... dünden devam
Kore Savaşları:
Komünist Çin ve Sovyet Rusya tarafından desteklenen ve kış-kırtılan Kuzey Kore, bütün Kore'yi komünist bir rejim altında birleş-tirmek amacıyla 25 Haziran 1950 tarihinde, Güney Kore'ye taarruz etmiştir.
Ülkemiz için çok büyük bir önem arz eden bu savaşı anlatan ta-rih sayfalarını şöyle bir karıştıralım…
Ve, 'Genç Türkiye Cumhuriyeti Devletinin' bağımsızlık savaşı-nın kazanılmasından çeyrek asır sonra katıldığı Kore savaşları önce-sinde Sovyetler Birliğinin 'Boğazlar, Ardahan ve Kars' ile ilgili talep-lerine ve ülkemize yapmış olduğu tehdide; bu tehdide karşı konula-bilmesi için o dönemde Amerika ve İngiltere ile kurulmuş olan dost-luk ve müttefiklik ilişkilerimize, ülkemizde yaşananlara, bu savaşlara katılma nedenlerimize, dünya savaş tarihinde çok önemli bir yere sahip olan bu savaş sonrasında ülkemize olan getirisine özet olarak bakalım: (Kaynakça - 1)
Ülkemizin Nato'ya girişi öncesinde Avrupa'da gelişen durum ve Türkiye'nin Nato'ya giriş çabaları:
1947 yılında Birleşik Amerika Truman Doktrini ile Türkiye'nin savunmasının kuvvetlendirilmesi kararını verirken, Avrupa'da dikkati çeken bazı gelişmeler oluyordu. Bu gelişmelerin en önemlisi, Doğu Avrupa ülkelerinin komünist yönetim altına konulmasıdır. Gerçekten de, 1947 yılı içinde Macaristan, Bulgaristan ve Polonya'daki komü-nist partiler, bir süre öteki partilerle iş birliği yaptıktan sonra ve bü-yük ölçüde Sovyet desteği ile iktidarı ele alarak demokratik rejime son vermişlerdir. Sovyet işgali altında olup da, demokratik düzeni koru-maya çalışan Çekoslovakya ise, 1948 Şubatında komünist rejim akı-betine uğramıştır.
Sovyetler Birliği Boğazlar üzerindeki istekleri reddedildikten sonra Türkiye üzerindeki baskısını devam ettirmiş ve bu ülkemiz için endişe kaynağı olmaya devam etmiştir.
1949 yılı Amerikan dış politikasında yeni bir dönemin açıldığı yıldır. Amerika Birleşik Devletleri, Sovyet yayılmasını durdurmak için Batılı devletlerle bir askeri ittifak antlaşması yapmak zorunlulu-ğunu duymuş, Kuzey Atlantik Anlaşması 4 Nisan 1949 günü imza-lanmıştır.
Batılı devletlerin muhtemel bir Sovyet tecavüzüne karşı böyle bir ittifak antlaşması imzalamaları, Sovyetlerin Türkiye üzerindeki emellerinden hala endişe duyan ve 1947 yılından beri Amerika Birle-şik Devletlerinden yardım alan Türkiye'de de büyük ilgi uyandırmış-tır.
O günlerde Türk basınında çıkan yazılardan, Türkiye'nin Nato dışında kalmaktan duyduğu endişeler anlatılmıştır.
Batı Avrupa devletleri bir yandan Sovyetler Birliği karşısında güvenliklerini korumak için Birleşik Amerika ile Kuzey Atlantik Antlaşması çerçevesinde savunma güçlerini birleştirirken, öte yandan da milletlerarası alanda, kendi aralarında siyasal birleşme yolunu da deniyorlardı. Bu nedenlerin sonunda 5 Mayıs 1949 tarihinde Avrupa Konseyi'ni kuran devletlerin arasında Türkiye yoktu!
Türkiye'nin bu kere yalnızca Avrupa devletleri arasında kurulan ve askeri niteliği olamayan bu kuruluşa alınmaması, Türkiye'de yeni tepkilere yol açmıştır.
Bununla beraber, Türkiye'nin bu üzüntüsü uzun sürmemiş ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 8 Ağustos 1949'da Stras-burg'da yaptığı toplantıya Yunanistan ve İzlanda ile beraber Türki-ye'nin de teşkilata davet edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu karar, Türki-ye'de memnunluk uyandırmakla beraber, bazı muhalif eleştiriciler bunu Nato'ya alınmamasının teselli mükâfatı olarak yorumlamışlardır.
Türkiye'nin Avrupa konseyine katılması, Nato dışında kalma-sından doğan üzüntüyü biraz hafifletmekle beraber, Türk yöneticileri-nin ve kamuoyunun Sovyet tehlikesi karşısında duydukları endişeyi giderebilmiş değildi.
devamı yarın ...