Varlığında pek farkına varmadığımız değerlerin kıymetini, elimizden bir sabun gibi kayıp gitmesinden sonra ancak algılayabiliyoruz!
Bizleri dünyaya getiren ana-babalarımızı kaybettikten sonra, onların eksikliğini çoluk çocuğa karıştıktan sonra daha çok idrak edebiliyoruz. Bir çıkmaza düştüğümüzde bizlere yol göstermeleri açısından. Ya da bir sırdaşın, devamlı birlikte olduğun bir arkadaşını gücendirip ayrı düştüğünde, yalnızlığında onu arar hale gelmek gibi...
"Hani derler ya: "kalp kırmak kolay ama onu yeniden kazanmak zordur." Öyle ise yanındaki insanın değerini basite alıp, onu kendinden uzaklaştırmanın ne manası var. Kendi egolarımızı yenemediğimiz zaman bu durumları yaşamak kaçınılmazdır. Bence arada bir aynanın karşısına geçip, şöyle kendimizi bir güzel süzdükten sonra "ya hemşehrim sen kimsin?" diye bir sorgulamamız gerekir! Osmanlı döneminde Cuma günleri haşmetli padişahlara "mağmurlanma padişahım senden büyük Allah var." diye tempo tutan halkın demek ki bir bildiği vardı. Bugün aynı bir selamlamada bulunsak vay başımıza geleceklere, tomolarla karşı karşıya geliriz mutlaka...
Sanat dünyasında bugüne kadar gelmiş geçmiş çok değerli sanatçılar vardı. Hala da var. Yaşar Kemaller gibi en son yitirdiğimiz Kayahan gibi çok ender yetişen bu insanlar her nedense bu dünyadan göçtüklerinde pek bir kıymete bilmekteler! Ne acıdır ki bu ülkede sanatçı olup ta çok sefil bir vaziyette kalıp göçen değerlerimiz var. Devlet bunların bir çoğuna sahip çıkmamıştır!
Zor kazanılan elde edilen değerlerimiz sadece sanatçılarımızla sınırlı değildir mutlaka...
-Bayrağımız. Türk Milletinin paha biçilmez bir değeridir. Sınırları önceden belirlenmiş kutsal topraklarımız, sularımız, ormanlarımız ve dini dili ne olursa olsun birbirine kenetlenmiş insanlarımız hep birer değerdir. Bir takım siyasi manevralarla insanlarımızı birbirinden ayrıştırmak, yitirmek mi gerekir!
-Atatürk. Bütün dünyanın takdirini kazanmış ve her ülkeye nasip olmayan böyle değeri karalayıp yok saymak çok büyük bir aymazlıktır. O'nu bir takım yakışık kalmayan kalıplara sokup yeni kuşakların önünde küçük düşürmenin ya da yok saymanın kime ne faydası olacak; bu yüce Türk Milleti bunu iyi algılaması gerekir.
-Cumhuriyet. Bin bir güçlükle kurulan bu değerimizde, senin benim hepimizin atalarının kanı var. Şimdi biz bunu gözardı edip, kurtuluş savaşında bizi alt edemeyen emperyalistlerin oyununa gelip yeni ne olacağı belli olmayan arayışlar içerisine mi gireceğiz? Cumhuriyetimiz asla ve asla bir takım saçma sapan ihtiraslara kurban edilemez.
-Ve çocuklarımız. Geleceğimizin teminatı olan can değerlerimiz. Hiç kimse yavrularımızı kötü emellerine alet edemez! Onların mutlaka çağdaş, akılcı ve global normlara dayalı bir eğitim ile kazanılması kaçınılmaz bir gerçektir. Yoksa o muasır medeniyet seviyesini yakalayamayız!
Yitik canın nasıl ki bize bir faydası yoksa, çok zor şartlarda kazanılmış değerleri yok eder, sahip çıkmazsak ruhsuz bir topluluk olmaktan öte gidemeyiz.