11 Eylül Sonrası Uluslararası Sistem (III)

Abone Ol
ABD'nin bölgeye olan etkisi 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra hissedilir oranda artmıştır. Rusya'nın ABD ile bu saldırılardan sonra ilişkilerini geliştirmesi sonucu ABD üç önemli devlete yerleşmiş ve askeri olarak varlığını buralara da yaymıştır. Bu üç devlet Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan olmuştur. Rusya ise ABD'ye tanıdığı bu etki alanı sonucu Çeçenistan'da geniş çapta askeri bir operasyona girişmiştir. ABD'nin gücünün bu şekilde genişlemesi, özelde ABD'nin genelde ise NATO'nun bölge devletleriyle ilişkilerinin çeşitlenmesine ve artmasına yol açmıştır. NATO artık Trans-Atlantik çizgilerini iyice aşmış ve küresel terörizmin odaklandığını iddia ettiği ve kriz noktasıyla çakışan hemen her noktaya askeri olarak ulaşma hedefi ve çabasına girişmiştir. Bu arada değinilmesi gereken önemli noktalardan biri de bu saldırılardan sonra ABD'nin Güney Doğu Asya'da yaptığı siyasal tercih değişiklikleridir. ABD, Soğuk Savaş boyunca Sovyetler Birliği, Çin ve Hindistan'ı yakından takip etmiştir. Bu üçlünün ABD'ye karşı oluşturacağı herhangi bir ittifak ABD'nin tamamiyle kaçındığı bir durum olmuştur. ABD, bu politikasını Soğuk Savaş sonrası dönemde de devam ettirmiş ve özellikle Hindistan ile ilişkilerini dengede tutmaya çalışmıştır. Bu yüzden, Hindistan ile Pakistan arasında yaşanan Keşmir sorunu ve nükleer silahlanma gibi konularda genel olarak tarafsız görünmeye ya da bazen kısmen de olsa Hindistan tarafında olmaya çalışmıştır. Fakat 11 Eylül saldırılarından sonra Pakistan ve ABD arasında yaşanan yakınlaşma, iki bölge gücü arasında yaşanan sorunlarda ABD'nin Pakistan'a destek verebileceği izlenimini doğurmuştur. Ne var ki başta da belirtmeye çalıştığımız gibi ABD, muhtemel bir Rusya-Çin-Hindistan yakınlaşmasından kaygı duyduğu için Pakistan ile kısa dönemli bir ittifaka rağmen Hindistan'ı göz ardı etmemeye çalışmış ve iki bölgesel gücün sorunlarına çözümden ziyade sorunların çatışmasız devam ettirilmesi şeklinde bir politika uygulamaya özen göstermiştir. Yani ABD'nin burada uyguladığı politika kısmen değişmekle birlikte Soğuk Savaş'ın izlerini ana hatlarıyla devam ettirmektedir.