YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/41) 

Gurbetten Sılaya – 20.07.2018

24 Haziran seçimleri bir TURNUSOL kağıdı gibi bu cemaatin bütün eğriliklerini İslam ve şeriat dışı ne kadar zikzakları varsa hepsini ortaya döktü.. Yıllarca hizmet etmiş bir hocayı bile bir çırpıda silip geçiyorlar..

Kemal çok kişilerin ipini keserdi (ne demekse) şimdi Mustafa hoca bu kapıdan kimse kovulmaz diye eski beyanları gündeme getiriyor.. Sen kimi kandırıyorsun..

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/41) 

Gurbetten Sılaya – 20.07.2018

Seçimde İYİ Partiye oy vermeyeceğini söyleyen birisine yetkili olduğu anlaşılan kişi “Yarın ahirette Allah Üstadımızı gönderince ne cevap vereceksin” diye psikolojik baskı yapıyor.. Yahu böyle bir din böyle bir tarikat tasavvuf olur mu.? Çürümüşlüğü görüyor musunuz..? Okuttuğunuz din bu mu.? Hani siz Kuran okutuyordunuz.. Allah’ın kitabına hiç mi ne dediğini öğrenmeyeceksiniz ..sittin sene oku hatim yap sevap kazan.. Bir ilim adamı yetiştirdiğinizi gören var mı...

Bence bu topluluk bir FRAKI DALLE OLMUŞTUR....

Gurbetten Sılaya, remziyle yorum yapan Beyefendi. 

Ne bu buğuz, kin ve adavet. Daha önceki zamanlarda da buna benzer, kin, buğuz ve adavet dolu yorumlar yapmıştınız. Hattâ bir ara eğer, insafsız ve adaletsiz, objektiflikten uzak, şahsî kin ve nefretinizi kusmaya devam ederseniz, bir daha yorumlarınızı dikkate almayacağımı ve cevap vermeyeceğimi ifade etmiştim. Aslında, bu yorumunuzu da cevaplandırmaya değmez. Fakat, “öyle bir yorumda bulundum ki, sus-pus oldu cevaplandıramadı demeyesiniz,” diye, cevaplandıracağım. Beyefendi. Herhangi bir idarecinin yakın çalışma arkadaşlarını seçme hakkı vardır. İhtiyaç hissedildiğinde, gazâ mevkii’nde olanları, du’â mevkii’ne, du’â mevkii’nde olanları gazâ mevkii’ne çekme hakkına sahiptir ve hizmetin gereğidir. Gazâ mevkii’nden du’â mevkiine alınanların “İpi’nin kesilmesi, tard edilmesi” söz konusu değildir. 

Ne İslâm dininde ne de Sırrı Hafî yolu, Tarîkat-i Nakşibendiyye-i Âliyye’de, ruhbanlık vardır. Dolaysiyle hiçbir kimsenin bir başka kimseyi Hıristiyanlıkta olduğu gibi vaftiz ile dine kabul veya aforozla dinden çıkarma gibi bir salahiyeti yoktur. Zaman zaman, şahıslar arasında belli müddetlerde, dargınlıklar kırgınlıklar olabilir, telâfisi her zaman mümkündür. 

Beyefendi. Dolu dizgin rahvan gitmekte olan at’ın ayağı sürçmüştür. Bir yol kazası meydana gelmiştir. Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur. Hattâ, sizin gibi, fırsatı ganimet bilip “Vur Abalıya,” mantığı ile içindeki kin, nefret ve buğuzlarını kusma fırsatı arayanlar için de gün doğmuştur. Ba’zılarına göre bir sürçmede, bir sekte’de, bu nezîh Câmia’nın bütün birikimlerini, müktesebatını yok farz edemezsiniz. 

Büyük bir memnûniyyetle ifade etmek isterim ki, Câmia’mızın kâhir ekseriyyeti doğru olan ne ise onu yapmıştır. 

Câmia’mızın, “Peygamber’imizin ve ashabının yolu demek” olan, Ehl-i Sünnet Ve’L-Cemaate bağlılığı, sizin ve sizin gibi düşünen fırkalar gibi pamuk ipliği ile olan bir bağlılık değildir. 

“Dinde ikrah (zorlama) yoktur. Doğruluk, sapıklıktan (azgınlıktan) ayrılmıştır. Artık her kim tâgûtu inkâr eder, Allah’a da iman ederse, işte o, en sağlam ipe (tutamağa), ki, onun için kopmak yoktur, yapışmıştır. Allah hakkıyla işiten ve bilendir.” (Bakara 2/256) (Tâğût: Allah’a ısyan edip zorla ya da rıza ile saygı gösterilip ibâdet edilen insan, şeytan, put vb. varlıklar.) 

Câmia’mız, bu Nezîh topluluğun ehl-i Sünnete bağlılığı aslâ kopmayan-koparılamayan, Urvetü’L-Vüskâ iledir. Hiçbir sebep ve hiçbir mânia bu ipi koparamaz. Eğer birisi, çıkıp da, günlük siyâsî-eften-püften bir mes’ele’yi, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil ile irtibatlandırmaya kalkmışsa büyük hata etmiştir. 

Ehl-i Sünnet’in eksiksiz, bitemâmihâ ve bikemâlihâ, temsili noktasındaki Câmia’mıza, Fırak-ı Dâlle’den olma ithamınız, Şî’a’nın, Ashab-ı Güzîn arasında fark gözetmeyip, alâ merâtibihim, “Tafdîlü’ş-Şeyheyn, Muhabbetü’L-Hataneyn,” Peygamberimizin Kâim-i Pederleri, Haz.Ebû Bekr es-Sıddık ile, Haz.Ömer el-Fâruk radiya’llâhu anhümâ’yı faziletli bilmek, yine Peygamberimizin iki damadı, Haz.Osman ile Hz.Alî’yi sevmek, esasına dayanan, ehl-i Sünnet akidesine sahip olduğumuz için bizi Fırak-ı Dâlle’den olma ithamına çok benziyor. 

Beyefendi. Haftada bir gün Çarşamba geceleri, Hatm-i Hâcegân Sırr-ı Hafî Yolunun, esâsatındandır. İnanmaya bilirsiniz. Fakat hafife almanız yakışıksızlıktır.

Beyefendi. Merak ediyorum. Bu kadar kin, nefret ve adavet durup-dururken oluşmaz. Acabâ, geçmişten bir kuyruk acısı olmasın?!.. 

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/42) 

Ertuğrul – 23.07.2018 – 01:08

Hocam cümlemi yanlış iktibas etmişsiniz her cemaat belli bir cesamete yerine cemaate yazmışsınız düzeltmek isterim. Ben bu yorumda lüzumsuz münazaraların faydasızlığına işaret etmek istedim. Nihai hükmü verecek olan tahkik Halıkımızdır. 

Aziz Ertuğrul Bey Kardeşim. 

Tabîî, elbette ki, “Cesâmet” olacaktı. “Cesâmet” yerine Cemaat yazılması, ma’nasız, mantıksız bir şey olmuştur. 

Zât-ıâlinizden ve diğer bütün yorumcu-okuyucu Kardeşlerimizden özür dileriz. İstemesek de, zaman zaman, benim zühulüm, zaman zaman, Editör Kardeşlerimin sehli ile bu hatalar olabiliyor. Doğru söylüyorsunuz, hiçbir tarafa herhangi bir fâidesi olmayan tartışmalara son verilmelidir. Şüphesiz, en doğru, en nihâhî hükmü verecek Allah’ımızdır. “Ve ileyhi Tevekkelnâ”...

Aczimin Giryesi – 23.07.2018 – 11:26

Muhterem hocam, bu kadarcık latifemiz olsun demiştim. Mukabeleniz için teşekkür ederim. Selam ve hürmet. 

Azîz Kardeşim. Latife gerçekten latîf ve latîfe olduğunda, kırılmak şöyle dursun, sürûr verir. Kişiler, lâtifeyi, nazlandıkları ve nazlarının geçtiği kimselere yaparlar. Böyle olunca da aradaki kardeşliği ve muhabbeti artırır ve takviye eder. 

Resûl-i Ekrem, salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, Ashabı’nın birbirleriyle latîfe yapmalarına izin verir, zaman zaman, bizzat kendileri de latîfe buyururdular. 

Bir gün Mescid-i Nebeviyye’nin yakınlarında, ba’zı ashabı ile sohbet ederlerken, “Cennete giren kadınlar ve erkekler 33 yaşında olacaklar, daha sonra ne gençleşme ne de yaşlanma olacak,” buyurunca, yaşı bir hayli ilerlemiş bulunan bir hanımefendi, “Ey Allah’ın Resûlü! Biz yaşlı kocakarılar cennete giremeyecek miyiz?” diye endişesini belirtmişti. Resûl-i Ekrem Efendimiz, salla’llâhu aleyhi ve sellem: “Sana kocakarıların cennete gireceğini kim söyledi” buyurunca, yaşlı hanımın korkusu, endişesi daha da artmıştı. Peygamberimiz tebessüm buyurdu, “Latife, lâtife,” dedi. “Cennete herkes, 33 yaşında girecek, üzülme, İnşâ Allah! sen de bu yaşlı halinde değil, 33 yaşındaki halinle gireceksin!” buyurdular. 

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/41) 

Osman Karaman – 23.07.2018 – 17:46

Yorumlarda sansür var sanırım. Bir önceki yazıya yaptığım yoruma yer verilmedi. Lütfen izahat rica ediyorum. 

Azîz Osman KARAMAN Bey Kardeşim. Bu zeminde hiç kimseye, hele hele, görüş ve fikirlerini temiz bir dille, hiç kimseye sövmeden, hakaret etmeden ifade eden kardeşlerimiz için sansür uygulanmaz. 

Yorumlarınızı çok dikkatlice okur, yorumlar üzerindeki tahlilimizde sizi aslâ rencide edici ifadeler kullanmamaya i’tinâ ederiz. Ba’zı haftalar, kesâfet sebebiyle gözden kaçmış olanlar bulunabilir. Fakat bilerek bir sansür söz konusu bile değildir. 

Geçmişte yazı yazmam hususunda, tirajı yüksek gazete’lerden teklif geldiğinde, sansür uygulayıp-uygulamadıklarını sorduğumda, tabiî ki, gazete’nin bir yayın politikası vardır. Bu politikalara uymayan yazılar sansür edilir,” dediler. Ben kendilerine, “Nas’lara, sarih-sahîh deliller, âyet ve hadis, Edille-i Şer’iyye ve ehl-i Sünnet akidesine muhâlif her görüş benim için bir sansür sebebidir. Bunların dışındaki her görüş, benim için sansür edilemez, başkalarının sansürlerine de izin veremem,” demiştim. 

Bu ölçüler dahilinde her yorumunuz sansürsüz, bu zeminde yer alır. Rahatlıkla Yorumunuzu her konuda yapabilirsiniz...