Daha önce “Yavuz Kiracı Ev Sahibini Bastırır I” yazmıştım. Dikkatli okuyucularımız hatırlayacaktır lakin kısaca hatırlatalım.
“Ev almayacakasın arkadaş, helde kiracıya için yatırım için asla ev almayacaksın. başın belaya giriyor, durduk yerde.
Aslı bozuk birine çatıyorsun...
Sonra uğraş dur...
Bana ait olan İstanbul'da ki evime kiracı geçtiğimiz şubat ayında oturdular. K.T. ve O.T isimli bu şahıslar profosyonel dolandırıcı gibiler.
Mucit olduğunu söyleyen K.T. sürekli bir yerlerden para geleceğini söyleyerek beni oturduğu aydan beri oyalıyor.
Ama profosyonelce söylediği yalanların ardı arkası kesilmiyor.
Dedim ya bunlar bu meslek haline getirmiş açık söylüyorum, her türlü kanuni yükümlülüğüne hazırım, O.K ve K.T. hırsızlardır.
Hem de aleni hırsızlar.
Emek hırsızları. Alın terini hiçe sayan hırsızlar.
Hırsız olmak için illa bir yerden mal çalmaya hacet yok.
İşte bu sebepten O.T. ve K.T. de hırsızdır...
Geçtiğimiz hafta sonu, evime giderek neden kirayı ödemediğini sormak için çaldım kapsını.
Açtı, “yüzünü ekşiterek kardeşim evimizde de rahat vermiyorsunuz” deme cüretini gösterdi hem de bana..
Sinir kat sayısı çarçabuk zirvelerde dolaşan biri olarak sabır dedim.
Sonrası pişkinlik ise evlere şenlikti.
O.T.: “Kardeşim şimdi müsait değilim daha sonra görüşelim demez mi?”
Dediği gibide kapıyı olanca şiddeti ile yüzüme kapamaz mı?
Ben orada dumur oldum kaldım.
Sövse idim rahatlardım ama yapamadım.
Dövse idim. Kesinlikle “pampuk” gibim olurdum ama onu da yapamadım.
Ne mi yaptım. Gerisin geriye çıkıp gittim. Yavuz kiracı ev sahibini bastırır dedim ya .
İşte bizimkisi tam da öyle...”
Evet, birinci yazımızı bu şekilde sonlandırmıştım. Ama nereden bilebilirdim ki, bu yazının devamı Muazzez Ersoy’un Nostalji kasetleri gibi ardını kesmeyeceğini…
Yine bir gün hırs yaptım kira ödenmeyeli sekiz ayı geçti. Geçtim kira ödemesini, adamın aidatlarını da ben ödüyorum. Öyle aidat deyip geçmeyin. Aylık 300TL’cik…
Bana cuk diye oturuyor.
Ha bu arada herifçioğlu bana sadece iki ay kira ödedi.
Bu girizgâhtan sonra olaya geçeyim.
Bu sefer ne olursa olsun bu işi kökten çözmeliyim diye otobüste hesaplamalar yaptım. Bir gün öncede hastahane de narkoz almanın verdiği cesaretle, (bu arada kafan iyi olunca ne yaptığın bilmiyorsun o anada şahitlik ettim hakkayakin, sen Metrobüse bin Beylikdüzü diye Kadıköy’e git, sonrada buralar nasıl değişmiş lan diye içinden geçir ☺ ) bir hışımla siteye gittim.
Oda ne beni site güvenliği kiracının izni olmadığı için eve sokmazlar mı?
İlk çıngarı orada çıkardım.
Neymiş efendim güvenlik kıstasları varmış, kiracıyı aradılar beni kabul etmedi, ev sahibi de olsam giremeyeceğimi bildirdiler.
O an uçtum. Ağzımdan ne gelirse saymaya başladım. Efendilik mefendilik hak getire birden tüm kapılar açılmaya başladı.
Üleeennn!!!
Sizin ücretinizi ben veriyorum diye bir fışkırmışım.
Birden ortalık süt liman…
Ne kadar bağırırsan bu ülkede o kadar ses getiriryorsun anladım. Benim bağırmam haklılığımdan ama her bağıranı da haktan olarak nitelendiremeyiz.
Sonra güvenlik müdürü, site yönetimi güvenlikçiler bana güvenmedikleri için eşlik ederek kendimin tamamen helal parası ile aldığım eve koruma ordusu ile gitmeye başladık. Kendimi iyi hissetmedim desem yalan olur. İnsanın yanında bu kadar koruma olunca kendinde bir şey var zannediyor insan…
Neyse kata geldik. Kapıyı çaldık açan yok. Kapı duvar.
Tam inmek için asansörün düğmesine bastık.
Oda ne ???
Kiracım O.T. asansörden inmez mi???
Beyninden vurulmuşa döndü.
Beni görünce. Tabi erkekliğe de leke sürdürmeyecek ya, hiçbir şey olamamışçasına ve bir o kadar pişkince ve umarsızca.
---Hayrola, dedi.
--- Sence, dedim.
--- Neden tek gelmiyorsun kardeşim diye bana racon kesmez mi???
---İşte orada koptum.
İçimden gelen bir kopuş muydu?
Yoksa narkozun etkisiyle miydi bilemiyorum.
Sin kaflı ( küfürlü) birkaç cümle.
Gözlüğü ve çantayı yere fırlatınca…
Kiracım O.T. pabucun pahalı olacağını görünce aşağıda bir çay içelim demez mi?
Sanki biraz önce racon kesen bendim gibi, birden yelkenleri suya indirdi.
Güvenlikleri bırakarak, site dışında bir yere gittik. Tekrar söyledim bak kimse yok hadi dedim.
Ancak o ayaklar bitmişti.
Beni yine kandırma seansları başladı.
Hocam veririz. Kabalık bize yakışmaz. Sanki kabalığı yapan benim, kirayı ödemeyen, aidatı yatırmayan benim…
Ismarladığı gazozun içine ne kattı ise ben birden yumuşadım.
Hocam ayın 23 gibi öderiz dedi.
Neden 23 diye bile sormadım.
Anlayacağınız profesyonel dolandırıcı olan bu mahlûkat yine bizi kandırdı.
Nasıl olduğunu ben bile anlamadım.
Adam bu iş üzerine ihtisas yapmış. Her türlü numara ile kandırıyor.
Bir dahaki sefere “YAVUZ KİRACI EV SAHİBİNİ BASTIRIR III” yazarsam bilin ki cezaevine düşmemişim, ve yine kandırılmışım.