Cinsellik bir ihtiyaç doğumla başlar, ölüme kadar devam eder. Doğumla başlar; çünkü bebeğin bile cinselliği vardır. Cinsellik, bedensel duygusal sosyal kültürel boyutları olan bir konudur ve cinsellik, insanın iki kulağı arasındadır yani beyindedir

Cinsellik çoğunlukla cinsel ilişki gibi düşünülür. Açlık gibi susuzluk gibi temel bir güdüdür.  

Cinsellik, diğer dürtülerden biraz daha farklıdır. Dürtüler insanın hayatında şekil değiştirir, o yüzden her yaşta farklı bir şekilde cinsellik devam eder. Ama yaşlı bir kişi ile bu konu konuşulsa utanmalar sıkılmalar olabiliyor.  

Her insanın cinselliği algılayış ve yaşayış şekli farklıdır. Cinsel yaşam içinde yaşanılan kültürden aile yaşamından birçok şeyden etkileniyor.  

Cinsellik,  fiziksel, duygusal yakınlıkları ifade eder.  Eşle yaşanılan duygusal yakınlıklar, birlikte içilen bir çay, edilen sohbet, gidilen seyahat, paylaşılan anılar duygular cinsel yaşamın parçalarıdır

Yaşlılıktaki cinselliği etkileyen faktörler: Özellikle ergenlikte yaşanmış sorunlar varsa, o dönemi etkileyecektir. Gençlikte ne kadar sağlıklı ve aktifse, ileriki yaşlarda da o kadar sağlıklı ve aktif olabiliyor. Sağlıklı bir cinsel yaşam için tabuların farkında olmak çok önemlidir. Yaşlıların da cinsellikle ilgili bilgi eksiklikleri olabiliyor. Gençler internet sayesinde doğru bilgilere ulaşabilme yetenekleri yaşlılara göre daha fazladır. 

Yapılan araştırmalara göre yaşlıların kendilerini gençlere göre daha az çekici buldukları bu nedenle de fiziksel olarak, “artık bizden geçti” diyerek sanki zevk alma hakkı da yok gibi düşünülüyor. Bedenine yabancılaşma söz konusu olabiliyor, sağlıklı bir cinsel yaşam bedensel bir sorunu yoksa yaşayabileceği biliniyor 

Kimler Yaşlıdır?  

18 yy da ortalama yaşam 35 idi. Bugün dünya nüfusu giderek yaşlanıyor ve 65 yaş yaşlılığın başlangıcı olarak kabul ediliyor 65-75 yaş erken yaşlılık, 75 in üzerine de ileri yaşlılık deniliyor. 

Doğru bilinen yanlışların (Mitlerin) en çok olduğu alan cinselliktir. Bilgi kirliliği veya yanlış bilgilenme, hatalı düşünme şemalarının oluşmasına yol açıyor, düşünme şemaları da kaygı cinsel soğukluk gibi sonuçlara yol açıyor.  Cinsel işlev bozuklukların temelinde mitler çok fazla.  

Sık rastlanan mitler; bu mitlerde erkek dünyası hakimdir.  

Tabiî ki her yaşın cinselliği farklıdır. Bebeklik döneminde anne bebeğinin erojen bölgelerine bez değiştirirken, altını temizlerken bebek cinsel uyarılır.  Çocuk zamanla kendi bedenine temas ederken belli bölgeleri keşfeder.

 Hazza yönelme insanın doğasında vardır. Bebeğin ilk haz bölgesi ağızdır. Emerken hazzı yaşar. Cinsellik cinsel organlarla sırlı değildir.      

  Yaş ilerledikçe tabiî ki bazı gerilemeler olacaktır. Ama o kayıpların neler olduğunu bilmek gerekecektir. Yaşlanma sürecinin cinsellik üzerindeki etkisini bilmeli ve beklenti buna göre ayarlanmalıdır. Yaşlılıkta cinsel aktivite, sadece cinsel birleşme değildir.

Cinsel birleşme sayısı azalsa ya da bitse bile doyurucu bir yaşam olabilir. Dürtü duygularının yerini diğer duyuların öne çıkması; sevgi, yakınlık ve paylaşma gibi eşiyle olan duygusal yakınlığın yaşandığı bir cinsellik beklenilir.   

Yaşlılıkta Cinselliğini Yaşayanlar; 

*Duygusal yakınlığını koruyor 

*Fiziksel zevki yaşıyor ve gereksinimleri doyuruyor 

*Bedenini fark ediyor ve beden değişikliklerine uyum sağlıyor 

*Kendini genç hissediyor 

*Toplumun yanlış düşünce kalıplarına meydan okuyor ve hayatla bağını sürdürüyor. 

Özet olarak; 

Cinsel açıdan doyumlu yaşlılık, özgüven duygusunun yaşanmasını sağlar, bağımsız ve genç hissettirir 

Organizmanın sağlığı için tün ihtiyaçların karşılanması gerekir. İnsan; bedensel, ruhsal ve sosyal yönü olan bir canlı diye tanımlanır. Yaşlılıkta cinselliği yaşayan insanlar bu yüzden bendinin cinselliğinin duygularının farkına daha fazla farkında olacaktır. “Yaş gitmiş iş bitmiş” mitine bir meydan okuma olacaktır.