İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi oy sayımları AK Parti’nin itirazları sebebiyle devam ederken CHP’li aday Ekrem İmamoğlu’nun “145 yıldır biz demokrasi için mücadele ediyoruz'” şeklindeki sözleri mide bulandırdı. Cumhuriyet öncesini kabul etmeyen bir zihniyetin temsilcisinin bugün çıkıp ‘145 yıl önce verilen mücadeleyi sahiplenmesinin’ sırrı neydi acaba?

İmamoğlu, Norveç’in İsveç'ten ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesini kastediyor olmamalıydı. Hakkında yapılan yoğun eleştiriler üzerine “1. Meşrutiyetin ilanını kastettim” diyen eskinin Müdafa’sı, bugünün İmamoğlu’su, Osmanlı’nın yaşadığı kanlı darbenin taraftarı olduğunu ortaya koymuş oldu. Osmanlı düşmanlarının maşaları Sultan Abdülaziz’i tahttan indirmekle kalmayıp vahşice öldürürken iki bileğini de keserek olaya intihar süs vermek istemişlerdi. Sultan Abdülaziz’in yerine tahta kardeşi Sultan 3. Murat çıkarılmışsa da üç ay sonra Sultan 2. Abdülhamit devletin idaresini ele almıştı. İmamoğlu o devrin hangi tarafını destekliyor bilemeyiz ama kendisi ‘1. Meşrutiyet ilanını işaret ettiğine göre’ 2. Abdülhamit taraftarı olmalıdır! Acaba öylemi? ‘Abdülaziz devrinde çıkarılan Hersek ayaklanması, Bulgar isyanları ve Girit sorunlarını mı kastediyor?’ diyeceğiz ama kendisi Meşrutiyetçiliğini ilan etti.

Kişinin, Osmanlı’nın yıkılış sürecinin en önemli devresi olan 1870’li yıllarda mücadelenin hangi tarafını desteklediği son derece önemlidir. Zira devlet düşmanlarının hedeflerine doğru en büyük adımları attığı dönemdir. Ve hiç endişeniz olmasın tarih kaldığı yerden devam ediyor!

**

CHP’de Osmanlı’yı seven var mı?

İmamoğlu’nun sözlerinden farklı anlamlar çıkarıp, ‘CHP’den de bir Osmanlı müdafisi çıktı’ diye düşünmeyin! Bilecik Belediyesi’nin CHP’li yeni başkanı Semih Şahin göreve gelir gelmez, belediyenin duvarlarındaki Osmanlı minyatür ve motifleri kazındı. Osmanlı’dan, bilhassa Sultan Abdülaziz ya da Sultan Abdülhamit gibi isimlerden hazzeden bir CHP’li görmek genelde hayli zordur. Daha yakın bir zamanda da CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu üstelik bir Yörük programında “Bu milletin Osmanlı’dan çok çektiğinden” dem vurmamış mıydı?

**

Temel beyin cami tepkisi

Milli Görüş Hareketinin lideri merhum Necmettin Erbakan 1990’lı yıllarda ‘Taksim’e Cami Projesini’ gündeme getirdiğinde CHP âlemi ‘Yaptırmayız’ diye ayağa kalkmıştı. Refah Partisi’nin kapatılma gerekçelerinden biri de Taksime Cami yapılması projesiydi. Keza Refahyol hükümetinin düşürülme gerekçelerinin başında da bu cami meselesi yer alıyordu.

Bugün Taksim’e cami inşaatı devam ediyor. Ve SP, Taksim’de yapımı süren camiye ‘Erbakan’ın açık beyanları ve teşebbüsleri münasebetiyle’ karşı çıkmadı. Ama aynı SP’nin Genel Başkanı, Karamollaoğlu, Çamlıca Camiin gereksizliğinde bahsedebiliyor. CHP İstanbul adayı İmamoğlu gibi soyadını İslami bir terimden alan SP Genel Başkanının, ihtişamlı İslami eserler inşa etmenin Osmanlı mirası bir gelenek olduğunu, hatta daha eski devirlerde de İslam’ın yükselişini simgelemesi bakımından görkemli camiler, medreseler yapıldığını bilmiyor olması mümkün mü? Bırakın abidevi eserleri, İslam dünyasının üç temel şehirlerinden olan Ahlat Mezarlığında göklere doğru uzayan sanat şaheseri mezar taşlarından da mı habersizdir?

**

PKK Konya katliamı önlendi

Huzur şehri olarak dikkat çeken Konya’da son yıllarda terör eylemleri icra etmeye yönelik girişimler dikkat çekiyor. 1990’lı yıllarda İslami hususları ‘kendine özgü’ yorumlayarak dikkat çeken Konca Kuriş’in cesedinin Konya’da bir villanın bodrum katına gömülmesi ve şehrin ‘Hizbullah ile anılması’ o devrin başarısız bir girişimiydi.

15 Temmuz İşgal Girişimin birinci yılı yaklaşırken bir villada kıstırılan ve güvenlik güçleri tarafından ölü olarak ele geçirilen teröristlerin de önemli bir eylem hazırlığında oldukları anlaşılmıştı. 2018’de Cihanbeyli’de Ankara yolu kenarındaki bir toprak yığınında ele geçirilen patlamaya hazır düzenekli bombanın kimler tarafından oraya bırakıldığı henüz rotaya çıkarılamadı ama Diyarbakır'ın Kocaköy ilçesi kırsalında etkisiz hale getirilen iki kadın teröristin üzerinde ele geçirilen Konya Büyükşehir Belediyesi Stadyumu'nun maç günü çekilen keşif fotoğrafı ve görüntüleri, şehirde büyük bir katliam planlandığını ortaya çıkardı. 11 Ocak 2019’da etkisiz hale getirilen 'Zinarin Berxwedan' kod adlı Hacire Yılmaz ve 'Zilan Tolhildan' kod adlı Suzan Çelik ‘in üzerinden çıkan digital materyallerde stadyum yakınında bir kafeye ait görüntülerle 30 Kasım 2018’de oynanan Atiker Konyaspor- Aytemiz Alanyaspor maçının olduğu gün çekilmiş keşif görüntüleri bulundu. 

Keşifte kullanılan minibüsün Diyarbakır nüfusuna kayıtlı Mehmet G. üzerine kayıtlı olduğunu belirleyen Konya Polisi, Mehmet G.'nin ekim ve kasım aylarında sık sık Diyarbakır'a gidip geldiğini ortaya çıkardı. Diyarbakır nüfusuna kayıtlı olan Mehmet O.  ve Hakan T.’nin de Mehmet G. İle PKK/KCK adına stadyum çevresinde keşif yaptığı tespit edildi. Bu isimlerle irtibatlı olan Abdulmecit Ü.’de yakalanarak tutuklandı. Teröristlerin ifadelerinden, 2016 yılında İstanbul'da Beşiktaş Vodafone Park Stadı'nda polise yönelik yapılan bombalı saldırıya benzer planlama içinde oldukları anlaşıldı. Diyarbakır kırsalında teröristleri etkisizleştiren güvenlik güçlerinin dikkati ve Konya polisinin titiz çalışmaları bir terör vahşetini engellemiş oldu. 

**

Karatay Üniversitesi 2051’e hazırlanıyor

KTO Karatay Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Öztürk beraberinde Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Ramazan Biberci, Mütevelli Heyeti Üyeleri Bahattin Kulu, Lütfi Can Başaran, Ramazan Yaşar, Mustafa Dolular, Mustafa Koruyucu, Rektör Prof. Dr. Bayram Sade ve Genel Sekreter Dr. Hüseyin Ergun ile birlikte düzenlediği basın toplantısında on yıllık değerlendirmede bulunarak hedefleri hakkında bilgiler verdi.

Üniversitenin oy yıllık süreçte bölgenin ve ülkenin parlayan yıldızı olduğuna işaret eden Öztürk, stratejik hedeflerine emin adımlarla ilerleyip, ülke kalkınmasına üzerlerine düşen katkıyı sağladıklarını söyledi. 1251 yılında Selçuklu Emiri Celaleddin Karatay tarafından Ahilik kültürüne dayalı olarak kurulan Karatay Medresesi’nin ruhunu yansıtmaya çalışan Karatay Üniversitesi’nin, bir medeniyeti inşa edecek tüm unsurları bir ekosistem anlayışı ile temin etmenin gayreti ve insanlığa faydalı olma çabasında olduğunu ifade eden Öztürk, “Üniversitemiz gücünü misyonundan, Türkiye’nin en eski odalarından olan Konya Ticaret Odası’ndan ve 20 binin üzerinde üyesinden alıyor” dedi.

Beş üniversiteye sahip Konya’nın öğrenci şehri olma özelliğine Karatay’ın da her yıl artan öğrenci nüfusuyla büyük destek olduğuna vurgu yapan Öztürk, “400’e yakın akademisyen, 300’ün üzerinde idari personel, 39 ön lisans ve lisans programı, 28 lisansüstü programı, 8 bin 500’e ulaşan öğrenci sayısı, 6 fakülte, 3 enstitü, 2 yüksekokul ve 3 meslek yüksekokulu ile eğitimde öncü üniversite olma hedefimize gün geçtikçe daha da yaklaşırken, bu hedefimizi fiziki ve beşerî yatırımlarımızla daha da sağlamlaştırmaya gayret ediyoruz” diyerek Üniversiteyi özetledi.

Vakıf Yükseköğretim Kurumları 2018 Raporuna göre Türkiye’nin en fazla burs veren 8. Üniversitesi pozisyonunu edindiklerini anlatan Öztürk, Karatay Medresesi’nin 800. yılı olan 2051’de KTO Karatay Üniversitesi’nin yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olacağına duyduğu inancı dile getirerek hedeflerini ortaya koydu.

**

Cevat Örnek ve İbrahim Yıldırım’a veda

Cevat Örnek Hürriyet Konya muhabirliğiyle başladığı basın hayatını daha sonra uzun süre Milliyet’te sürdürmüştü. İkbalini ticarette görüp çiçekçiliğe başladıktan sonra da eski dostlarıyla irtibatını koparmadı. 1994’de Cevat gelin arabamızı süslerken Galip Yenikaynak ağabeyin vefat haberini almıştık. Sonraki yıllarda ciddi bir omurilik ameliyatı geçirerek hayata tutundu. Üç yıl önce biz beyin tümörü ameliyatı geçirdiğimizde “Aman enfeksiyona dikkat et” diye tembihte bulunanlardan biri de Cevat’tı. O günlerde ağzında başlayan bir rahatsızlık neticesinde vücudunda yeni kanser hücrelerine rastlandı ve zor bir ameliyat daha yaşadı. Üç ay kadar önce ziyaret ettiğimizde dükkanda hanımı ile birlikte rızkının peşindeydi. Sağlığı yerindeydi ama yine de ayırılırken “Aman abla, bu adama iyi bakın” demeyi ihmal etmemiştik. “Bakarlar, bakarlar” diyerek de gülmüştü Cevat.

Tıraş olurken bir jilet kesiği onulmaz bir enfeksiyona sebep olmuş ve geçen hafta Cevat’ı Musalla’da ebedi istirahatgahına uğurladık. Allah rahmet eylesin.

Ertesi gün bu defa eski gazeteci, emekli Konya İl Basın Müdürü İbrahim Yıldırım’ın vefat haberini aldık. Mesleğe başladığımız 1980’li yıllarda son derece etkindi; kendisi için “Vali gibi Müdür” denirdi. Birkaç yıl önce gazeteyi ziyaret ettiğinde uzun uzun eskileri yâd etme fırsatı bulmuş, bir ara “Sen olanları bize de anlatır mısın?” demiştik. “Bende olan benle gidecek” diyerek devrinin gizemini korudu. Cevat’tan bir gün sonra İbrahim Yıldırım’ı da Üçler’de ebedi aleme yolcu ettik. Mekanı cennet olsun.

**