Osmanlı döneminde Bulgar kökenli halk  Ortodoks olmaları nedeniyle ibadet açısından İstanbul'daki Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne bağlanmışlardı. Zamanla

İlerleyen yıllarda bu durumdan hoşnutsuzluk duyan Bulgar kökenli vatandaşlarımız  için 1849 yılında İstanbul'da Aya Stefan Bulgar Kilisesinin (Demir Kilise) inşaatına izin verildi. 28 Şubat 1870 tarihinde Osmanlı padişahı Abdülaziz, Bulgar Eksarhlığı'nın (Rumlardan bağımsız Bulgar Ortodoks Kilisesi) kurulmasına izin verdi.  Ancak her şeye rağmen Bulgarların Osmanlı yönetiminden hoşnutsuzlukları devam etti.

Balkanlarda 1875’te  Hersek  Ayaklanmasıyla  başlayan olaylar, Osmanlının sosyal, kültürel, ekonomik gelişmelere  ayak uyduramaması nedeniyle, diğer Hristiyan halklara da sirayet etmişti. Nitekim 1876 yılının Nisan ayında Panagürişte bölgesinde başlayan Bulgar İsyanı Mayıs ayında bölgeye yayıldı. Osmanlılar bu isyanları başıbozukları kullanarak kısa zamanda bastırdılar. Rusya’nın Kafkaslardaki etnik temizliği nedeniyle Osmanlı idaresi tarafından can güvenliklerini sağlamak amacıyla Anadolu’ya olduğu gibi Balkanlara da birçok Kafkasyalı (Çerkez, Abaza, vs.) Müslüman yerleştirilmişti. Ruslardan büyük eziyet çekmiş Kafkasyalı Müslümanlarla İsyancı Bulgarlar arasında karşılıklı katliamlar yaşandı. Ayaklanmanın bastırılması ile ilgili daha çok Bulgar ve Rus kaynaklarına dayanan, çoğu abartılı veya yalan haberlerin özellikle İngiliz basınında görülmesi ve bunun liberaller tarafından siyasi bir malzeme olarak kullanılması Türklere karşı bir öfke selini doğurdu. Genel bir Hristiyanlık propagandası haline getirilen Bulgar sorunu, Türk aleyhtarı kampanyalar haline dönüştü.   İngiliz hükümeti kamuoyu baskısına karşı direnerek, Osmanlı imparatorluğunun bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne dayanan geleneksel polikasına bağlı kaldıysa da Bulgaristan olayları, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarından sonra Osmanlı İmparatorluğunu yıkıcı ve bölücü bir nitelik kazanmasında önemli rol oynadı.[1]

Batı dünyasında Osmanlı Devleti'nin bu isyanların bastırılmasında kullandığı yöntemler büyük eleştirilere neden oldu. Bulgarların öldürülmesi tek taraflı olarak yansıtıldı. Müslümanların uğradığı katliamlar göz ardı edildi. Eski İngiltere başbakanı William Ewart Gladstone, bilim adamı Charles Darwin, yazar Oscar Wilde ve Victor Hugo, İtalyan siyasetçi Giuseppe Garibaldi gibi etkili kişiler Osmanlı İmparatorluğu aleyhinde tek taraflı yazılar yazarak Avrupa'da Bulgarların lehinde bir kamuoyu oluşmasına neden oldular.

Bulgaristan'ın bağımsızlığını kazanması

23 Aralık 1876 tarihinde İngiltere'nin öncülüğüyle Balkanlardaki Ortodoksların haklarını görüşmek üzere İstanbul'da bir konferans toplanmasına karar verildi. Konferans Haliç Tersanesi’nde bulunan Bahriye Nazırlığında toplandığı için Tersane Konferansı adıyla tarihe geçmiştir. II. Abdülhamit konferansın toplandığı gün I. Meşrutiyet'i ilan etti ama Rusları memnun edemedi.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ilan edildi. Savaşı Osmanlıların kaybetmesi üzerine 13 Temmuz 1878 tarihinde imzalanan Berlin Antlaşması'yla

-Osmanlı İmparatorluğuna bağlı Bulgarların kendi kendilerini yönettiği Sofya merkezli Bulgaristan Prensliği ve

-yine Osmanlı İmparatorluğuna bağlı Hristiyan bir vali tarafından yönetilecek olan Filibe merkezli özerk bir Şarki Rumeli Vilayetinin kurulmasına karar verildi. Valiliğe İstanbul doğumlu Bulgar kökenli Osmanlı devlet adamı Aleko Paşa getirildi.

-Şarki Rumeli Vilayeti 1885 yılında gerçekleşen bir ihtilal ile Bulgaristan Prensliğine bağlandı. II. Meşrutiyet'in ardından 6 Eylül 1908 tarihinde de Bulgaristan bağımsız bir devlet haline geldi.

[1] 1876 Bulgaristan Ayaklanmasının Osmanlı-İngiliz ilişkilerine etkisi Yard.Doç.Dr.Mithat AYDIN, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Yıl:2002(2) Sayı:12