Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a hareketiyle ilgili tarih kitaplarımız açık bir bilgi vermezler.

Tarihiyle ve geçmişiyle kavgalı tek millet, herhalde Türk Milletidir.

Cumhuriyeti yerleştirebilme uğruna, Osmanlı yönetimini tümüyle karalama kampanyası, ülkemizi bugünkü durumuna getirmiştir.

Geçmişin hatalarını tartışalım ama Osmanlı dönemini tümüyle kötülemek, genç nesillerimizi ikilem içinde bırakmaktadır.

M. Kemal Paşa'nın Samsun'a hareketi öncesi İstanbul'daki durumu iyi incelemek gerekiyor.

O günlerde İstanbul işgal altındadır. Boğaz İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin kontrolü altındadır.

İşgal kuvvetlerinin gözü önünde M.Kemal Paşa'nın İstanbul'dan ayrılabilmesi kolay değildir.

Bu konunun detayını gazetemiz yazarlarından Sn. Oğuz Çetinoğlu'nun "Açıklamalı-Yorumlu Tarih Ansiklopedisi"nde yer aldığı şekliyle köşeme alıyorum:

Yazar Şevket Rado, 12 yıl Atatürk'ün özel hizmetinde bulunan Cemal Granada, gazeteci yazar Falih Rıfkı Atay ile Niyazi Ahmet Banoğlu ve Atatürk'ün yakın akrabası Cemal Boladır; kaleme alıp kitap halinde yayınladıkları hâtırâlarında olayı gün ışığına çıkarmışlardır. Az bilinen gerçekler şöyledir:

Son Osmanlı Pâdişâhı Sultan Mehmet Vahideddin Han, Dolmabahçe Sarayı'nda Mustafa Kemal Paşa ile baş başa ve adetâ diz dize denilebilecek yakınlıkta görüşüyor. Bu görüşmede mutabakat sağlandıktan sonra, 6 Mayıs 1919'da, Osmanlı Devleti Vekiller Heyeti'ne, Mustafa Kemal Paşa'nın Dokuzuncu Ordu Müfettişliği'ne tâyin edilmesi için karar imzalattırılıyor. Sonra İngiliz Konsolosluğu'ndan, mâkul bir gerekçe hâline getirilmeye çalışılan gerçek dışı anlatımlarla, bizzat pâdişâh tarafından özel izin alınıyor. İzin alınmasaydı, gizli bir takım yollarla, bütün imkânlar denenerek İstanbul'dan çıkış şüphesiz yine de gerçekleştirilebilirdi. Kurtuluş Savaşı, her şart altında başlatılır ve zafere ulaştırılırdı. Çünkü Türk Milleti, bu zaferi elde etmeye azimliydi.

Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışının, Pâdişâhın istek ve desteği ile yapılmış olmasının, Kurtuluş Savaşı'nın azametine gölge düşüreceğini zannedenler, gerçekleri milletimizden saklamaya çalışmışlardır.

Olaylar söyle gelişti:

8 Şubat 1919'da Fransız Ordusu Başkomutanı, beyaz bir atın üzerinde İstanbul'a girdi. Bu giriş, Türklerde bir arayışın başlamasına yol açtı: Düşmanla silâhlı mücâdeleye girişilmeliydi! Fakat nasıl ve kimin komutasında? Harbiye Nezâreti'nde uzun müzâkerelerden sonra Mustafa Kemal Paşa'nın üzerinde anlaşmaya varıldı. Kendisine verilecek görev de belirlenmişti: Ordu müfettişliği. Durum, Harbiye Nâzırlığı tarafından Sadrâzam Dâmâd Ferid Paşa'ya şu teskere ile iletildi: "Mirliva Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Dokuzuncu Ordu müfettişliğine tâyin olunmuş ve keyfiyet Pâdişâh eşiğine arz edilmek üzere Sadâret makamına arz kılınmıştır." Harbiye Nezâreti'nin bu teskeresine, Sadâret olumlu cevap vermiş ve aynı gün Pâdişâh’a arz etmiş, Pâdişâh Sultan Mehmed Vahideddin Han da aynı gün imzalamıştır.

Sultan; M. Kemal Paşa'yı, şehzadeliği döneminde gerçekleşen Almanya seyahatinden tanıyor, takdir ediyor ve seviyordu. Cumhuriyetçi fikirlere sahip olduğunu bilmesine rağmen tâyin kararını bekletmeksizin imzaladı. Karar, 30 Nisan 1919 günü, (Bir başka kaynakta belirtildiğine göre 5 Mayıs 1919'da) o tarihlerde Resmî Gazete hükmünde olan Takvim-i Vekayi'de yayınlandı.

Mustafa K. Paşa, Harbiye Nâzırı olmayı arzu ediyordu. Anadolu'ya geçtiğinde daha yararlı olacağı söylenerek ikna edildi.

M. Kemal Paşa ve beraberindekiler, Samsun'a deniz yolu ile gideceklerdi. Fakat İstanbul Boğazı'ndan çıkışlar vize ile olabiliyordu. Vize, Sultan Mehmed V. Han'ın bizzat devreye girmesi ile alındı.

14 Mayıs 1919'da Sultan, (günümüz Türkçesine çevrilen şekliyle) M. Kemal Paşa'ya şu mektubu gönderir:

Yaverlerimden Tuğgeneral Mustafa Kemal Paşa'ya!

Dünya Savaşı'nın müttefikler tarafından kaybedilmesi üzerine ortaya çıkan siyâsî durum, ceddimin toprağını, hilâfet ve saltanat makamını zor ve tehlikeli bir duruma sürüklemiştir. Hükümetimin kararı uyarınca tâyin edildiğiniz bölgede düzenin sağlanmasının, râzı olamayacağım durumların önlenmesinin, saldırıların defedilmesinin, milletimin dokunulmazlığının sağlanmasının ve ülkemin saldırgan ellerden kurtarılması için gayret gösterilmesinin, hükümdarlara mahsus selâmlarımla birlikte, askere tebliğini emrederim."

Hareket günü belirlendikten sonra, 15 Mayıs 1919 Perşembe günü, Mustafa K. Paşa, Yıldız Sarayı'nda Pâdişâh Sultan M. Vahideddin Han'a, veda ziyaretine gider. Sadrâzam, Paşa'yı Pâdişâh’a: "Mustafa Kemal Paşa kulunuz, Yunanlıları topraklarımızdan çıkarabilecek kabiliyettedir." diyerek takdim etti. Sultan, Paşa'yı tanıdığını belirterek sırtını sıvazladı ve "Allah muvaffak etsin." Duâsıyla karşılık verdi. Bu ziyaretle, yalnızca Osmanlı tarihinin değil, bütün Türk tarihinin en önemli ikili görüşmesi gerçekleşir.

Bu noktadan hareketle, bildiğimiz Kurtuluş Savaşımız başlatılmış olur.

Milli mücadeleyi Türk Gençliği'ne ithaf eden büyük önder Atatürk'ü rahmetle anıyor, Ulusumuzun 19 Mayıs Gençlik Bayramını kutluyoruz.