HARAMEYN-İ ŞERÎFEYN – MEKKE-MEDİNE HAREMİ!.. 

Seçici – 26.052018 – 00:22

Mükemmel, ilmi bir makale olmuş. Rabbim razı olsun! 

Aczimin Giryesi – 26.05.2018 – 13:23

Muhterem hocam, okudum, müstefîd oldum. Teşekkür ederim. 

DİYÂNET’DE YENİ BİR DEVİR!... (2) 

Mehmed – 27.05.2018 – 15:25

Hocam çukurunda sinsice bekleyen harici mülhid ve mudil kim? Açıkça yazmanızda ne sakınca olabilir? Gördüğünüz gibi milletin karşısında Kur’an-ı Kerim okuma şovlarıyla bu hale getirdiler diyaneti? Bu tam bir Tanzimat ve ittihatçı zihniyetidir. Maalesef Müslümanlar kandırılarak onların üzerinden ehli sünnet tahrip ediliyor. Yarın sarayın camisinden bir ezan okur sabahı Nebahat ablamız diyanet reisi atanır. Eh ne diyelim Allah cc sonumuzu hayr etsin.

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!.. (4/32) 

Mehmed – 27.05.2018 – 15:45

Osman Karaman beyi çok korkutmuşlar yada Onun üzerinden tehdit ediyorlar. Mustafa Hocamın Diyanetle ilgili son yazısı herhalde ayaklarınızın yere basmasına vesile olur. Diyanette işlenen denaatlar tek parti mütegallibesi tarafından işlenseydi hepsini tekfir ederdiniz. Düzen kurulmuş Müslümanların kurtarıcısı gibi gösterilen zat yaptı mı mesele kalmıyor. Adam acıtmadan yoluyor. 1900’lü yıllarda da böyle olmadı mı? İngilizler medreseleri kapatıp İsviçre’nin, İtalya’nın.... kanunlarını yürürlüğe koyabilir miydi?........

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!.. (4/34) 

Aczimin Giryesi – 28.05.2018 – 00:01

Muhterem Hocam, sa’yinize teşekkür ederim. Sıhhat, âfiyet, huzur içinde bir Ramazan dilerim. Selamlar. 

Pek Değer’li “SEÇİCİ” Remzinin kullanan Kardeşimiz. Âhirzaman ve Deccâl Fitnesi, hazindir ki, Harameyn-i Şerîfeyn kapılarına kadar dayanmış bulunuyor. Filhakîka, Sevgili Peygamber’imizin, mu’cizevî te’minatı vardır; “Cezîretü’L-Arab’da aslâ iki din, (Hıristiyanlık ve Yahûdî’lik din olmadıklarına göre, muharref din veya inanç sistemi dememiz daha doğru olur.) olmayacaktır, bulunmayacaktır.” buyurmuştur. Bugün Suûdî Krallığı’nın Vatikan ile beraber, Medine-i Münevvere Haraminde bir kilise inşa ettirerek, müşrik’lerin Medine Haramine ayak basmalarına, Medine Haramini çiğnemelerine, nasıl ki, Ka’be’yi yıkmak, Mekke Haramini tahrip için azamet eden Ebrehe - Fîl ordusunu, Milâdî 1917-1919 arasında, Medine-i Münevvere’yi işgal, Merkad-i Nebeviyye’yi tahrip, Mübârek cesed’lerini bir başka yere nakletme hile ve desîse’lerini boşa çıkartan ve Kahhâr İsm-i Celîli’nin tecellisiyle kahr-u Perişân eden Rabbim, İnşâ Allah! Bunların da hile, mekr ve desiselerine asla izin vermeyecektir. 

Pek Muhterem, “MEHMED” Remziyle yorumlarda bulunan Değerli Kardeşimiz. Diyânet İşleri Başkanlığı ile alakalı yorumlarınızda haklısınız; Diyânet’e tasallutta bulunan mudîl ve mülhidler bir kişi değil, başta, kimi İlâhiyatçı profesörler olmak üzere, pek çok fırak-ı dâlle mensubu, Ellâ Mezhebiyye olanlardan ve kimi kıtıbiyos câmia ve cemaatçiklerden pek çok kimse... 

Diyânet İşlerinin bu hale gelmesinde, fitne ve fücûr’un en azından Diyânet bünyesinde ma’kes bulabilmesinde elbette bizlere de düşen mes’ûliyetler vardır. 1970’li yıllarda, önce vekâleten ta’yin edilen bilahare asalate geçirilen, yaklaşık, 20 bin İmam-ı Rabbânî Evlâdı, 1990’lı yıllarda emekli edildikten sonra, biz, minberleri, mihrabları ve kürsüleri boş bıraktık. 

Aziz Kardeşim. Osman Karaman Bey Kardeşimizin Camia’mız hakkında hissettiği endişeleri, siz de, ben de, hepimiz hissetmeliyiz. Şahıslara bağlı olmaksızın, bizim devletle herhangi bir mes’elemiz yoktur. Günümüzde, algılar, olguların önüne geçmiştir. Sizin ne olduğunuza değil, nasıl algılandığınıza bakılıyor. Bu Câmia’yı, devlet düşmanlarıyla birlikte ve devlete karşıymış gibi göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Câmia’mız üzerine de kimse kumar oynamamalıdır. Kaç seçimde daha, yarışa katılan atlardan ba’zıları ikinci-üçüncü turu bitirmiş koşarken, henüz birinci turu bile tamamlayamamış, katır soyundan, nal toplayan ata ve süvarisine oynayacağız? 

Pek Muhterem, “ACZİMİN GİRYESİ” unvanıyla yorum yapan Değer’li Kardeşim. Görüldüğü üzere, artık bu zemini hep beraber yürütüyoruz. Katkılarınız arttıkça bu zemin hem renkleniyor, çeşitleniyor, daha dikkatli ve daha zevkli ta’kip ediliyor. Tebrikâtınız, teveccühünüzle bizi hep mahcuz ediyorsunuz. Mukabele eder, hayırlı Ramazan ayı ve bayram dilerim. Efendim... 

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/34) 

Abdullah Kara – 29.05.2018 – 13:34

Benim niyetim kimseyi eleştirmek değil ne haddime demek istedim ki eleştirmek için bir sürü neden bulabilirsin ama sevmek için tek bir neden yeter belki 1970’lerdeki sizin zamanınızdaki şartlarla 2018’deki şartlar aynı olmadığındandır görüyorum bu işe gönül vermiş arkadaşlar yeminle söylüyorum ölümüne çalışıyorlar ben kendi işime onlar kadar önem vermiyorum hocam size sağlık sıhhat hizmet erlerine bol çalışmalar dilerim SAYGILARIMLA.

Aziz Kardeşim. Tenkid-eleştiri, her düşünenin tabîî hakkıdır; yeter ki, tenkidler seviyeli, hâkîkate ulaştırıcı, karalayıcı-yaralayıcı, incitici olmasın! 

RAMAZAN-I ŞERİF AYI’NA GİRİLİRKEN... 

Abdullah KARA – 29.05.2018 – 13:48

Hocam siz hizmetlere ekonomik katkı sağlamak için yapılan işe mi karşısınız yoksa adına mı karşısınız. Haydi adı HAYIR ÇARŞISI olsun. Yok ama siz bu çalışmaya karşıysanız olmaz artık bu işi bizim mahalledeki devletin okulları bile yapıyor. 

Aziz Kardeşim Abdullah Kara Beyefendi. İhtiyaçların çeşitlendiği ve ağırlaştığı bu dönem’de, hizmetlerimizin devamı için elbette meşrû bütün yollara başvurularak imkânlar elde edilmelidir; Ancak, gâye’ye ulaşmak için her yol mübah olmamalıdır. Mübârek Ramazan-ı Şerif ayına girilirken, Ümmet-i Muhammed’e hizmet yolunda herhangi bir şey yapılmazken, Yurdumuz sathında ve hâricî ülkelerde topyekûn bir, (kullanmakta hep tiskinti duyduğum) “kermes” faaliyeti için seferberlik ilân edilmesidir. Sadece ismi değil, şer’î olmayan (Nezir kurbanlarının döner yapılarak parayla satılması gibi) ahlâkî olmayan, bizim nezâhatimize uymayan uygulamalara da son verilmelidir. Başkaca Mektep’lerin uygulamaları bu uygulamanın bütünüyle meşru olduğunu göstermez. Zâten, isminden de belli olduğu gibi, bu uygulama, Ermeni, Rum ve Yahûdî azınlık cemaatlerinin bir uygulaması iken, günümüzde bize kadar sirayet etmiştir. Ben, meşrû yoldan yardım-teberrû toplamaya niye karşı olayım? Asıl düşünmemiz ve üzerinde durmamız gereken, Aziz Milletimiz bizlere niçin eskisi kadar rağbet etmiyor, yardımda bulunmuyor?! 

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/34) 

Seçici – 29.05.2018 – 18:46

Ben bahsediyorum ilim hikmetten sen bahsediyorsun kilimi kim çaldı mektepten?...

Ne demek istediğimi çok güzel anladınız ama, iki kaşın arasındaki Ağa size fırsat vermiyor. 

Aziz Kardeşim. Kim olduğu ve neidüğü belli olmayan Beyefendi. “İlim ve hikmetten,” zerre kadar nasibiniz olsaydı, Muhatabınıza en azından “Siz” diye hitap ederdiniz. İlim ve hikmeti kim kaybetmiştir ki, siz bulmuş olasınız. Latife, lâtîf olmak gerekir, şaklabanlık yaparak lâtife de söylenmez, hikmetli söz de... Ben, Nefs-i Emmârem’den Rabbi’mi iltica ederim. Unutma ki, benim gibi Sizin de Nefs-i Emmâre’niz vardır. Nefsini tezkiye ettiğini zanneden kakavanlardansanız size söyleyecek hiçbir şeyim yoktur. 

ERTUĞRUL – 01.06.208, Saat 03:11

“Hocam, el-Hak sâbit oldu ki, “Seçici” rumuzlu şahıs-nekre’nin, bîedep, bîhaya olduğu bedâhet kesbetmiştir. Mâmafî büyük-küçük tanımaz, Zât-ıâlinize haya etmeden “Sen” diye hitap edebilecek kadar İklim-i Medeniyyetten duur (uzak) en asgarî beşerî münasebet kavâidinden mehcûrdur. 

Binâen aleyh, sol zevât hakkında etvâr-ı Müslimîn ne olmalıdır? Bu Tarihimizin en renkli simasına soralım? 

Elcevap: Allahu A’lem-ü bi’s-Savab-i Şanlı Ceddümüz eyittiküm (Ahmaka cevap sükût ve dahî anı muhatap almamak en evfak tarîk imiş!... 

“Abdi Aciz Seyyahi Fakir Çelebi”

SEÇİCİ-CEVAP: - 01.06.2018 – 10:36

Seçici kardeş tebrik ediyorum, aynı fikirdeyim sizinle: Seçici alıntı: "İmamın kırâatını uzatmasını fitne sebebi olarak gören mübarek İslâm Dini, Dini celili İslâm’ın ihyası için gayretleri görmeyip de ulu orta matbuâtta camiâmızı tenkid edenler ve onları alkışlayanlar fitneci değilse bile mütecessis olduklarında hiç şüphe yoktur."

Bu ifadeni tebrik ediyorum. Bu sayfaları takip eden kardeşler maalesef bunun farkına varmalıdırlar bu fitne zamanında daha iyi düşünmek gerekiyor.

“Abd-i Aciz Seyyah-i Fakîr Çelebi” unvanıyla yorum yapan Değer’li Kardeşim. Ben bu zeminde hiçbir câmia’yı, hiçbir cemaati hedef göstererek yazı yazmıyorum, yorum yapmıyorum. Benim Muhatabım, bütün Ümmet-i Muhammed’dir. Sizler kim oluyorsunuz da ve hangi salahiyetle kendinizi, Nezîh Câmia’mıza paratoner gibi gösterme cür’etinde bulunuyorsunuz. 

Bu zeminde benim birincil vazifem, sünnetlere tam temessükü, bid’at’lerden uzak durulmasını, ehl-i Sünnet akidesine sımsıkı sarınılmasını teşvik’ten ibarettir. Bunu yapıyorum. Kaşağı ve gebre ile tavlaya girildiğinde yarısı olanlar gocunur. 

Aczimin Giryesi – 02.06.2018 – 00:39

SEÇİCİ VE ONU DESTEKLEYEN KARDEŞE... Yazmayayım diye çok direndim ama yok, olmadı. Değerli kardeşler, kendinizle tenakuza düştüğünüzün farkında mısınız? "İmamın kırâatını uzatmasını fitne sebebi olarak gören mübarek İslâm Dini..." diyorsunuz. Yani İslam, bu kadar basit bir kusuru bile fitne sebebi sayar. Ardından da bir kısım hizmetlerin hatırına susun, konuşmayın diyorsunuz. Mustafa Hocaefendi öyle kıraat uzatma filan değil, lök gibi bid'at diyor, şeriat dışına çıkmalar var diyor, siz sözünüzün hilafına bunları örtün, kapatın diyorsunuz. Kıraatı uzatmak fitne ise bunlar haydi haydi fitnedir ve ortadan kaldırılması, terk edilmesi için herkes elini taşın altına koymalıdır. Mustafa Hocaefendi sizin sözünüze muvafık hareket ediyor, fitneler kökleşmeden kurutulsun diye uğraşıyor.

TEBLİĞ, TENZİR, İHTAR, İRŞÂD VE HÎDAYETE DA’VET!... 

Aczimin Giryesi – 02.06.2018 – 19:23

Muhterem hocam, dilinize, gönlünüze, zihninize, elinize sağlık. Yazınıza aynen katılıyorum. Ve bu satırların -bazı şartlar göz önüne alındığında- yazılabilmesinin zorluğunu da biliyoruz. Hakk'ın hatırını her şeyin üzerinde tutarak ve her şeyi göze alarak yaptığınız bu açıklama yazı hayatınızda bir hudut taşıdır. Allah râzı olsun, bu yazı vesîlesiyle nice kapalı gözleri açsın, uyuyan vicdanları uyandırsın. Amin.

Samsunlu – 02.06.2018 – 23:32

Biz zât-ı âlinizi "ehl-i sünnet" müdâfii olarak görmeye alıştık. Bu konuda sizi asla taviz vermez diye biliyoruz. Syn. Reis-i Cumhurumuzun 8 Mart Dünya Kadınlar günündeki konuşmasında “İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz (ve cahil) bunlar. (Oysa) İslam’ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam’ı 14 -15 asır önceki hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız. Çünkü İslam’ın uygulanması yer, zaman ölçüsüyle değişikliğe uğramaktadır. Şimdi birçok hoca efendi beni tefe koyup çalacak, o ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın (yeter)” sözleri hakkındaki fikirlerinizi merak ediyorum.

Pek Muhterem, “SAMSUN’LU” Remzini kullanarak yorum yapan Değer’li Kardeşim. Evveliyetle, nezâketiniz, nezâhatiniz Uslûb-u Beyanı’nız için, Zât-ıâlînize çok teşekkür ederim. Ne denilmiş, “Uslûb-u Beyân ayniyle insan”... 

Reis-i Cumhur’un mâhût konuşmaları, can sıkıcı-rahatsız ediciydi. Kendisine bilvâsıta ulaşıldığında, “konuşma metinlerini hazırlayan arkadaşların i’timad ederek, zaman kıtlığı sebebiyle, üzerinde fazla durulmadan vâkî bu konuşmadan dolayı çok üzgün olduğunu, müteakip konuşmalarda bu hatanın telafisi cihetine gidildiğini ifade etmiştir. 

Elbette, “Tegayyur-u Ezman ile aslâ değişmeyen İslâm’ın sâbiteleri vardır. Ama, bir de şu hâkîkat vardır; “Bir hükm-ü Şer’î, bir mânâ-yi hassa, bir sebeb-i mahsûsa istinâden sâbit olursa, o mânâ-yi hâss’ın, o husûsi sebeb-ü illetin zehâbi ile, o sebeb ve illetin ortadan kalkmasıyla hüküm de nihayete ermiş oluyor. Her hüküm sebebiyle deverân ediyor. Sebebin zevâl ve intihasıyla (sona ermesiyle) hüküm de zâil ve müntehî oluyor. (nihayete ermiş oluyor.) 

Kur’ân-ı Kerim’de, Tevbe Suresi, 60.âyeti kerimesinde sayılan Masârıf-ı zekâttan, zekât toplayan zekât âmilleri, müellefe-i Kulûp, hürriyetlerini satın almak isteyen köleler, zaman içinde sebepler ortadan kalktığı için, zekât amillerine zekât verilmesi, Haz.Osman’ın halifeliği zamanında, müşriklerin mazarratını def ve tahfifi için Beytülmâlden (zekât fonundan) verilen sehim tatbikatı, Haz.Ebû Bekr’in halifeliği sırasında, Haz.Ömer tarafından sonlandırılmıştır. Günümüzde kölelik olmadığı için, artık, köleler için de zekât verilmesi söz konusu değildir. 

Aziz Kardeşim. Söz konusu konuşma bu yıl içinde yapılmıştır. Oysa bizler, 2002 yılından i’tibâren, hep nal toplayan atlara oynadık... 

Çok basit ve gülünç bir bahâne... Hiçbir bahâne Küfre Rızayı, küfrü desteklemeyi meşrû kılmaz. Bir tarafta, hata etmiş olsa bile, hatasını kabûl eden birisi, diğer tarafta, fir’avn’nın, Nemrud’un, Ebû Cehl’in hempaları... 

Takdîr elbette sizin!...