Kabuğumu kırıp konserlere gitmeye başladığımdan beri, ne corona korkusu kaldı ne de enflasyon… desem?
Biliyorum biraz fazla egzajere etmiş olurum …
Ancak…
Müziğin; ruha uyumlama, rahatlama bir terapi etkisi olduğunu düşünürsek pek de abartı sayılmaz ! Ruh da rahatlarsa beden coşmaya zaten hazırdır. Tıp otoriteleri ‘beyin’ için, aptal bir doku her ne dinlerse inanır, hele de akıl böyle komut veriyorsa şüphesiz atlar diyor!
İşte müziğin şifa etkisini tarihte yüzyıllar ötesinden keşfetmiş, her türlü psişik hastaları müzikle tedavi etmiş. Tasavvuf müziği adamı bu yüzden uyku moduna kolay geçirtir. Sırası gelmişken Edirne’deki sağlık müzesini görmenizi tavsiye ediyorum. (Trakya Üniversitesi Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, son yıllarda ülkemizin en çok ilgi çeken müzelerinden biri. Almış olduğu uluslararası ödüllerle adını yurt içi ve yurt dışında duyuran bu müze, bir Osmanlı darüşşifasını günümüzde gerçek anlamda yaşatan tek müzedir. Bu özelliğiyle de geçmişteki Selçuklu ve Osmanlı darüşşifalarının, tıp tarihimizdeki önemine ışık tutmaktadır.)
İşte bu hastanede, musikinin ve su sesinin huzur verici tınıları taş duvarlarda yankılanarak şifaya dönüşür. İbni Sina'dan Farabi'ye; Selçuklulardan Osmanlılara uzanan köklü bir müzik terapi anlayışı, fiziksel ve ruhsal hastalıkların tedavisinde başarı ile uygulanmıştır.
Evliya Çelebi'nin "Orada öyle bir darüşşifa vardır ki; dil ile tarif edilmez, kalem ile yazılmaz" diyerek tanımladığı hastane, 400 yıl boyunca aralıksız olarak hastalara şifa dağıtmış.
Evet arkadaşlar, zorlu geçen son yıllarımız gerek pandemi, gerek enflasyon canavarı yarattığı sosyal ve sınıfsal uyumsuzluklar bizi hasta bir toplum düzeyine getirdi. Herkes hırsını birbirinden almakta. Cinayetler özellikle de kadın, çocuk cinayetleri felaket boyutlarda…
MÜZİĞİN ŞİFASI ŞİRAZESİ KAYMIŞ BÖYLE BİR TOPLUMA İYİ GELECEK!
Öyle ya da böyle yaşam varsa sıkıntılar hep bizimle olacak Hatta sıkıntı olmazsa rahatlamanın dayanılmaz keyfiyetini nasıl anlarız ki mantığıyla düşünüp rahatlamanın yollarını kullanmamız gerek.
Her nerede bulursanız müziğin tınılarına bırakın kendinizi. Hayat akıp gitsin önünüzde.
Tüm kaslarınız gevşesin, açık bir zihin insanı, her zaman sakin bir bedene kavuşturuyor. Denemeyenler denesin.
Şarkı söylemek şarkı dinlemek. Bugün ilk işiniz olsun hadi !!!
Bu kadar girişten sonra CRR in davetine icabet edip gittiğim bir konserin gözlemlerini paylaşmak istiyorum.
KREMERATA BALTİCA
Günümüzün en iyi kemancılarından biri olan Gidon Kramer’in kurduğu ve sanat yönetmenliğini yaptığı dünyanın önde gelen orkestralarından.
3 bölüm halinde eserler sundular.
N.Rota -Yaylı Çalgılar için Konçerto
F.Chopin- Piyano Konçertosu.
A.Vivaldi’nin 4 Mevsim Vibrafon ve Orkestra için düzenlemesi ki mest oldum. Harikaydı.
Müzik otoritesi değilim ancak;
Bizlere sadece mevsimlerin farklı özelliklerini değil ruhlarımızın anlık geçişlerini, hayal gücümüzü, hayatımızın geçip giden anlarını, gelecek umutlarımızı yaşattı.
Ne yalan söyleyeyim böyle güzel insanları, bu etkinlikleri ülkemizde bizlerle buluşturan camiaya ve emeği geçenlere minnetle sonsuz teşekkürler …
*Salon doluydu ve insanlar müziğe olan saygılarının dışa vurumuyla şık ve kedersizdiler sanki başka bir planetin içinde yüzer gibiydik. Bir an eski günlerime tekrar döndüm. Müziğin eskisi yenisi olmaz müzik işte böyle evrensldir …
Klasik tınıların hazzı yüreklerimizi doldurdu. Ayakta alkışladık ve onlar da bizimle bütünleşip tekrar tekrar sahneye geldiler.
* Hep şaşırırım ve gözlerim arar… Nedense bu tip klasik konserlerde bizim pop şarkıcılarımız hiç boy göstermez. Beslenme biçimleri değişik olsa gerek…
Neyse biz yola devam! Taktire şayan bu ortamın devamı dileğiyle!