1915 yılı başında önce Doğuda Sarıkamış’ta hemen ardından da Kanal Harekatı’nda uğradığı iki yenilgiden sonra Osmanlı İmparatorluğu büyük kuvvetlerini kaybetmekle kalmadı, uluslararası arenada Devletin bekası da tartışılır hale gelmişti. Zaten Dünya Savaşının hemen başında Avrupa’da, özellikle Batı’da Marn cephesinde harekât siper muharebelerinde tıkanmış, Doğu’da da Tannenberg'de bir Rus ordusunu imha etmelerine rağmen Alman ve Avusturya Ordularının Ruslar karşısında, zafer ümidi adeta kaybolmuş gibi idi. İngiltere ve Fransa’da ise kesin ve çabuk bir başarının, İttifak bloku’nun yumuşak karnı olarak değerlendirilen Ortadoğu’da aranması fikri ağırlık kazanmaya başlamıştı. Ve bu çerçevede 1914 yılının Ağustos ayı ortalarında Yunan Başbakanı Venizelos İngiltere’ye Çanakkale Boğazına taarruz için bir plan sunmuş ve bu planda Bulgaristan’ın da İstanbul üzerine taarruzunu öngörmüştü. Bu planın görüşüldüğü tarihte, Osmanlı ile birlikte Yunanistan da Bulgaristan da tarafsızdılar ve savaşın henüz dışında idiler.

Venizelos’un İngiltere ve Fransa yanında savaşa girilmesi fikrine Almanya yanlısı Kral Konstantin tarafından itibar edilmediğinden Venizelos istifa zorunda kalmıştı. Zira Yunan Kralı Konstantin’in karısı Alman İmparatoru II.Wilhelm’in kızkardeşiydi.

Venizelos’un Çanakkale’ye taarruzu planı, Boğaz’ları ele geçirme peşinde olan Rusların da tepkisini çektiğinden Yunan planı askıda kalmıştı.

İngiltere ve Fransa’da taraftar bulan, kesin ve çabuk bir başarının Osmanlı üzerinden gerçekleştirilmesi fikrine Ruslar da İstanbul’a kuzeyden taarruzla katkıya hazırlanıyordu. Yavuz ve Midilli’nin Osmanlı Bahriyesine katılması ile Karadeniz hakimiyetini kaybetmiş olsalar da Ruslar Odesa’ya 100 bin kişilik bir kuvvet toplamaya başlamıştı.

İngiltere’de, Bahriye Nazırı W.Churchill’in Çanakkale’ye taarruz fikrini kabul ettirmesi pek de kolay olmadı. Her ne kadar İtilaf Blok’un içinde İngiltere ve Rusya birlikte hareket ediyorsa da aslında İngiltere Boğaz’ları Ruslara kaptırmak niyetinde olmadığından, Churchill’in de ısrarı ile 13 Ocak 1915’te, Çanakkale Boğazı’nın 1807’de olduğu gibi, donanma ile zorla geçilmesi kararı alındı.

Tamamı yüz gemiden oluşan donanma ile Mısır’dan tasarruf edilen bir kara kuvveti de kısa sürede hazırlandı. O günün en büyük ve güçlü bu donanmasına Fransa dört zırhlı ve iki denizaltı ile, Rusya da bir kruvazör’le katılmıştı.

Anılan Kuvvet’e Ege Denizi’nde Yunanistan’ın Limni Adası üs olarak tahsis edilmiş, 19 Şubat 1915’te de 12 gemi ile Çanakkale Boğazı’na ilk taarruz da yapılmıştı.

İngiltere’nin kesin ve çabuk bir zafer için başlattığı harekâtın, tarihimizin en önemli bir Zaferine dönüşeceğini hiç kimse düşünmediği gibi tahmin de edemiyordu.

Bu muhteşem zaferi gelecek haftaya bırakıyoruz.