15 Temmuz, Türkiye’de küçük de olsa TSK’de yuvalanmış bir grubun darbe teşebbüsünün akamete uğradığı gün olarak tarihe geçti. Her ne kadar başlangıçta bıçak sırtından dönmüşüz gibi bir hisse kapılınsa da millete rağmen ve milletin uygun bulmadığı hiç bir hareketin başarılı olamayacağı bir kere daha ortaya çıkmış oldu. 

15 Temmuz’da iktidarı ele geçirmek için akıl almaz yöntemlere başvuran çete’nin, daha başta Cumhurbaşkanı olmak üzere arka arkaya gelen açıklamalar üzerine kaybettiği anlaşılmıştı. Bu hain darbeye TSK’nin büyük kısmı ile emniyet teşkilatımızın da karşı olması, Kahraman Halkımızın 16 Temmuz’un ilk saatlerinde meydanlara hakim olmasını kolaylaştırmış ve mümkün kılmıştı. 

15 Temmuz derhal mercek altına alındı, tahkikat ve araştırmalar süratle başladı. Şimdilik magazin ön planda olsa da aşağıdaki hususlarda ittifak sağlanmış gibi. 

Türk Milleti demokrasi aşığıdır, haklarına sahip çıkmış ve gücünü göstermiştir. 

Siyasi partilerimizin derhal bir blok oluşturmaları Türkiye’nin gücüne güç katmıştır. 

Darbecilerin TBMM ve Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık ve diğer kamu bina ve tesislerine ve özellikle sivil halka ateş etmeleri en hafif ifade ile ihanetin ta kendisidir. TSK’nin Kıbrıs Barış Harekatında ve halen devam eden PKK ile mücadele operasyonlarında, asaletine yakışan bir şekilde çarpıştığına bütün dünya şahittir. O nedenle bu çetenin, Başbakanın da açıkladığı gibi asker elbisesi giyen hainler olduğu unutulmamalıdır. 

Darbenin kısa sürede bastırılmasında yüksek komuta kademesi dahil TSK’nin büyük çoğunluğu ile emniyet teşkilatımızın çok önemli rolü olduğu da apaçık ortadadır. 

Bütün bunlara rağmen TSK yaralanmış ve sorumsuzların hedefi haline gelmiştir. Lise öğrencilerini bile kendi aşağılık emellerine alet eden gözlerini hırs ve kin bürümüş zavallılar, ne yazık ki bu hedefi büyütmektedirler. 19 Temmuz Salı günü de bir televizyon kanalında İstanbul’daki olaylar nedeni ile bir emekli askeri savcı, TSK’ni açık açık suçlamıştı. 21 Temmuz günü de yine aynı kanalda bir emekli general arkadaşımız gözlemlerini anlatarak Savcı Bey’in suçlamalarının yersiz olduğunu ortaya koydu. 

TSK gözbebeğimizdir. Cumhuriyetimizin, hür ve bağımsız hayatımızın ve bütün kutsal değerlerimizin teminatıdır. 

O’nu incitmeden korumak hepimizin görevidir. 

Bu meşum darbede hayatını kaybeden şehitlerimize Ulu Tanrı’dan rahmet yaralılarımıza acil şifalar dilerim. 

Değerli okurlarım Eylül ayında buluşmak üzere saygılarıma sunarım.