……Nihayet 30 Ağustos... Başkomutan Mustafa Kemal otomobiline biniyor. Şimdi Zafertepe diye anılan yere doğru inme emrini veriyor. Birinci Ordu Komutanı Nurettin Paşa: 

“Paşam ateş hattına iniyorsunuz. Diyor. Cevap veriyor:  

“Siz burada kalınız!” Yoluna devam ediyor. Düşmanın top ateşi altında bulunan bir yere geliyor; oradan dürbünle düşmanın asıl kuvvetlerinin bulunduğu yerlere doğru ilerlemekte olan piyade birliklerimizin hareketini takip ediyor. Birdenbire eliyle savaş alanını göstererek Yunan Ordusu Başkomutanı'nın ismini söyleyerek bağırıyor:  

“Hacı Anesti, mağrur kumandan! Neredesin, gel de ordularını kurtar!” Ertesi gün sabahın erken saatlerinde savaş alanını dolaşıyor. Manzara çok hazindir; binlerce düşman cesedi... Birbirinin üzerine yıkılmış yüzlerce topçu hayvanı... Terk edilmiş toplar; cephaneler... Asil ruhlu Büyük İnsan, üzüntü duyuyor:  

“Bu manzara insanlığı utandırabilir, fakat meşru müdafaamız için buna mecbur olduk. Türkler, başka milletlerin vatanında böyle bir harekete teşebbüs etmezler.” Diyor. Biraz ileride topların arasında yerde bir Yunan bayrağı görüyor; eliyle işaret ederek emrediyor: 

“Bir milletin istiklâl alâmetidir. Düşmanın da olsa ona hürmet etmek lâzımdır. Bayrağı yerden kaldırıp topun üzerine koyunuz.” 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak, Dumlupınar'da Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları arasında bizzat idare ettiği savaşta tamamen yok edilmiş veya esir edilmişti. Böylece tasarlanan kesin sonuç beş gün içinde elde edilmiş ve hazırlanan plan tam başarı ile uygulanmıştı. 30 Ağustos 1922'nin gurur verici zaferi ile Mustafa Kemal, kaçabilen düşmanın takip edilmesini ve üç koldan Ege'ye doğru ilerlemesini uygun buldu.

Kurtuluş Savaşı’nın sonucunu belirleyen ve Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleşen Büyük Taarruz, Türkiye tarihinin en önemli olayları arasında yer alıyor. 30 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başarıyla sonuçlanan Büyük Taarruz, her yıl aynı gün kutlanan milli bir bayram. İlk olarak 1924 tarihinde Afyon, İzmir ve Ankara’da kutlanmıştır.

30 Ağustos 1922, büyük zaferin günü olarak kabul edilse de aslında sadece sembolik bir tarih. Çünkü Başkomutanlık Meydan Muharebesi (Büyük Taarruz) sonrasında işgalci güçlerin yurttan tam olarak atıldığı söylenemez. Ülkenin işgali 9 Eylül 1922’de İzmir’in Yunan işgalinden tamamen kurtulmasıyla son buldu. Türkiye’nin düşman tehdidinden kurtulması için hayati bir önem taşıyan Büyük Taarruz, 26-30 Ağustos 1922 tarihleri arasında dört gün sürdü. 30 Ağustos, ayrıca bu kadar kısa bir sürede kazanılan bir bağımsızlık mücadelesinin de bayramı kabul ediliyor.

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın kutlamaları ancak Büyük Taarruz zaferinden iki yıl sonra yapılmaya başladı. Çünkü 1922 ve 1924 yılları arasında yeniden şekillenen Türkiye’de hem iç hem de dış diplomaside ciddi bir yoğunluk yaşanıyordu. Bu durum kutlamaların biraz gecikmesine neden oldu. Ayrıca 30 Ağustos Zafer Bayramı 1935 yılında çıkarılan bir kanunla resmi olarak milli bayramlar arasındaki yerini aldı.

Kamyon, uçak, silah, otomobil gibi savaşların akıbetini doğrudan etkileyen konularda Yunan ordusu her ne kadar güçlü olsa da, Büyük Taarruz ile Türkiye resmen tarih yazdı. Çünkü Atatürk’ün stratejik liderliği, karşı tarafın askeri ve lojistik kuvvetine oranla çok daha güçlüydü. Yunan ordusu, Türklerin hem Kuzey hem de Güney’den geleceğini tahmin edememişti…

Pek çok kişi tarafından bilinse de hangi savaş sırasında söylendiği karıştırılan “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emiri, Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1 Eylül 1922 yılında Büyük Taarruz esnasında verilmiştir. Bu emir 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın arkasındaki özgürlük mücadelesinin en önemli kamçılayıcısı, olmuştur.

Kısacası; 30 Ağustos Zaferi sömürgeci ve işgalci devletlere karşı kazanılan büyük bir zaferdir. Yani 30 Ağustos Zaferi; bilhassa Asya ve Afrika'daki sömürülen milletlerin hürriyet ışığı olmuştur. Zaferimizin 99. yılı kutlu olsun!...