Sevgili Önce Vatan Gazetesinin Okuyucuları Merhabalar; 

Malatya İli Battalgazi İlçesine bağlı olan yerde bulunan Arslantepe Höyüğünün Danışma Kurulu üyeleri biraraya geldiler. Oyuncu Ediz Hun, Oyuncu Nursel Köse, Müzisyen Ulrich Mertin, Oyuncu İbrahim Muratoğlu ve Film-San Vakfı Müdürü Kıvanç Terzioğlu'ndan oluşan Danışma Kurulu Üyelerinden Nursel Köse, Ulrich Mertin, İbrahim Muratoğlu ve ben Malatya'da Battalgazi ilçesinde Arslantepe höyüğünde biraraya geldik. Yerinde incelemeler yapıp höyük hakkında detaylı bilgiyi Arkeolaog dostumuz Sayın Cem Kaya'dan aldık. Dünyanın ilk kılıçları, bürokrasinin doğuşu, tam gelişmemiş laikliğin ve devlet olgusunun doğduğu yer olarak ve mühürleme sistemleri ile gıda tevzisin'i kayıt altına alıyorlar, bu mühürleme sistemi ayrıca günümüz iktisatında yer alan dip koçan sisteminin de atası yani sinema tiyatro maç bileti gibi koparılıp bir parçası koçanda bir parçası hizmet alanda bir parçası kapı görevlisinde olması gibi.. Danışma kurulunda bulunan sanatçılar yakın bir zamanda önce Ankarada TBMM'e gidecekler ardındanda İtalya'da çalışmalarını sürdürecekler.


ARSLANTEPE – ARSLANLAR TEPESİ
5000 YIL ÖNCE BU TOPRAKLARDA “DEVLET” DOĞDU

Höyük olarak tanımladığımız tepeler formunu toprak kullanılarak inşa edilen evlerin, köylerin ve şehirlerin oluşturduğu özel bir yerleşim biçiminden almaktadır (1). Günümüzde de kullanımı devam eden güneşte kurutulmuş kerpiç tuğlalar Yakındoğu ve dünya mimarisinde ana malzeme haline gelmiştir. Vazgeçilmez inşaat malzemesi olan kerpiç tuğlalar, yapıların tahribi ya da yıkılması ile birlikte tekrar hammaddesi olan toprağa dönüştüğünde muazzam harabeler oluşturarak bir tepe şeklini alır. Tarihin bölümlerini içinde barındıran bu tepeler tabaka tabaka, seviye seviye açılarak geçmişimizin parçalarını bir araya getirir. Yapay tepelerden biri olan Arslantepe, Fırat Nehri’ne yakın konumdaki Orduzu’da, tarlalar ve meyve bahçeleri arasında yükselir. Arslantepe adını, taştan yapılmış iki arslan heykelinden alır (2). Sözü edilen bu heykeller, MÖ 1. binyılın başına tarihlenen sarayın girişini süslemekteydi. Saray 1900’lü yılların başında ziyaretçiler tarafından hala görülebilmekteydi. Höyükteki düzenli kazılar Louis Delaporte yönetimindeki bir Fransız ekip tarafından 1930’lu yıllarda başladı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Delaporte’nin ölümünün ardından kazılar, Claude Schaeffer tarafından 1948-1951 yılları arasında aralıklarla sürdürülürdü. Salvatore Puglisi yönetimindeki İtalyan Heyeti’nin kazı çalışmaları ise 1961 yılında başladı (Bu çalışmalar,  başlangıçta S. Puglisi ve Piero Meriggi ile birlikte yürütüldü). Bu tarihten itibaren, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve işbirliği ile yürütülen Arslantepe Kazısı, Roma “Sapienza” Üniversitesi’nin desteklediği önemli arkeolojik çalışmalarından biri haline geldi. Puglisi’nin ardından kazı çalışmalarına Alba Palmieri yönetiminde devam edildi; günümüzde ise kazılar Marcella Frangipane başkanlığında yürütülmektedir.Birbiri üzerine inşa edilmiş olan yerleşim kalıntılarının metrelerce altında, dünyanın en erken devlet sistemlerinden birinin doğuşunu kanıtlayan eski bir saray yapısı vardır.Fırat ve Dicle Nehirleri boyunca ilk şehir toplumları ortaya çıkarken, Arslantepe MÖ IV. binyılda, yeni gelişen ekonomik, politik, dinsel ve yönetimsel bir merkez olarak doğmaktaydı. Ortaya çıkarılan bu anıtsal bina, çanak çömlek buluntular, metal silahlar ve etkileyici binlerce mühür baskısı, dünyanın en erken devlet sistemlerinden birinin burada doğduğunu belgeler. Dolayısıyla Arslantepe’deki buluntular, erken devlet olgusunun sadece Mezopotamya’da değil, aynı zamanda Doğu Anadolu’nun dağlık bölgesinde de geliştiğini ortaya koyar.

Saygılarımla...
Sağlıcakla Kalın ama Sevgisiz Kalmayın...