Eski şairlerimizden biri:

“Unut felâket-i şahsiyyenin müsebbibini,

Fakat, hakareti affetme vâliden vatana!”

demiştir. Yâni:

“Şahsına yapılan kötülükleri affet fakat, anan gibi olan vatanına yapılan hakareti affetme!”

Süleyman Nazif merhûm da, asırlardan beri azîz vatanımızı parçalamak, ele geçirmek için uğraşan düşmanlara karşı duyduğu nefreti:

“Benim dinim, kinimdir!” diye ifade etmişti. (Konularına Göre Açıklamalı MESNEVÎ TERCÜMESİ, 5. ve 6. cilt. Tercüme: Şefik Can, İstanbul - 1997, s. 648 – 649)

X

Konunun açılımına bir de şu açılardan bakalım:

“Cehennem’in vücûdu ve şiddetli azabı, hadsiz rahmete ve hakîkî adâlete ve israfsız, mizanlı hikmete zıddıyeti yoktur. Belki rahmet ve adâlet ve hikmet, onun vücûdunu isterler.

“Çünkü, nasıl bin mâsumların hukukunu çiğneyen bir zâlimi cezalandırmak ve yüz mazlum hayvanları parçalayan bir canavarı öldürmek, adâlet içinde mazlumlara bin rahmettir. Ve o zâlimi afvetmek ve canavarı serbest bırakmak, bir tek yolsuz merhamete mukabil yüzer bîçârelere yüzer merhametsizliktir...

“Hukuklarına tecavüz ve kâinatın gaye-i hilkati (yaratılış gayesi) ve bir sebeb-i vücûdu (vücûd sebebi) ve bekası (devamı) olan tezahür - ü Rububiyet - i İlâhiyeye (İlâhî Rububiyetin zuhuruna) karşı ubûdiyetlerle (kulluklarla) mukabelelerini (karşılık vermelerini) ve âyînedarlıklarını (ayna oluşlarını) tekzîb (yalanlamak) ile hukukuna bir nevi (bir çeşit) tecavüz ettiği haysiyetiyle öyle azîm bir cinayet bir zulümdür ki afva kabiliyeti kalmaz.”

X

“Hem âlicenabane (cömertcesine) afvetmek ise, yalnız kendine karşı cinayetini afvedebilir. Kendi hakkından vazgeçse hakkı var, yoksa başkaların hukukunu çiğniyen cânilere afuvkârâne (bol keseden affedercesine) bakmağa hakkı yoktur. Zulme şerik (ortak) olur.”

X

(Nitekim) toplum affa karşıydı. Karşı olmakta haklı olduğu da, af sonrası suç işleyenlerin sayısı görülünce bir kez daha anlaşıldı. (Emin Çölaşan, Hürriyet, 27 Ocak 2001, s. 5)