Lâ Edrî remziyle yorum yapan Değer’li Kardeşimiz. 

Merhûm Ali Erol Ağabey hakkında makale’ler yazdım. Ta’kip etmişseniz okumuş olmalısınız. Bundan sonra da, muhtelif vesiylelerle ibretâmiz hatıralar bize ulaşırsa yine yazarım. Haz. Üstaz’ımızın nesebinin Büyüklerinden, Merhûm, Seyyid, Tuna Hanı, İdris Bey ile alakalı bilgilerden şimdilik, mahrum bulunuyoruz. Bu hususta araştırmalarımız kesif bir şekilde devam etmektedir. Ulaşabildiğimiz bilgi kırıntılarını elbette sizlerle paylaşırız. 

Değer’li Muallim Kardeşim. Ali Erol Ağabey’in, Haz.Üstaz’ımız tarafından kendilerine lütfedilen, “İCÂZETNÂME”lerinin Çamlıca Basım’a hediye edildiğini bildiriyorsunuz. İcâzetnâme’yi onlardan doğrudan talep etmek yakışık almaz. Bekleyelim, görelim, bakalım, nasıl değerlendirecekler? Onlar bir şekilde değerlendirdiklerinde, gereğini yaparız. İnşâ Allah! 

Emîr remziyle yorum yapan Pek Değer’li Kardeşim. 

Çok ehemmiyetli bir bilgi lütfettiniz. Benim, ba’zı yakînî olduğunu tahmin ettiğim zevattan aldığım bilgilere göre, Merhûm Ali Erol Ağabeyimizin İstanbul’da, Üsküdar-Sultan Tepesi’ndeki evinde ve 105 yaşında vefat ettiği tarzında idi. Sizin verdiğiniz kat’î ve şeksiz ma’lûmata göre, Merhûm Ali Erol Ağabeyimiz, Ankara’da, hastahâne’ye götürüldüğü sırada, yolda vasıta’da ve 108 yaşında vefat etmiştir. Bu bilgileri lütfettiğiniz, önemli bir hatayı tashih ettiğiniz için size derîn teşekkürlerimi arz ederim. Bir kerre daha, Merhûm Ali Erol Ağabey’e, Rabbimin vâsî rahmetini niyaz ederim. Taat üzere, Allah yolunda geçen uzun bir ömür, saadet’lerinin en büyüğüdür. Ne mutlu, taat üzere geçen, Allah yolunda harcanmış uzun ömür sürenlere... 

Değer’li Kardeşimiz Ertuğrul Bektaş Beyefendi. 

Merhûm Ali Erol Ağabey için dilek, temenni ve niyaz’larınıza aynen katılıyor, bendeniz de Ali Erol Ağabey ve bilcümle geçmişlerimize, İmam-ı Rabbânî Evlâd’ından ahirete intikâl edenlere rahmet diliyorum. 

Pek Değer’li Kardeşimiz M.Öztürk Beyefendi. 

Mensubu olmakla şerefyâb olduğumuz, Tarîkat-i Nakşibendiyye-i Âliyye’nin Saâdâtı, kevnî kerâmet’lerin ellerinde zuhur etmesini hiç hoş karşılamamışlar, Hayz-u Ricâl olarak değerlendirmişlerdi. Peygamber’imiz salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimizden i’tibâren, Silsile-i Zeheb ve Silsile-i Saâdât’ın birinci halkası, Peygamber’lerden sonra bütün insanların efdali Sıddık-ı Ekber’in elinde hiçbir Hâriku’lâde zuhur etmemiştir. Bir velî’nin elinde kerametlerin zuhuru nasıl o velî’nin derecesinin yüksekliğini göstermediği gibi, bir başka velî’nin elinde zuhur etmemesi de, o velî’nin mertebesinin aşağılarda olduğunu göstermez. 

Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid Süleyman Hilmi Silistrevî (K.S.) Efendi Hazret’leri, İstanbul-Topçularda, Tekâmül Kursundaki son sohbetlerinden birisinde, “Evlâdım! Sakın ola! Kevnî kerâmetler peşinde koşmayınız. Gökte uçmak ma’rifet değildir; Leş yiyen Kartallar ve Akbaba’lar yüksekler’de uçarlar. Denizde yürümek ma’rifet değildir; canavar balıklar, köpek balıkları Okyanus’ların en derin yerlerinde yüzerler. Tayy-i Zaman ve Tayy-i Mekân, (uzun mesâfeleri kısa zaman’da kat’etmek) ma’rifet değildir; şeytan ve bütün cin tâifesi, uzun mesafeleri çok kısa bir zaman zarfında kat’edebilirler. Asıl ma’rifet ve kerâmet, ölü kalp’leri diriltmek, bir kişinin hidayetine vesiyle olmaktır,” buyurmuşlardır. 

Bu meseleye işaret buyurduğunuz gibi, “saflar, tevâkuşlar,” olarak bakmak da isâbetli değildir. Eğer birisi çıkmış, birilerine bir şeyler izâfe ediyor, hâriku’lâde isnad ediyorsa, isnad eden de, kendisinin de Nevzuhur velî, “Olaçıkagelmiş,” birisi olduğunu gösterir. 

1970’li yılların ortalarıydı. Merhûm Ali Dayı, (Ali Yılmaz), Fazıl Temizerler ile birlikte hac farizasını ifa için otobüs’le Mukaddes Topraklara gitmişlerdi. Kendilerini, İstanbul-Sultanahmed Meydanında, du’alar ve tekbirle uğurlamıştık. Hac Farîzasını eda edip sağ-salim yurdumuza döndüler. “Hoş geldiniz, Haccınız mebrûr olsun, Allah kabul buyursun!” dedik. Aradan bir müddet geçti. Bizler, Ali Dayı’ya yine “Ali Dayı,” Fazıl Temizerler Hoca’ya da “Fazıl Hoca,” “Fazıl Efendi,” “Fazıl Ağabey,” demeye devam ettik. Fakat Fazıl Hacı, Ali Dayı ile her karşılaşmasında, Ali Dayı’ya, “Hacı Ali Dayı,” diyordu. Bir gün Ali Dayı, “Mustafa! Siz hepiniz, bana eskiden olduğu gibi, yine “Ali Dayı,” diyorsunuz. Yalnız, Fazıl Efendi, Fazıl Hoca, bana ne zaman karşılaşsak ısrarla, “Hacı Ali Dayı,” diyor. Niçin böyle diyor, biliysin mi? Nereden bileyim, Ali Dayı, dedim. İçinden öyle geliyordur, öyle söylüyordur. Yook! Dedi. Adam hacca gitmiş gelmiş, Hacı Fazıl olmuş ve fakat hiç kimse kendisine, “Hacı Fazıl,” demiyor. Kendisine “Hacı Fazıl,” denilsin, diye bana hep “Hacı Ali Dayı,” diye hitap ediyor,” demişti. 

Ertuğrul Bektaş Kardeşimiz. 

Pek çok Turuk-u Âliyye, aralarında bid’at ve hurâfeler, (Bilhassa, tasavvufî bid’at ve hurâfeler), zuhur ettiği halde, aralarından ba’zıları çıkıp, bu bid’at ve hurafelere karşı çıkmadıkları ve avamı ikaz etmedikleri için safiyyetini kaybetmiş, Nisbet-i Sahîhası ve teselsülü inkita’ya uğramıştır. 

Turuk-u Âliye’den olduklarını iddia eden pek çok câmia ve cemaat, artık, bulanık sel sularının bile uğramadığı birer metruk değirmen haline geldi. Bu devirde, Himmet-i Ricâl ve Haz.Üstazımızın tasarrufu ile Nisbet-i Sahîhası ve teselsülü devam etmekte olan bu tek yolun, Kibrit-i Ahmer yolunun, fesadına, yozlaşmasına aslâ izin vermeyeceğiz. Bu yolda gerektiğinde tek başımıza kalsak bile, yine asla izin vermeyeceğiz. 

Üveys remzini kullanan Pek Aziz Kardeşimiz. 

Allah ömür ihsan buyurursa, inşâ Allah! Bu gönüldaşlığımız, fikirdaşlığımız daha uzun yıllar devam eder. Sıhhat ve afiyet temennileriniz için teşekkür eder, mukabele ederim. Derin Saygılarımla. 

Değer’li Ramazan Saçar ve Eğitimci Remzini kullanan Değer’li Kardeşlerim. Umarım ve temennî ederim, bu yol, 2017 yılı sonuna kadar tamamlanır. Mes’ele, sadece Antalya-Konya, İç Anadolu yolunun 100 km. kadar kısalmasından çok, Ekim ayından i’tibâren Nisan ayı sonlarına kadar, sık sık, kış şartları dolaysiyle Konya-Seydişehir, Seydişehir-Akseki arasında yolun trafiğe kapatılmasıdır. Oysa, Konya-Beyşehir, Gembos-Antalya yolu, 12 ay, 7/24 açık kalır ve insanlar ılıman bir havada, dünya’nın en egzotik iki ovasından, Gembos ve Eynif ovalarından geçerek, Demirkapı Tünelinden geçince, nisbeten daha sert İç Anadolu ikliminden, 5 km. Tünel’in öbür ucunda Akdeniz-Antalya ılıman ve sıcak iklimine girecekler. 

Kemal Remzini kullanan Değer’li Kardeşimiz. 

Şikâyet’lerinize teessüf ve üzüntülerinize aynen katılıyorum. “Biz, bidâyette başkalarının nihâyetlerini derç ederiz,” yolunun yolcularıyız. Bidâyette (başlangıçta), başkalarının nihayetini derç etmeyi te’min eden en önemli unsur “SOHBET,”dir. Peygamber’imizin Amcası, Reisü’ş-Şühedâ Haz.Hamza’yı şehid eden Vahşî’yi, Tâbi’in’den, Ümmetin en hayırlısı, Üveys el-Karnî’den daha faziletli kılan, Resûlullah’ın sohbetine mazhar olmasıdır. Sohbetin katılanlara faydalı olması için, sohbet edenlerin ehl-i Sohbet olmaları şarttır. 

Sohbet edenler Ehl-i Sohbet değillerse, ya da, Ehl-i Bid’at iseler onların sohbetleri, sohbete katılanlar için, “Öldürücü bir zehir veya dikeni eliyle sıvazlamaktır.” 

Aziz Kardeşim ben burada az şey ifade edeyim. Fakat siz bundan çok şeyler çıkarınız... 

Üveys Remzini kullanan Değer’li Kardeşimiz. 

Merhûm Ali Erol Ağabey için rahmet dileklerine aynen katılıyorum.