Kapadokya, Gülşehir, Hacıbektaş, Kırşehir görev gezimizi Yunus Nazlı ve Ramazan Çırakoğlu ile birlikte gerçekleştirdik. Yoğun çalışmalarla geçen günün yorgunluğunu akşam veya öğle yemeği aralarında çıkarmaya çalıştık. Kırşehir Valiliği Purotokol, Basın ve Halkla İlişkiler Müdür Osman Demir eski bir gazeteci. Çözüm üreten bir bürokrat numunesi. Onun davetiyle gitmiştik.
Kırşehir’in milli ve insani değeri çok. Cacabey, Ahi Evran, Ertaşlar ve daha onlarca değeri barındıran bir şehrimiz. Birkaç hafta önce Bozkırın Tezenesi adlı kitap benim uğradığım mahfillerde gözüme çarptı. Bir edebiyat sanat faaliyetinde konuşan Fahri Tuna Bozkırın Tezenesi adlı derlemesini kitap haline getirmiş ve o toplantıya katılanlara hediye etmişti. Kitap konusu itibariyle dikkatimi çekmiş olmasına rağmen, bana ulaşmamıştı. O yüzden derinlemesine incelememiştim.
Kırşehir’de olduğumuz günlerde Osman Demir beyin misafiriydik  bir bakıma.
Bir öğle yemeği verdi bize. Hılla Gölü Tesislerinde.
Güzel bir suni göl, içinde güneşi görünce açan nilüferler. Suyun görünen yüzünde süs balıkları. Özel boyutuyla güvercinden biraz büyük ördekleri seyrettik bir süre. Onlara ekmek lokmaları atmamız salık verildi. Hep bir elden ekmek attık Hılla Gölü’ndeki ördek ve balıklara. Gölün derinliği iki buçuk metreye kadar ulaşıyormuş. Bir kaynaktan doğuyor su. Mevsim kurak geçmiyorsa tahliye bile gerekiyormuş. Bunun için tahliye kanalları açılmış. Ama mevsim kurak geçerse ki 8 yıl önce yaşanmış böyle bir durum, gölün dibi bile görünüyormuş. So bahar yaprakları vardı gölün yüzeyinde ve nilüferler.
Orada güzel bir yemekle doyurduk midelerimizi. Sonra ayaküstü çay içerken işler biraz karıştı. Hılla Gölü Tesislerinin yöneticisi İlhan Aydın Ramazan’a,, Yunus’a ve bana meşhur muhabbet başlangıcı sorusunu sordu. Nerelisin, memleket neresi.
Ramazan Çorumlu olduğunu söyledi. Yunus’a iş gelince işin rengi değişti. Yunus ‘Yiğidin harman olduğu  yer Yozgatlıyım dedi. Bunun üzerine ben, bizde yiğit yok, biz tokadı yiyince Fıransızlardan gazi olmuşuz dedim.
Yunus, Yozgat’ın neden yiğidin harman olduğu yer olduğunu anlatması ve ardından Ramazan’ın söze girerek o anlatıya karşı çıkması ortamı şenlendirdi.
Yunus Nazlı’ya göre Kurtuluş Savaşı’nda da Güneydoğu mücadelesinde de nüfus oranına göre Yozgat’ın en çok  şehit veren şehir olması, oranın yiğidin harman olduğu yer olarak anılmasına yol açtığı idi.
Ramazan Çırakoğlu, ‘o iş öyle değil’diye söz e başladı. ‘Kurtuluş savaşı sırasında Çapanoğlu isyanı çıktı. Kuva yı Seyayareye -daha sonra kuva yı milli olarak anılacaktır- yardım etmekten kaçınarak isyan eden Çapanoğlu isyanından sonra Mustafa Kemal Yozgat’a gelmiş, milleti meydana toplamış, kim o isyan edenler diye sormuş. İsyan edenler canlarından olacaklarını bildikleri için ortaya çıkmak yerine hanımların arkasına saklanmışlar. İşte yiğidin harman olması olayı budur’ diye sözlerini tamamladığı zaman herkes gülüşmeye başladı.
Orada şen şakraç çaylarımız da içtikten sonra görevimizin başına döndük. 
Güzel Kırşehir’de Yozgat, Kırıkkale,Çorum Gaziantep güdeme geldi.
O arada Sakarya’da çalıştığım yılları hatırladım. Sakarya’da muhabbet başlatan cümle memleket neresi değildir. Orada hangi millettensin sorusu meşhurdur. Çerkes, Abaza, Manav, Göçmen milletleri söz konusudur.
Üçüncü günün sonunda Osman Demir bey bizi yolcu ederken bir takım hediyeler hazırlatıyordu. Benim gözlerim ise Osman müdürümün kitapığındaydı.
 Yayınlarınız var mı dememle birlikte önüme bir yayın denizi konuldu. Oradan aldığım dört kitap arasında İstanbul’da gördüğüm,ama inceleme fırsatı bulamadığım Bozkırın Tezenesi kitabı da mevcuttu. Çok sevindim elbette. Uçakta gelirken o kitaba göz attım. Osman Demir’in talebi üzerine Fahri Tuna dostum tarafından derlenmişti. 20 yazardan yazı istemiş Fahri Tuna 17’si birer yazı yazmışlar. Kitapta yazısı olan isimlerin de neredeyse tamamı yakın arkadaşlarım olunca çk hoşlandım elbette. Mehmet Şeker, A. Ali Ural Mehmet Nuri Yardım, Fahri Tuna, Ahmet Güner Sayar, D. Mehmet Doğan, Nurullah Genç, Sadık Yalsızuçanlar. Güzel yazılarıyla kitapta yer almışlar.
Osman Demir müdürümün diğer yayınları  Kırşehir Emiri Cacabey ve Medresesi, Ahi Evran ve Ahilik kitaplarını okumayı  da daha sonraya bıraktım.