FETÖ unsurlarının hükümete aba altından sopa gösterdiği yıllarda bir dostumuz elinde Zaman gazetesi ile büromuza geldi. Okuduğu uzun bir haber zihninde derin sorular oluşturmuş, cevap arıyordu. Haberi okurken verilen her ayrıntıyı birlikte yorumladık. Bir CIA Başkanının hayat hikâyesinin anlatıldığı derin haberde Amerikan Başkanlarının neden onu görevden uzaklaştırmaya cesaret edemediği de örnekleriyle veriliyordu.  Mesela Kennedy’nin seçileceğini öngören CIA Başkanı onunla iyi ilişkiler kurmak için önce göstermelik bir suikast tertipleyip sonra da onu kurtarmış. Bir zaman sonra da gerçek suikastla Kennnedy devrini kapatmış.

Çok daha başka örneklerde verilmişti. Mesela aynı CIA Başkanı mafyaya karşı çetin bir mücadele başlatmış. Sıranın kendisine de geleceğini öngören bir mafya babası, CIA Başkanını hafiye gibi takip edip onun önemli bir kusurunu arar ve bulur; Başkan, hem de yardımcısı ile eşcinsel bir hayat yaşamaktadır. Durumu ıssız bir sahilde fotoğrafla belgeledikten sonra bir şekilde CIA Başkanının karşısına çıkan mafya babası “Sen bana dokunma, ben de seni ifşa etmeyeyim” diyerek anlaşmak istediğini söyler ve istediğini alır. Diğer mafya örgütlerini çökerten CIA elindeki fotoğraf sebebiyle o örgüte dokunamaz.

Habere neredeyse yarım sayfadan daha geniş yer verilmişti. Okumayı tamamlayınca, “Türkiye’yi aynı taktiği uygulamakla tehdit ediyor olabilirler” dedik. Arkadaşımız da aynı kanaati dile getirdi. Bir zaman sonra MHP yöneticilerine yönelik seri kasetler ortaya çıkarıldı. Dikkat edin bugünlerde de Birleşik Arap Emirliklerinde bir otelden bir mafya babasının adeta tehdit içerikli kasetleri yayınlanıyor!

**

Aynı arkadaşımız bir başka gün elinde yine Zaman gazetesi ile geldiğinde “Ben bu gazetenin sadece haberlerinden değil, çalışanlarından da şüphelenmeye başladım” demişti. O gün de yarım sayfadan fazla yer ayırdıkları haberde dünya ülkelerine yön veren gizli bir fondan etraflıca bahsediliyordu. Mesela fon sahipleri egemen olmak istedikleri ülkelerde, edindikleri güvenilir dostlarını ekonomik olarak güçlendirip önemli yatırımlar yapmalarına imkân sağlıyor, sonra da o ülke yönetimlerini “ekonomik yaptırımlar uygulamakla” tehdit edip imtiyazlar kazanıyordu. Hatta hangi ülkede nasıl ekonomik buhranlar çıkarılıp iktidarların devrildiği de örnekleriyle anlatılıyordu.

Şantaj kasetlerinden sonuç alamayınca Türkiye’de ekonomik kriz çıkartabilecek güce sahip oldukları mesajını veriyor olmalıydılar. Yanılmamışız. AK Parti hükümetini istedikleri çizgiye getiremeyince ekonomik kriz planını devreye aldılar. Hiç şüphe yok ki bu senaryo “yerli kripto işbirlikçiler vesilesiyle” halen devrededir.

 **

O süreçte Güneydoğu’dan gelen haberler FETÖ-PKK işbirliğini de ifşa ediyordu. FETÖ evlerinde gizlenen bombacılar, ulaklar ve daha neler neler bu işbirliğinin deliliydi. 15 Temmuz 2016 günü biz Çimke Yayınevindeydik ve o gün ajanslar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan tarihin en kapsamlı FETÖ iddianamesinin kabul edildiği haberini servis etmişti. 660 sayfalık iddianamede neler vardı neler!

Gülen cemaatinin arkasında ABD ve CIA’nın olduğu…

Gülen’in 1971 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde örgütlendiği…

1984 yılından sonra kadrolaşma faaliyetlerinin yoğunluk kazandığı… Örgütün ülkedeki bütün kurumlarda hâkimiyet sağlamak üzere kadrolaştığı…

Örgütün 150 milyar dolarlık mali büyüklüğe sahip olduğu…

Örgüt üyesi Emniyet mensuplarının her aşamasından haberdar olmalarına rağmen Hrant Dink cinayetini kasten önlemediği, hatta Dink’i korumak üzere alınması gereken tedbirlere de engel oldukları gibi pek çok ürpertici hadise iddianamede yer alıyordu.

İşte 15 Temmuz darbe girişimi o iddianamenin kabul edildiği günün akşamında yapıldı. Darbe dediğime bakmayın; FETÖ’nün o gün başlattığı girişim ülkede kanlı kaos ortamı hazırlamak ve NATO güçlerinin Türkiye’ye müdahalesine zemin hazırlamaktan ibaretti. Devlet otoritesi sarsılacak, hatta bazı devlet adamları katledilecek, terör örgütleri baskınlar düzenleyecek ve ağlama işinde usta olan Pensilvanyalı “NATO’ya yalvarıyorum, Türkiye halkını düştüğü bu acizlikten kurtarın” diye konuşacak, yüzlerce yıldır Anadolu topraklarına hakim olabilme hayalleri kuran Haçlı-Bizans artıkları da   “Türkiye bizden yardım istedi” bahanesiyle topraklarımıza üşüşeceklerdi.

Çanakkale’yi geçemeyip boğazın sularına gömülenlerin, Sakarya Meydan muharebesinde süpürülüp İzmir’de denize dökülenlerin, Antep’te Şahin Beye, Maraş’ta Sütçü İmam’a yenilip gidenlerin torunları ve onların işbirlikçileri 15 Temmuz 2016’da yeniden saldırıya geçtiğinde hamdolsun, Türk halkı işgal girişimine karşı tarihin en kararlı duruşlarından birini daha gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine sokağa çıkan halk, öncü Bizans askeri pozisyonundaki FETÖ’cülerin belini kırarak şanlı Türk tarihine bir destan daha kazandırdı. 

15 Temmuz 2016 gecesinde FETÖ’cü hainlerin görev aldığı sözde darbe, özge işgal girişimini doğru anlayıp, doğru anlatmak ve tarihe anlaşılır biçimde, bütün detaylarıyla kaydetmek zorundayız. Sadece afiş ve resim, slogan yarışmaları ve benzer popülist etkinlikler kâfi değildir. 15 Temmuz’un nasıl bir ihanet girişimi olduğunu anlatan kitaplar her ilde, her ilçedeki bütün kütüphanelerde, hatta evlerde yer almalıdır. Eğitim-öğretim sezonunda okullarda sıradan etkinlikler yerine bilgilendirici programlar düzenlenmelidir.

Bu vesile 15 Temmuz işgalcilerine karşı durup canlarını veren şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi saygıyla anıyoruz. Evet, Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Ve fakat biz istiklalimiz için destanlar yazmaya ilelebet devam edeceğiz.