26 Ağustos 1922 sabahı gün ağarmadan, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet İnönü, 1. Ordu Komutanı Albay Nurettin Kocatepe'deki gözetleme yerine geldiler. Hava fazla sisli olduğundan 04.30'da ateşe başlaması gereken topçular, ateş tanzimine yarım saat geç başladı. Saat 05.30–05.35 civarında topçuların tahrip ateşi ve piyadelerin yürüyüşe geçmesiyle savaş tam anlamıyla başladı. Peki bu savaş niçin başladı ve 30 Ağustos 1922 Zaferi niçin önemlidir? 

     İşte bu sorunun cevabını-çok şaşıracaksınız ama- en hayret verici şekilde bir Yunanlı şöyle özetliyor. Bu yazıyı okuduktan sonra Türk Milleti'nin; vatanı, namusu, dini, istiklali ve istikbali için savaştığını ve de Mustafa Kemal'in, "Ya istiklal ya ölüm" ilkesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlayacaksınız.  Yunan araştırmacı yazar-gazeteci Tasos KOSTOPULOS "1912-1922 Savaş ve etnik Temizlik" adlı kitabında, Yunan askerinin Kurtuluş Savaşı öncesi yani işgal günlerinde Anadolu'da işlediği cinayetleri, barbarlıkları ve açıkçası insanlık dışı vahşilikleri şahitlerin ifadeleri ve belgelerle gün ışığına çıkarmıştır. İşte bu kitapta sadece birkaç çarpıcı bölümler:

     "Yunan askerinin gelişi sırsında İzmir Limanını 'da Şeref Kıtası'na karşı birkaç el ateş edilmesi gerekçe gösterilerek, Yunan askerleri ve silahlı yerel Hıristiyanlar, iki gün süreyle şiddet cinayet, tecavüz ve yağmalamaya giriştiler. 200 kişi öldürüldü. Aralarında bir okulun bir sınıfının tüm öğrencilerinin ve öğretmenlerinin de bulunduğu 2500 kişi yakalanıp işkence gördü. Şehirdeki bazı zengin Yahudiler de öldürüldü ve dükkanları yağmalandı. Yunan askeri, İzmir'in birkaç kilometre ötesine kadar adeta bir daire çizilmişçesine ne kadar Müslüman köyü varsa hepsine saldırıldı. Müttefiklerin oluşturduğu araştırma heyeti, İzmir'de dökülen onca kandan Yunan Ordusu'nu sorumlu tuttu.

      "30 Ağustos 1921 Yunan Ordusu'ndaki bir fotoğrafçı anlatıyor: Ayrıldığımız her yeri yakıyoruz... Dehşet verici bir manzara...

      "4 Eylül 1921, Nikos Vasilikos anlatıyor: Bazılarımız Roma'yı yakan İmparator Neron gibi mutlu. Verilen emir açık. Neyi taşıyamıyorsanız yakın. Onca köyde yaşlılar, hastalar, sakatlar, çocuklar ne yaptı meçhul..."        

                                                                              ***

      Bir de; sadece Aydın ve çevresinde yapılan katliam, işkence ve tecavüzler Türk kaynaklarından bakalım:

" Tam mevcutlu bir tümen halinde Aydın’a yönelen Yunan askerlerinin bu hareketi, İzmir’de sergiledikleri vahşetin etkisiyle aydında günlerce önce başlayan korku ve paniği daha da arttırmıştı. 

Bu paniği engelleyerek şehri daha kolay işgal etmek isteyen Yunan işgal kuvvetleri komutanı Albay Zafiru, halkı rahatlatan bir beyanname yayınladı. Bu yüzden Aydın halkı 57. Tümen Komutanı'nın dağıtmak istediği silahları reddetti ve neticede Aydın 27 Mayıs 1919 da rahatça işgal olundu. Vahşet, zulüm ve işkence olayları da aynı gün Aydın’ın üzerine karabulut gibi çökmüştü.

      Yunan askerleri işgalin hemen ardından sergileyecekleri vahşetin hazırlıklarına başladılar. 

İlk önce Türk halkının tamamen silahsız kalması için, silahını teslim etmeyenlerin kurşuna dizileceğini ilan ettiler. Bu şekilde toplanan silahları yerli Rumlar'a dağıttılar. Türkler'in oturduğu semtlerin sularını kestiler; yangın çıkarmak için belli noktalara gazyağı tenekeleri koydular; gayr-ı Müslim halka, Türkler'den ayırmak maksadıyla, fes yerine zorla şapka giydirerek ev ve iş yerlerini işaretlediler. Rum, Ermeni ve Yahudiler' şapka giymelerini tembih ederek, bu kimselerin yanlışlıkla yağmalanmasını engellemek için iş yerleri gösterir levhaların da Rumca yazılmasını emrettiler. Türkler'in olduğu mahallelerin sularını, çıkartacakları yangından birkaç gün önceden kestiler. Katliam esnasında hiçbir Türk'ün kurtarılmaması için Türkler'in Hırıstiyan evlerine sığınıp korumalarını yasakladı.    

       Hazırlıklarını tamamlayan Yunanlılar Türk halkının ev ve iş yerlerine ateş açmaya başladılar. Birçok Türk evi yağma edildikten sonra ateşe verildi. Bunu bundan sonra Türk evlerine karşı top atışına başladılar. Evlerin içinde bulunan Türkler, alevlerden kaçmak için dışarı çıktıklarında Yunan askerleri tarafından makineli tüfeklerle öldürülmüşlerdir. Ayrıca yerli Rumlar da mevcut silahlarıyla bu katliama ortak olmuşlardır. Aydın Merkez Komutanlığı'nın 57. Tümen Komutanlığı'na göndermiş olduğu raporda Aydın’da cereyan eden olayları şöyle anlatmaktadır:

     Hava karardıktan sonra bu büyük evin kapısı kırılarak 14 kadar Yunan Efzun askerleriyle birkaç yerli Rum içeriye girip odada bulunanları soyduktan sonra 10-14 yaşlarında bulunan kızların dördünü ayırıp götürmek istediler. Kızların annelerinin yalvarmalarına karşılık Türkçe olarak edepsizce ve münasebetsiz sözler sarf ederek katliama başladılar. Üç kadınla iki erkeği öldürürken üç kız ve bir erkeği de yaraladılar... Çocukları anneleriyle birlikte kesmek ve bunların mahrem yerlerini açmak, burun, kulak el ve ayaklarını kesmek gibi vahşet ve cinayetler bu canavarların nazarında hiçbir şey değildir. 

Aydın’da şehri terk etmek üzere olan Yunan kuvvetleri ve Yerli Rumlar 205 kişiyi daha şehit etmişlerdir. Yunan işgalinden kurtularak özgürlüğe kavuşmanın bedeli maalesef Aydın’da da çok ağır olmuştur. Kentte 11500 ev, 50 cami ve mescit 400 kadar mağaza ve dükkân 130 yağ ve pamuk fabrikası, 160 okul ve 20 resmi bina yakılmış ve yıkılmıştır. Yunan vahşeti, kısa zamanda Aydın’ın ilçe ve köylerine de yayıldı. Bilhassa Nazilli, Germencik ve Söke ilçeleri çok şiddetli işkence ve cinayetlere sahne oldu. 3 Haziran 1919’da hiçbir savunmayla karşılaşmadan Nazilli'ye giren Yunan askerleri-buna rağmen-iğrenç ve vahşet dolu hareketlerine burada da devam etmişlerdir.

    25 Haziran 1919’da İzmir’den aydın istikametine giden 97 Türk ailesini taşıyan yolcu treni Aziziye İstasyon Şimendifer Muhafızı bulunan Yunan askeri müfrezesi tarafından derhal durdurulup içinde bulunan yolculardan 67 erkek elleri kolları urganla bağlı olarak Aziziye tüneline götürülmüş ve üzerlerine Yunan askerleri tarafından yaylım ateşi açılmıştır. 30 İslam kadınına gelince Aziziye treninde bulunan Rumlar Çirkince Bucağı'nda Yunan askerleriyle beraber Türk kadınlarının ırzlarına tecavüz etmişlerdir. Bu örnekler o civarda yaşanan binlerce olaydan sadece birkaçını anlatmaktadır. Yunan askerleri ve yerli Rumlar insanlık dışı davranışlarıyla bölgedeki Türk nüfusunu azaltarak, hakimiyetlerini tehditlerden korumayı amaçlamışlardır. Aydın 'ın işgali sırasında Yunanlılar'ın yapmış olduğu vahşet ve cinayetler Aydın'dan çekilip gittikleri güne kadar sürüp gitmiştir.  

      SON SÖZ: İşte Türk Milleti’nin “istiklali ve istikbali” için 26 Ağustos’ta başlayan bu kutsal mücadele 4 günde zaferle sonuçlandı. 30 Ağustos Zaferi; bu barbarlıklara ve vahşete yani vahşilere dur dediği için önemlidir. Türk Milleti'nin vatanı, bayrağı, namus, dini, istiklali ve istikbali için mücadele eden başta Mustafa Kemal olmak üzere can veren kan döken bütün şehitlerimize, gazilerimize rahmetler olsun.