Bana göre “Yeni Türkiye’nin” üç mimarı vardır. Bunlar III. Selim, II. Mahmut ve Mustafa Kemal’dir.
Bu üç liderden ilki olan III. Selim tahta geçtiğinin ilk yıllarında bir fermanla Osmanlı Bayrağını bugünkü şekline benzer “beyaz ay yıldızlı, albayrak” olarak kabul etmiştir. Bu olay o günlerde değişimin en önemli siyasi ve sembolük işareti olarak kabul edilmiştir. Bu üç lider de bilim teknik ve yaşam standardının yükseltilmesi açısında olarak yönünü batıya çevirmiş; ama inanç gelenek ve görenek olarak da doğuda kopmamışlardır. “Yeni Türkiye” oluşumu için ilk olarak III. Selim Nizam-ı Cedid adıyla yeni bir sistemi kabul etmiş ama uzun süreli devam etmesini göremeden isyancılar tarafından şehit edilmiştir. Onun yerine geçen yeğeni II. Mahmut amcasının kurmuş olduğu düzeni kesintiye uğratmak istemedi. 14 Ekim 1808 Nizam Cedid kaldırılıp, yerine Sekban-ı Cedid adıyla yeni bir ordunun kurudu. Böylelikle II. Mahmut amcası III. Selim’in başlatmış olduğu ve bugüne kadar süregelen yenileşeme hareketini devam ettirmekle “Yeni Türkiye’nin” temellerini de atmış oluyordu. Çünkü “Yakınçağ” başlarına gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu yüzyıllardan beri içinde bulunduğu çöküşü anlamış, savaşlarda uğradığı yenilgiler, özellikle de Avrupa devletlerinin siyasi, ekonomik baskısı daha da artmış ve devlet bununla başa çıkamaz hale gelmiştir. Devleti bu çöküntüden kurtarmak için,  III. Selim Nizam-ı Cedid(Yeni Düzen) denilen yenileşme hareketine girişti. Nizam-ı Cedid hareketi devletin içinde bulunduğu gerilik ve düzensizliklere karşı mevcut düzende yapılan yeniliklerdir. Bu yenilikler ilk önce askeri diğer taraftan da siyasi, ekonomi ve yönetim alanında yapılması planlanan yeniliklerdir. Bu yeniliklerle batılı anlamda bir devlet yönetimi tarzı esasları belirlenmiştir. İşte bu düzene Nizamı Cedid denilmiştir.  
II. Mahmut, şehzadeliğinde iyi bir eğitim ve öğretim gördü. Amcası III. Selim onun yetişmesine çok itina göstererek, modern askeri ve teknik bilgileri ve devlet idaresini iyi bir şekilde öğrenmesini sağladı. III. Selim tahttan indirildikten sonra da yeğeni Mahmut'la sık sık görüşerek, ona tavsiyelerde bulundu ve tahta çıktığı zaman dikkat etmesi gereken hususları bildirdi. Otuz yılı aşkın bir saltanat döneminde, büyük iç ve dış sıkıntılarla uğraşan Sultan Mahmut, kendisinden önceki birçok padişah gibi, devlete yeni bir çehre kazandırmak, iş görmez durumda bulunan kurumlan canlandırmak ve üstün bir vasıf kazandırmak için önemli çalışmalar yapmış bir padişahtır. Yaptığı yenilikler kendisinin istediği bir şekilde sonuçlanmamış olsa bile; nitekim olacak olan Tanzimat çalışmaları için büyük destek olmuştur. En önemlisi; Osmanlı uyruğunda olan herkese tam bir din ve mezhep özgürlüğü tanıdı. Fermanı: “Tebaamdan(halkımdan) Müslümanları ancak Camide, Hıristiyanları Kilisede, Musevileri de Havra'da tanımak isterim.” II. Mahmut’un yapmış olduğu yenilikler Mustafa Kemal’in yapmış olduğu yenilikler arasında büyük benzerlik vardır.
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’nda da yenik çıkınca, ülke diğer devletlerce işgale uğradı. Artık Osmanlı Devleti, fiilen çökmüş, sadece ismen varlığını devam ettirmekteydi. Mustafa Kemal ve arkadaşları Türk Milleti’ni bu durumdan kurtarmak için Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştır. Sonunda Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Bu yeni devlet işgalci düşmanlara karşı büyük bir mücadele başlattı. Vatan toprakları düşmandan temizlendi. İlk iş olarak akılcı, gerçekçi, ilerici bir yönetim kuruldu. Yaşadığımız zaman sürecinde devam eden ve sonsuza kadar da sürecek olan Türk İnkılâbı, Türk Milleti’nin tam bir güvenlik, barış ve huzur içinde refahının ve mutluluğunun sağlanması ve insanlık ülküsünün geliştirilerek yaygınlaştırılması amacına yöneldi. Her aşamasının millet iradesinden ve millet egemenliğinden kaynaklanmasını, milli ihtiyaçların karşılanmasını öngördü. Meşruluk esasına bağlı kalarak, yapılacak her atılımda Türk Milleti’nin davasının, ülküsünün, amaçlarının ve hedeflerinin esas alınmasını vazgeçilemez ilkeler olarak kabul etti. Milli ahlâk, bilgi ve eylem birliği şeklinde tarihi varlık alanında yer aldı. Mustafa Kemal’in yaptığı devrimlerle bugünkü çağdaş Türk toplum düzeni oluşmuş oldu.
Kısacası; eğer Türkiye Cumhuriyeti bugün bütün dünya devletleri tarafından kıskanılır bir hale gelmiş ise bu büyük insanlar sayesinde olmuştur. Bu duruma üzülmekten çok sevinmemiz gerekir. Bu üç mimara rahmet okuyup onların yapmak isteyipte yapmadıklarını; daha ileri götürmek gerekir. III. Selim’i, II. Mahmut’u ve Mustafa Kemal’i birbirinden üstün tutmadan veya birini diğerine değişmeden örnek almak gerekir. Öyle ki; onların isimlerini silmek yerine, kalkınmada örnek insanlar diye; ülkenin her tarafına yaymak gerekir. “Yeni Türkiye’nin “ yeni mimarlarına” düşen en büyük görevde bu olmalıdır.