15 Temmuz darbe teşebbüsü sadece Türk milletine, onun iradesine yapılmış bir ihanet değildir. 15 Temmuz darbe teşebbüsü, Türkiye üzerinde tasarlanan projelerin hayata geçirilmesi ile alakalıdır. Velasıl kelam Aziz milletimiz hainlerin ve üst akıllarının planlarını suya düşürdü. 
 Bu darbe teşebbüsü göstermiştir ki Batılılar, emperyalistler Türkiye’nin bölgesinde hatta dünyada belirleyici bir güç olmasını istememektedirler. Türk milleti darbecileri bozguna uğratmakla, darbeyi yapan terör örgütüne karşı mutlak bir galibiyet kazanmış olamaz. Darbecileri bozguna uğratarak son derece mükemmel bir iş yapan Türk milleti şimdi de bu kalkışma hareketinin geri planını ve perde arkası gerçeklerini araştırmalıdır. 
Batının bugün en önemli değerleri liberalizm ve sekülerizm’dir. Bu değerleri dünyaya yayabilmek özellikle İslam dünyasına benimsetebilmek için elinden geleni yapmaktadır. Bir asırdır bu topraklarda aşılamak istediği fikirler, ehlisünnet inancıyla savaştadır. Mezhepçilik, ırkçılık, radikal ve ılımlı İslam gibi zehirli fikirler Ehli sünnet inancını bozmak, yıkmak maksatlıdır. O halde ülkemizin başına bela edilen tüm terör örgütleri tek merkezden yönetilip ortak hedef çerçevesinde hareket etmektedir. Pkk, Pyd, Daeş, Fetö, Dhkp-c vb. örgütlerin hizmet ettikleri üst akıl aynıdır. Herkes tarafından aşikâr olan bu örgütlerin Türkiye düşmanlığı çevresinde birleşmeleridir.
15 Temmuz ehlisünnet inancı ile canlanan Osmanlı ruhuna açılan savaştır. Ortadoğu coğrafyasında Sünni ve Şia çatışmalarını çıkaran zihniyet ile bir dönem Türkiye’de, Azerbaycan’da şimdi de Mısırda İslam’ı mescitlere hapsetmek isteyen zihniyet aynıdır. Yusuf kaplan hocanın dediği gibi bir şeyin menşeini bilmek istiyorsanız kaynağını görmek istiyorsanız, kime hizmet ettiğine olayın kime fayda sağlayacağına bakmak gerekiyor. Siyonizm bugün İslam’a karşı İslam’ı kullanarak bir zafer arayışı içerisindedir. Siyonizm karşısında İslam dünyası devrin Abdülhamitlerine sıkı sıkıya bağlanmalı… Dünün hatalarından ders çıkarmalıdır. 
İslam dünyasının içerisinde kargaşa ve kaos ümmetin problemlerini derinleştirmekten öteye gitmiyor. Kargaşa ve kaosu çıkaranlara Kuran’ı Kerimin bozgunculara baktığı gibi bakmak zorundayız. Küffarın secdesi Allaha değildir. O halde küffarın uyduruk radikal islam, ılımlı islam kavramları çöplüktür. Hak adına, hakikat adına hiçbir ehemmiyeti yoktur. O halde ümmet: “İslam tektir, haktır; ılımlısı ya da radikali yoktur” demek zorundadır. 
Türkiye eğer emperyalistlerin zulümlerini yüksek sesle duyurmasaydı. Filistin’e, Arakan’a, Suriye’ye, Türkistan’a sessiz kalsaydı. Yönetim kadrosu, seküler politikalar izlese, ülke ekonomisini batıya bağımlı olmaktan kurtarmasaydı. Herkes emin olsun ki 15 Temmuz tehdidiyle karşı karşıya kalmazdı. Batının, siyonizmin ve onun emrindekilerin hazmedemedikleri bir gerçek var: Türkiye devleti, milletin değerleriyle tekrar buluşuyor, kucaklaşıyor… Kurumlarının birbiriyle çatıştığı bir Türkiye artık yok. Resmi politika gereği milletin değerlerinin batı değerlerinin altında ezilmesi artık söz konusu değil. 
Anlaşılacağı üzere bu kalkışma ile sadece seçilmiş hükümeti hedefe almamıştır. Üst aklın hedefinde Ülkemizin birliği, bütünlüğü vardır. Bunu çok iyi gören Milletimiz refleksif, reaksiyonel tepkisini mükemmel bir zamanlama ile göstermiştir. Bedeller ödeyerek gafillerin oyununu bozmuş, planlarını suya düşürmüştür. 15 Temmuz bize bir hakikatin varlığını bir daha göstermiştir: “Her şerde bir hayır vardır”. Dünya mazlumlarının beklediği, ihanet şebekelerinin korktuğu, lain kavimlerin, fesatçıların, bozguncuların yeniden canlanmaması için elinden gelen gayreti gösterdiği: Osmanlı ruhunun kabuğunu kırma zamanları… Şimdi herkesin İslam adına ümmet adına millet adına sorumluluk alma vaktidir. Sadece Türkiye’de de değil tüm İslam coğrafyalarında Müslümanların Bu mübarek vazifeye nail kişiler biz değilsek kim, şimdi değilse ne zaman sorusu ile muhataptırlar.