AB YOLU AÇILACAK MI?

Abone Ol

Dünyada değişen ve gelişen olaylar, Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda ilerleyebilmesine önemli bir ivme kazandırabilir.  

ABD'deki 11 Eylül'de ikiz kulelere saldırılması olayı, Türkiye'yi ABD ve Avrupa'nın gözünde daha önemli bir ülke konumuna yükseltti.  

Dünyanın bir bölümü refah içinde yaşarken, ezilen ve sömürülenlerin varlığı, batı dünyası için giderek daha tehlikeli bir tehdit oluşturacağını hisseden ABD ve AB'nin Türkiye'ye farklı bir açıdan yaklaşımına yol açmaktadır.  

Batıya yönelik terör saldırılarının önünü almak, terörün kök saldığı, beslendiği mümbit ülkeleri ortadan kaldırmak üzere ABD çok iddialı ve çok tehlikeli bir senaryoyu ortaya koymuş bulunuyor.  

Bu yeni plan, son günlerde basınımızda ve özellikle önce VATAN'da arkadaşımız Kemal Sallı tarafından enine boyuna irdelenmektedir.  

Kıbrıs görüşmeleri ve bu yılın sonlarına doğru AB'den beklemekte olduğumuz görüşme takvimiyle ilgili olarak:   Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in, ABD'de Başkan Bush ile görüşmesinde Türkiye'nin üyeliği konusunda sarf ettiği sözlere kabinesindeki Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'den destek geldi. Berliner Zeitung Gazetesi'ne konuşan Fischer, "Büyük bir Avrupa için Türkiye'ye mecburuz" dedi. Avrupa Birliği'nde Fransa-Almanya eksenli bir "çekirdek" arayışının gereksizliğini vurgulayan Dışişleri Bakanı Fischer, "Küçük ölçekli bir Avrupa kavramı bugün işletilemez. Türkiye'nin adaylığı bu açıdan değerlendirilmelidir" dedi.  

Avrupa bir dünya gücü olabilmek için Türkiye'ye muhtaç. Yaşlanan Avrupa nüfusu, gelecek için tehlike sinyalleri veriyor.  

Yaşlanan bu nüfus nedeniyle Avrupa'nın büyümesi ve ekonomisi duracaktır. Bu nedenledir ki Türkiye'ye evet demeyi düşünüyorlar.  

Gelecek 10 yılı da Türkiye iyi değerlendirmeli ve tek seçeneğin AB olmadığını da göz önünde bulundurmalıdır.    

Gerçeği, insanların ölçüsü ile değil, insanları gerçeğin ölçüsü ile tanı.  

Veciz Söz