Milliyetçi Hareket Partisi’ne gönül vermemiş, sade bir Türkçü iseniz, 3 Mayıs’a, “Türkçülük veya Türkçüler Günü” diyebilirsiniz. Bunda herhangi bir beis yoktur. 

Lâkin Milliyetçi Hareket Partisi’ne gönül vermiş bir bireyseniz ve Başbuğ Alparslan Türkeş’i, siyaseten Türkçülük Hareketi’nin önderi olarak görüyorsanız, merhum Başbuğ’un hayattayken “3 Mayıs Milliyetçiler Günü” olarak kurumsal kimliğe büründürmüş olduğu birlik ve başkaldırı gününü, Devlet Bahçeli’nin üstüne yıkıp, dolayısı ile Cumhur İttifakı’na bu işi bağlamak, fitneden başka bir şey olmadığı gibi, Ülkücü Hareket’in tarihi hafızasından da bihaber olduğunuzun, çekilmiş olan en net fotoğrafıdır.

Cennet mekân Başbuğ Alparslan Türkeş’in 3 Mayıs’a “Milliyetçiler Günü” demesini konu alan röportajları buraya tek tek almamın herhangi bir lüzumunu görmüyorum; lâkin kendisinin bu konuyu ele alan kitabının adı dahi “1944 Milliyetçilik Olayı”dır. Hatta 1968 basım olan, Cumhuriyet dönemi yazarlarından Şevket Süreyya Aydemir’e imzalamış olduğu kitabı, kütüphanemde bulunmaktadır.

Burada mesele üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir!

Evet, “3 Mayıs Milliyetçiler Günü” için alternatif isimler geliştirilebilir(di); lâkin kendinize eğer siyaseten baş olarak birini seçtiyseniz ve O bir karar vermişse, merhum Dündar Taşer’in şu sözü, yolumuza ışık olmalıdır:

“Doğruda birlik doğrudur, yanlışta dahi birlik doğrudur; çünkü bizatihi birliğin kendisi doğrudur.”

Her sene 3 Mayıs günü geldiği vakit, idrak yolu enfeksiyonuna kapılmış olanlar, bu konuda Devlet Bahçeli’ye yüklenmektedirler.

Yeni yetişen nesil, geçmişe ziyadesi ile hâkim olmadığı için, bulanıklığa sebebiyet vermektedirler.

Hâlbuki dün Türkeş’siz MHP isteyenler ile bugün Bahçeli’siz MHP isteyenler, aynı omurgasız, siyasi münafıklardır! Zaman değişmiş, isimler değişmemiştir.

Ayrıca, siyasi Türkçülük taslamak için, öncelikle tasmanızı tüm emperyalist güçlerin elinden alıp, siyasi kıblenizi Başkent Ankara’ya, dini kıblenizi de Allah’ın evi olan, Kabe’ye dönmeniz gerekmektedir.

Selâm, sevgi ve muhabbet ile...