir.