Bu hafta, yine Değer’li Yorumcu’larımızdan, her biri diğerinden daha güzel ve dikkat çekici yorumlar geldi. Bu zemin, giderek, eline kalemini alan, bilgisayarları’nı, akıllı telefonu’nu önüne alanın ceffelkalem bir şeyler çiziktirdikleri bir zemin olmanın ötesinde, kalemine, kelâmına hâkim, işledikleri mevzu’ulara tam vâkıf, hakaret etmeyen, sövmeyen, temiz bir dille Türkçe’mizi, çok iyi kullanan, mütehassıs’ların, kılıçlaşmış kalemleriyle meydana çıkmış Değer’li Kardeş’lerimizin buluştuğu, zaman zaman birbirleriyle, zaman zaman bendenizle fikir müshademesi-münâzarası yapan, yiğitlerin zemini haline gelmiştir.
“Müsâdeme-i Efkâr’dan Berîka-i Hakîkat Çıkar”...
YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’LAR!... (4/32)
Osman Karaman – 16.05.2018 – 15:55
Aczimin Giryesi remziyle yazan kardeşim.. Dediğiniz gibi Müslümanın nerede durduğu, kimlerle aynı safta yer aldığı çok mühim bir husustur. Bu açıdan bakıldığında cemaat 2000’li yıllara kadar genellikle ehven-i şer” mantığı ile tercihini belirlemiştir. Fakat son 15 yıldır bu mantık terk edilmiş ve yerine burnunun dikine” mantığı geçerli olmuştur. 24 Haziran seçimlerinde bu sakat mantığın terk edileceğine dair bir emare de maalesef yok. Hâlbuki Tayyip Bey bu cemaate ne kötülük yaptı? Hangi işine taş koydu, hangi hizmetine mani oldu? Tayyip Bey düşmanlığının makul bir izahı yok.. Ancak şükrü eda edilmeyen nimetin elden çıkması da mukadderdir. Memleket ve İslam dünyası için adeta hayat memat meselesi haline gelen önümüzdeki seçimlerde de eğer aynı tutum devam ederse bu kez çok ağır sonuçları olabilir. Ve bunun sorumlusu da âmir mevkide olanlar kadar aklını, idrakini, izanını, vicdanı rafa kaldıran safderun kardeşlerimiz olacaktır.
DİYÂNET’DE YENİ BİR DEVİR!... (2)
Aczimin Giryesi – 18.05.2018 – 00:03
Muhterem hocam, Diyanet şöyle böyle bir temizlikle kurtulmaz. Sadece Fetö mü? Mezhepsizlerden, modernistlerden, deist ilahiyatçılardan... kısaca ehl-i sünnet dışına çıkmış bütün unsurlardan temizlenmeli. Fetö'nün temizlenememesinin bir sebebi de aralarında birbirlerine müsamaha etmeleri olmasın. Körler ile sağırlar birbirini ağırlar. Bütün Diyanet reislerinin vaktiyle Fetö’yle bir şekilde temasları olmuş. Diyanet lağvedilip yeniden ehl-i sünnet üzere inşa edilmelidir.
Ertuğrul – 19.05.2018 – 02:01
Hocam ben Diyanet mensupları içinde ehli sünnet itikadında olan tek kişiye rastlamadım desem yalan olmaz. Tabi yurtdışını kasd ediyorum.
M.Öztürk – 18.05.2018 – 11:06
Hay Allah cc razı olsun, ağabey, elinize, dilinize, kaleminize sağlık.
Ertuğrul – 18.05.2018 – 03:06
EDİTÖRE!!!
Yorum yazarken, aniden yazdığım yorum silindi, bunu birçok arkadaş size hatırlattı inkar ettiniz lütfen bu hususa ciddiyetle eğiliniz. Bundan dolayı da daha yorum yazmıyorum, emeğimiz berhava oluyor.
AHMET – 18.05.2018 – 11:53
Ertuğrul Bey, ben de bundan çok mustaribim. EDİTÖR'e hatırlatan da benim. Hem de kaç defa. Ama teknik elemanlar bir problem yok demişler. Var işte... Ben önce word belgesinde rahat rahat yazıyorum, sonra oradan kopyala-yapıştır yapıyorum. Tavsiye ederim. Ama telefondan yazıyorsanız galiba çare yok. Aman yazmaya devam ediniz. Sizsiz olmaz. Selam ve hürmetler.
Teknik Destek – 19.05.2018 – 15:59
Sayfa belli aralarla kendini yeniler, siz sayfa yenilenmeden yorum gönder düğmesine basar ve yollarsanız yorumunuz gider, sayfa yenilenince sizin yazdıklarınız berhava olur, maalesef, başka bir platformda yazıp kopyala yapıştır iyi bir yöntem olabilir, arzolunur...
Teknik mevzu’larda, yorumcu’larımıza alaka gösteren, Gazete’mizin teknik elemanlarına, Site-sayfa yetkililerine çok teşekkür ederim. Birlikte gayretlerimizle netice alacağımızı düşünüyorum.
ERTUĞRUL 18.05.2018 – 03:05 i’tibâriyle yorumunun devamı:
“Bizim ve diğer ba’zı ehl-i Sünnetten olan cemaatlerden istifade etmiş, yahut el-an irtibatı olanlar hariç, bâhusus, dört Hak Mezheb ve Ehâdis-i Nebeviyye noktasında oldukça gevşek ve lâubâliler. Tahkîr, tezyif ve terzil için söylemiyorum oldukça cahiller. Düşünün ki, bir Mevlid-i Nebeviyyeyi bile çoğu, Latinceden ancak okuyabiliyorlar!
İlyas Ahmed isimli zât Fatih’in babası İkinci Murad’a takdim ettiği Kâbusnâme isimli eser’inde, meâlen, “Ey oğul! Ne öğrenirsen onu tam ve derinlemesine öğren ki, mahcûb olmayasın!” diyor...
YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/33)
Aczimin Giryesi – 20.05.2018 – 00:44
Estağfirullah hocam. Dua buyurunuz. Sıhhat içinde bir Ramazan-ı Şerif dileriz.
Seçici – 20.05.2018 – 14:15
İfade buyurduğunuz hususlarla alâkalı olarak:
Artık yaşlı hocalar umreye götürülmüyor, dersler ihmal edilerek diğer hizmetler öne çıkarılmıyor bunlardan emin olabilirsiniz selamlar.
Seçici – 20.05.2018 – 14:23
Türkiye’de İmam hatip okulunda okuyan öğrencilerin sayısı bir milyon üç yüz bin civarında, Deizmin en yaygın olduğu yerlerde bu okullarda olduğu söylenmekte bu hususu inceden inceye tahlil eder fikirlerinizi okuyucularınızla paylaşırsanız sevinirim selamlar.
Aziz “Aczimin Giryesi” remzini kullanan Kardeşim. Tahdis-i Ni’met olarak bir kardeşimin meziyetlerini-güzelliklerini ifade ettim. Bunun için teşekküre değmez. Du’a’lar müşterek. Ramazan-ı Şerif ayını idrak ettiğimiz gibi, İnşâ Allah! Bayramı da idrâk ederiz.
Aziz Seçici Kardeşim. Lütfettiğiniz bilgiler, olması gereken normale dönüldüğünü gösteriyor. Ferahlatıcı bilgiler teşekkür ederim.
İmam-Hatip Okulları özelinde, Türkiye’de din eğitiminin içinde bulunduğu durum fecaat ötesi fecî bir durumdur. Zaman zaman, yaptığımız tahlilleri bundan sonra daha sık aralıklarla yaparız. Teşekkür ederim.
Abdullah Haksöyler – 21.05.2018 – 00:58
Yanlışların yazılıp ifşa edilmesini hoş görmeyen kardeşlerime! Hocamın ve diğer kardeşlerimizin bu mahfilde yazdıkları yanlışlara mümasil şahit olduğum bazı hususları arz etmek üzere bulunduğum mahaldeki (abimiz) ile görüşmek istedim lakin kabul buyurmadılar. Peki ne yapmalı? Hak karşısında susmalı mı? Hidayete tabi olanlara selam olsun.
Abdullah Haksöyler – 21.05.2018 – 01:08
Emri bil maruf nehyi anil münker vazifesi olarak gördüğüm M.hocamın ve katkıda bulunan diğer kardeşlerimizin tespit ve ikazlarından rahatsız olup tenkid eden kardeşlerimizin güçleri yetiyorsa muhterem hocamızın riyasetinde en büyük abimizle görüşme ayarlasınlar orada şer-i ölçüler içerisinde meselelerimizi arz edelim.
Abdullah Haksöyler – 21.05.2018 – 01:16
Mesele İslam davasıdır. Ehli sünnet meselesidir. Fırka-i Naciye olarak ortaya çıkmış olan bu güzide cemaati hak yoldan sapıtmaya kimsenin hakkı yoktur. Biz ben yanlış yaparsam ne yaparsınız diye sorduğunda seni kılıçlarımız ile doğrulturuz cevabını aldığında hamd eden Hulefa-i Raşidin’in yolundayız!!!
Abdullah Haksöyler – 21.05.2018 – 01:30
Dinleyin ve itaat edin dediğinde ayağa kalkıp seni dinlemiyor ve itaatte etmiyoruz diyen silsile-i sadatın ikincisi selmanı farisi hazretlerinin ve bu tepki karşısında dahi kızmayan dışlamayan tard etmeyen Ömerul Faruk r.a.hın yolundayız onun için hakkı tavsiyeye devam eden hocamızı desteklemeye devam edeceğiz. Emme basma tulumba gibi yanlışlara kafa sallamaya devam etmeyeceğiz. Doğruları zamanın kılıcı mesabesindeki kalemlerimizle yazmaya devam edeceğiz. Hocama selam ve hürmetler. Hidayete tabi olanlara selam olsun.
Hakka’l-Yakîn, yaşayarak, tecrübe ederek tespit edilen hakikatler için daha başka ne söylenebilir ki! Bilmem kaçıncı dereceden bir idareci, bir ağabey. Küçük dağları hâşâ! kendisi yaratmış gibi, dâima, “Muhtâl-Fehûr” (hep kendini beğenen ve böbürlenip duran), burnundan kıl aldırmayan, öyle, böyle yıllardır, bu hizmetlerin içinde olan, kendisine tevdî edilen hizmetleri yerine getirebilmek için elinden gelen yapan, belki şimdilerde irtibatı, iltisakı devam ettiği halde, kendi işleriyle meşgûl bir kardeşimizin görüşme talebine cevap vermiyor.
“Kusuru olmayanların bu kapıda ne işi olabilir ki, elbette herkesin bir kusuru vardır. Biz onların kusurunu görmeyiz.” Bir müddet müntesipleri arasında bulunup da bilahare başka kapılara giden, aradığını bulamayınca geri dönen bir müntesibe için, “Geri dönmüş, kabûl buyurun,” denildiğinde, “Biz kovmadık ki, kabûl edelim. Kendisi gitti, kendisi döndü, bu kapıda herkese yer vardır.” “Ben, İmam-ı Rabbânî Evladı’nın kesip attığı kör tırnağını dünya’lara değişmem buyuran Hazretimizin bu mübârek sözlerinden haberdar değiller galiba... İmam-ı Rabbânî Evladı’nın en bâriz vasıflarından birisi, şüphesiz, tevâzu’dur. “Tevâzu göstereni Allah yükseltir, kibirli-gururlu olanları da alçaltır ve yerin dibine sokar.
Aziz Osman KARAMAN Beyefendi kardeşim.
Dertlendiğiniz ve büyük ızdırab ile dile getirdiğiniz hususta, “Manifesto,” mahiyetinde bir yazı yazdım. Elinizdeki bu yazının neşredildiği haftadan çok daha önce “CUM’A SOHBETİ” köşesinde neşredilecektir. Bu yazı, neşredilmeden önce “Manifesto” ile alakalı yorumlarınızı bekliyorum. Manifesto üzerindeki yorumlarınız seçimlerden önce neşredilebilinirse faydalı olur. Aksi halde çoktaaan iş işten geçmiş olur.
Azîz Kardeşim. Âhirzaman decâcilesinin en şerir Deccâli, F.E.T.Ö. ve onu haşâşîleri, yuvarlandıkları Gayyâ Kuyusuna-Bataklığı’na, başkaca câmia ve cemaatleri de çekebilmek için bilinen-bilinmeyen sinsice, şeytanlara taş çıkartacak nîce hile ve desiselerle, faaliyet gösteriyorlar. Seçimler arafesi, bu faaliyetleri ziyadeleştirdikleri de bilinmektedir.
Diğer taraftan, suyun öbür tarafından gelmiş, gayr-i Millî, derîn devlet artıkları, Hüsâmettin (bilerek T) harfiyle yazdım) Cindoruk, Hüsamettin Özkan gibilerin Câmiamızdan ba’zılarıyla dirsek temasında oldukları istikâmetinde haberler geliyor. Doğru olmamasını temenni ederim.
Küçük-büyük, ağabey, kardeş, herkesi ikaz ediyorum. İmam-ı Rabbânî Evladından hiçbir ferd, küfre destek vermez-destek olmaz. Bırakınız desteği, küfre rızanın küfür olduğunu bilir, küfre de rıza göstermez. Herkes aklını başına alsın!...