Asıl "Yeni Türkiye" sözcüğünü, Cumhuriyetin ilanından itibaren sık sık kullanan ölümünün 76. yılında sevgi ve saygıyla andığımız büyük Atatürk olmuştur.
Bugün sanki yeni bir misyon gibi ağızlarda sakız gibi çiğnenip durulmakta. Osmanlı Devletinin tek mirasçısı olan bu "Yeni Türkiye" kavramının temelinde şüphesiz bir kültür devrimi yatmaktadır. Atatürk, 10. Yıl Nutku'nda "Milli kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracağız." diyerek bunu açıkca beyan etmiştir. 20. asrın tartışmasız, ölümsüz en büyük lideri Atatürk, yeni Türkiye de oluşan devlet şeklini şu şekilde tanımlıyor: "Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar, yıllarca süren savaş. Ondan sonra içeride ve dışarıda saygıyla tanınan yeni vatan, yeni devlet...."
Saat dokuzu beş geçe milyonlar saygı duruşundaydı... Caddelerde, meydanlarda, sokaklarda, boğaz köprülerinde hayat durdu resmen.. Cumhuriyetimizin bütün değerleriyle oynayanlar, bir tek Atatürk'ü unutturmayı başaramadılar! Hayatı boyunca hatta savaşırken bile kitap okumadan yılmamıştır. Okuduğu kitap sayısı 3397. Bunların bir çoğu Anıtkabir de mevcut durmakta. Altı çizilmiş, notlar düşülmüş, sorgulamaya yönelik okuma. Gerçekten dünyada bugün dahi bu kadar kitap okumuş bir lider var mı? O işgal edilmemiş yeri, zaptedilmemiş toprağı kalmayan bir milletin küllerinden doğmasına önderlik etti. Kurduğu cumhuriyetle adını tarihin şanlı sayfalarına yazdıran, Türk'ün ne olduğunu  bütün dünyaya gösteren, fevkalade zor şartlarda ortaya çıkmış sıra dışı ender bir liderdi Atatürk.
Yeni Türkiye işte bu! Tükenmiş, dünya koşullarından en az bir asır geri kalmış, din ile devleti bir arada tutmaya çalışan bitik bir Osmanlı Devleti yerine, dünya devletleri arasında saygın bir yeri olan çağdaş ve laik cumhuriyeti bahşeden yüce insan. Ölümsüz Atatürk senin mirasına sahip çıkmak bir namus borcudur. Saygılarımızla....