Bitti ömür, kalmadı geride
Ne bir kardaş, ne bir yoldaş
Kalmadı ne içecek su, ne yiyecek aş, ne de dikili bir taş
El sallıyor, sizlerle beraber Hancı
Yolcuyum dostlar, anlayın artık yolcu
Göründü artık seferin sonu
Kalmadı ömrün artık, elenecek unu
Kalmadı artık, konuşacak konu
Yolcuyum be dostlar, sormayın artık onu bunu
Un elendi, elek asıldı
Hatırlamıyorum artık, dünya nasıldı
Demiş ki dünya için bir eren:
“Câhiller için yemekle şehvet”
Aman Ya Rabbi, değilimdir inşallah ben
Böyle bir ehl-i gaflet
Demiş yine: “Âkiller için seyr-i bedayi”
Seyreder aklı olan; olanı biteni
Anarak, Ulu ve Yüce Yaratanı
Sadece bakanı değil, görür ibret alanı
Fiilde Fâili, nakışta Nakkaşı, yapılanda Yapanı
Görebilendir a dostlar, insanın akıllı olanı
Sen sen ol, zâhirde kalıp unutma bâtını
Cürufla yetinip, unutma cevheri
Cevher saklı, cüruf görünen yeri
Ancak, böyle olunur insan eri
Bakma Ya Rab kusuruma
Anlayışlı olmaya çalıştım umûma
Olmamaya çalıştım âmâ
Seni andım her yerde, dâima
Yine de, değil ne elim dolu, ne de yüzüm ak
Senin merhametindir Ya Rab, beni kurtaracak
Geldim huzuruna, lâkin yeterince dolu değil elim
Fakat Ey Rabbim! Hep Sendin emelim
Koma beni toprağın bağrında, yalnız ve kimsesiz
Bırakma beni, kendi başıma Sensiz
Bilirim, çoktur merhametin gazâbından
Senden Sana sığınırım, dehşetli azâbından
Gazâbın, ümit kesenedir; olmadım ümitsiz asla
Bu yüzden, dolmadı gönlüm hiç yasla
Affet beni Allahım, çoktur günahım affet
Sonsuz merhametine, ebediyyen gark et
Değil mi ki varsın, birsin Sen; ne gam
Olamam gayrı, ne ümitsiz ne de nâşâd
Seni bilen, Seni tanıyan, Seni seven
İstediğin gibi olan; olmaz mı âbâd
Hem de ne âbâd, ebediyyen olur şâd
Ederler onu geridekiler, gıptayla yâd
Çünkü olmuştur yeri, sevdikleriyle ebediyyen bünyâd
Çünkü bırakmıştır ardında, hayırla anılacak güzel bir ad