YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/45) 

Osman Karaman – 14.08.2018 – 11:10

(1) Bazı AK Partili belediyelerin kurban kesme müsaadesi vermediğini duydum. Bunun yaygın bir uygulama olduğunu düşünmüyorum. Ancak yine de kurulduğu günden bu yana AK Parti’yi desteklemiş birisi olarak bunu son derece yanlış buluyorum. Adalet mülkün temelidir. Devlet keyfî hareket edemez. Devlet kendisine oy versin vermesin herkese eşit davranmak zorundadır. Bir kişi, bir zümre size oy vermemiş olabilir. Hatta oy vermediği gibi mesnetsiz tezvirat, isnat ve ithamlarda da bulunmuş olabilir. Esasen bunu yapanlar cemaatin idare mekanizmasında yer alan azınlık bir kısımdır. Cemaat tabanının ekseriyeti sağduyulu olup, bu isnat ve ithamlardan berîdir.

Osman Karaman – 14.08.2018 – 11:11

(2) Muhterem Cumhur Reisimiz de bu hakikatin farkında olduğundan dolayıdır ki, 17 yıldır kendisine muhalif olduğu halde cemaate karşı en ufak bir menfi tavır almamış, bilakis ‘iyilik yap at denize, balık bilmezse Hâlık bilir’ prensibiyle her fırsatta destek olmuştur. Karşılığında daima nankörlük görmüştür, o ayrı mesele! Ancak devlet olarak bu işlerle mücadelenin yolu bir kuruma verilen izni diğerine vermemekle olmaz. Bilakis adil ve eşit davranmakla olur. Unutulmasın hukuk bir gün herkese lazım olur. Behemehal bu yanlıştan vazgeçilmelidir. Haklıyken haksız duruma düşmek istenmiyorsa tabi..

Aziz Kardeşim Osman KARAMAN Beyefendi. Ümraniye’de veya Yurdumuzun herhangi bir yerinde, AK Parti’li Belediye’lerin, Kurban Kesim Yerlerini yıktıkları veya kapattıkları, kocaman bir yalan ve iftiradır. Esâsen, Şehir Merkez’lerinde, isteyenin istediği yerde kurban kesmesi kanun ve nizamlara uygun değildir. Vatandaşlara kolaylık olsun diye, mecrası, şehir şebekesi, kanalizasyon veya pis su kanalına doğrudan bağlı bulunan, Oto Yıkama İstasyonlarında etrafı kirletmemek şartıyla, izin değil ama, kurban kesilmesine müsamaha gösteriyorlardı. İstanbul’un, ba’zı ilçelerinde, meselâ, Ümraniye’de, bizi yakinen tanıyan, Belediye Reisi, ba’zı yurt’ların bahçelerinde ve Otopark’larında, çoklu kurban kesimine müsamaha ediyor, müsamaha ile kalmıyor, Kurban Kesim günlerinde sokak, çift yönlü, trafiğe kapatıldığında da, göz yumuyor, her saat başı vazifelendirilen bir çöp kamyonu, işkembeleri ve diğer pislikleri götürüyordu. Bu yıl, Yurtta büyük çaplı bir inşaat faaliyete devam ediyor, isteseler de kurban kesemezlerdi. Televizyon kanallarında ve Sosyal Medya’da, dolaştırılan, “Ümraniye’de Kurban Kesim Mahallî, Belediyece yıktırıldı,” haberi ise, tam bir provakasyondur. Yıktırılan yer, Kurban Kesim Mahalli değildir. 

Kazak Vakfı tarafından, Ümraniye’de, geniş bir site’nin içinde, Kur’ân Kursu mu, Yurt Binası mı, Kültür Merkezi mi tam olarak bilinmeyen bir yerin bitişiğinde, Kurban Kesim yeri değil, zaman zaman Kazak Türk’lerinin toplandığı, Göçebe Kavim, Kazakların ırkî hususiyyetleri dolaysiyle, sık aralıklarla koyun-kuzu kesip toplandıkları bir yer. Burası, Site sâkinlerinin tamamına aid olan bir yer. Ayrıca, ruhsatsız, kaçak olarak yapılmış, vâkî şikayet üzerine, Belediyece yıktırılmış, Belediye yetkili’leri, yıktırmamış olsalar, aynı ihtar C.Savcılığı’na da yapıldığı için, en az, dört yıl hapisle yargılanırdılar. 

Câmia’mızla Devletimizi karşı karşıya göstermek isteyenler için bu provake haber, bulunmaz bir fırsat olmuştur. 

Sıla-i Rahim münasebetiyle bulunduğum, Kadîm Şehir, Beyşehir’de, Yurtlarımızdan birisinin bahçesinde, 87 baş Büyük Kurban, bir başka Yurdumuzun bahçesinde 100 baş, küçükbaş hayvan kurban edilmiştir. Ne bir şikâyet vâki olmuştur ve ne de bir engelleyen... Bu Şehr’in Belediye Başkanı AK Parti’lidir. 

İsmail Hoşgör – 15.08.2018 – 10:13

Hizmetlere laf atanlar kendilerine baksınlar. 

Osman Karaman – 15.08.2018 – 16:28

Yorumlar yayımlanmıyor mu artık... Dün yaptığım iki yorumun akıbetinden haber yok. 

Aziz İsmail Hoşgör Kardeşim. Doğru söylüyorsunuz. Nice insanlar kendi gözlerindeki merteği görmezler de bir başkasının gözündeki saman çöpünü mertek olarak göstermeye kalkarlar.

Aziz Osman Karaman Beyefendi. Bizim gazetecilik yaptığımız yıllarda, Ramazan Bayramında iki gün, Kurban Bayramında ise üç gün, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti “Bayram Gazetesi” çıkarırdı. Senede beş gün diğer gazeteler neşredilmezdi. Daha sonra bu centilmenlik anlaşması bozuldu. Artık Gazeteciler Cemiyeti Bayram Gazetesi çıkarmıyor, Bayramlarda da günlük Ulusal ve Yerel gazeteler yayınlanıyor. Ama, dileyen gazeteler, Bayramlarda, yayınlamama hakkını kullanarak Ramazan Bayramında iki gün, Kurban Bayramında üç gün yayınlanmıyorlar. 

Gazetemiz Önce VATAN Gazetesi de, bu hakkını kullanmaktadır. Kurban Bayramının 2., 3., ve 4ncü günü, 24 Ağustos 2018 Cum’a günü, Gazete’miz yayınlanmadı. Yorumlar her ne kadar Pazartesi günlerinde yayınlanıyorsa da birikim vesiylesiyle bir gecikme vukua gelmiş olabilir. Görüldüğü gibi işte bu hafta Yorumunuz yayınlanıyor... 

Gurbetten Sılaya – 16.08.2018 – 00:41

Mustafa bey.. Yazdıklarım hayal değil, iftira bühtan hiç değil.. Alamele'innas bütün medyanın gündemi ve bizzat yaşanan şeyler... Siz de bunları gayet iyi biliyorsunuz..

Kemal beyin “ip kesmesi, İyi parti olayındaki telefon konuşmasında efendinin kıyamette Allah tarafından gönderilmesi” masalı.. yalan mı..?

Gurbetten Sılaya – 16.08.2018 – 00:48

Büyüklerimiz “İki Nebi tasarrufuna sahiptir..'” diyen mübtezel hocayı dinleyen ve ses çıkarmayan bir büyük..(Alihan Kuriş) nasıl bir büyükse hangi davanın büyüğü oluyor..

Sizin gibi sayıları bir elin parmakları kadar kalmış duayenler. H.Arıkan, Seyfeddin hocalar ne yaparlar....Böyle zırvaları uyandırmıyorlarsa.. Böyle topluluğa FRAKI DALLE demek çok ağır bir itham mı..?  Takıyyeyi bırak artık...

Milyonlarla ifade edilen, bilâistisna, ehl-i Sünnet, İmam-ı Rabbânî Evlâdı, nezîh bir Câmia’ya, bu Câmia’dan olduğunu iddia eden bir-kaç sefih kimsenin söyledikleriyle-söyledikleri iddia olunan, Şer’i Şerife tasavvuf’un umûmî kâidelerine, Sırr-ı Hafî Yolu, Tarîkat-i Nakşibendiyye-i Âliye’nin umûmî düsturu uymayan şeyler dolaysiyle, hâşâ! bir Câmia’ya dalâlet isnad etmeye ne sizin ve ne de başka hiç kimsenin hakkı vardır, haddi de değildir. 

Şer’i Şerife, Yolumuzun Umûmî düsturuna aykırı o sözü kim söylemiş, nerede ve ne zaman söylemiş, kimlerin yanında söylemiş. Sizin ifadenizle “Büyüklerimiz dinlemişler de ses çıkarmamışlar”. Bu büyükler kimlermiş, tasvîp ma’nasında ses çıkarmayanlar kimler miş? 

İçimizden çıkmış veya içimize sokulmuş, bir elin parmakları kadar sefih’lerin söyledikleri sebebiyle bütün bir Câmia’yı, tabî’î ki bu satırların yazarını Fırak-ı Dâlle’den olmakla ithâm, iftira ve bühtan değil de nedir? 

Ertuğrul, Aczimin Giryesi ve Osman Karaman Kardeşlerimizi, ehl-i Sünnetten, İmam-ı Rabbânî Evlâdı’ndan, Nezîh Topluluğumuzdan ayrılıp başka hizmet alanları bulmaya da’vet ediyorsunuz. 

Ertuğrul Kardeşim, “Gurbetten Sıla’ya rumuzlu Pîr-i Fânî, seni az-çok tanıyorum. Bizi vazife’ye da’vet ediyorsun. Yazılarımızı bir gözden geçir bakalım, ne yazmışız ezbere atıp-tutmakla olmaz neredeyse tüm yazılarımız bu Câmia’nın taksirlerini tenkîd üzerinedir. Tek farkımız senin gibi yıkıcı tenkid yapmamamız. 

Vakti zamanında makas değiştirip başka cemaate gittin. Pekiyi! Onların hiç hatası yok mu? Bunların (şimdi senin beraber olduğun) hiç hatası yok mu? Yanlışları, sadece benim bildiklerim, bu Cemaati 10, belki de 100’e katlar. 

Bu yolda hepimizden kıdemli olduğunuzu söylüyorsunuz. 1965-66’dan bahsediyorsunuz. Sünnet Merasiminde bulunduğunuzu, Aşr-ı Şerif ve Mevlid-i Nebevî’den bahir okuduğunuzu söylüyorsunuz. 

Bu satırların Yazarı, o tarihlerde, Çatalca’da, Tekâmül okutuyordu. Çatalca Müftüsü, Merhûm, Lütfi Davran, Çatalca-Ferhatpaşa Camii İmam-Hatibi, İshak Çamönü ile birlikte, o sünnet merasimini organize edenlerdendik. Ses yükseltici cihazı biz getirdik. İshâk Çamönü, Aşr-ı Şerif ve Mevlitten bahirler okudu. Sizi tanımıyorum, hatırlamıyorum. Orada bulunmuş olabilirsiniz, Aşr-ı Şerif ve Mevlitten bahirler de okumuş olabilirsiniz. Öyleyse, bu yaman savrulma, bu irtidat, bu tasavvuf düşmanlığı niye?! Seninki, “Gavura kızıp Abdest Bozmak,” değil, içimizden çıkan veya içimize sokulan kimi sefihler dolaysiyle, Dinimizin, İman, İslâm rükûnlarından sonra, üçüncü rüknü, “İhsan-İhlas” rüknü’nün inkarıdır, Fırak-ı Dâlle’den Vehhâbî’liğe intisap’tır. 

Size ve bütün Fırak-ı Dâlle’ye rağmen, Süleyman Hilmi Silistrevî Efendi Hazret’leri (k.s.), Efendimiz, Üstazımız, Mürşid-i Kâmili ve Mükemmilimiz, Medâr Mürşidimiz ve Müceddidimizdir. Tecdîdi ve tasarrufu, İlâ mâşâ Allah! devam edecektir. 

Aziz Ertuğrul Kardeşim. 

“Şu bizim yol mes’elesi nihayet bitti.” Alternatif yola nazaran, Konya-Antalya, dolaysiyle, Antalya İç Anadolu’yu 70 km. kısaltan yaz-kış, 12 ay, 7/24 trafiğe elverişli yolun, Konya-Beyşehir arası, Otoban-Otoyol, mükemmelliğinde bölünmüş yol, tamamlanmış olup yer yer trafik işaretleri, yol çizgileri yapılmaktadır. Tahmin ediyorum, en kısa zamanda, resmî açılışı da, yapılacaktır.