Öncelikle iletişimi genç-yetişkin ve genç büyüklerimiz arasında ayırmadan önce şunu belirtmek isterim.  İletişim kendimizle, yakın çevremizle, toplumla, doğadaki kedilerle, köpeklerle, çiçeklerle de iletişim kurabiliyorsunuz. Bakmak ile görmek aynı şey değildir. İnsan sürekli iletişim halinde.
Nasıl ki, iletişimde her hangi bir kritere koymadan genel iletişim denildiği zaman karşımızdakine saygı duymak, onların varlığını kabul etmek, önemli ve değerli olduklarını hissettirmek önemli ise, gerçekçi ve doğal davranmak ve empati kurmak ne kadar önemli ise genç büyüklerimizle de bu kriterler gözünün de bulundurularak büyüklerimizle iletişimde şunları göz önünde bulundurmak da fayda var hastalıklar, yalnızlık duygusu, gençliğine ve güzel günlerine duyulan özlem, fiziksel yetersizlik ve güçsüzlük sonucunda daha fazla ilgiye muhtaç oluyorlar. Hem yakın çevreleri ile hem de toplumla iyi ilişkiler içinde olmaları aktif ve huzurlu bir hayat sürmeleri önemlidir.
Bizzat yaşam merkezlerinde kalan sakinlerimizden duyuyorum. Diyorlar ki; çocukların aileleri ile iletişimleri yok. Senelerdir görmüyorlar çocuklarını. Beklenti karşılanmayınca kırılıyor, bazen de kırıcı olabiliyorlar.
Sevil Yalçındura, kendisi 80 yaşında kitap kaleme almış bir büyüğümüzdür. Diyor ki, çok fazla düşünmeden konuşuyor, duyduklarımızı tam anlamadan yorumluyoruz. Hep bizimle ilgilenilsin istiyor. İlgisizliği anlar anlamaz, ya geçmişimizde neler çektiğimizi bu hale sebep olan yaşam sahnelerimizi kaç kere unutup tekrarlıyor ya da ağrıyan sızlayan mafsallarımızı sadece yemek yerken hatırladığımız tansiyonumuzu bahane ederek, sızım sızım sızlanıyor diyet yapmıyoruz.
Bir de hiç konuşmayanlar var bir takım rahatsızlıklardan dolayı.
Ve bir anısını anlatıyor gençlik zamanımız yolda gidiyoruz ben ve eşim çocuklarım önde annem ve babam da geriden geliyorlar, diyor, bir ara annem serzenişte bulunmuş bunlar neden bir dönüp bakmıyorlar, bizi merak etmiyorlar diye. Babam dedi ki, bak hanım biz nasıl yürüyoruz. Önümüze baka baka arkamıza bakarsak sürekli takılıp düşeriz. Onun önü kocası ve çocukları araya bir arkaya dönüp bakarlarsa şükredelim.
 İletişim içinde olmak yaşlılara, hayata anlam katmak açısından nasıl bir katkı yapıyor?
Arkadaşlık yaşam doyumunu artıran faktörlerden birisidir. Büyükannelik, büyük babalık önemli toplumsal rollerdir. Çocuklar ve torunlarla kurulan olumlu ilişkiler yaşlıyı yaşama bağlar.
Babamı 52 yaşında kaybettik. Çok mutlu bir evlilik yaşıyordu annem. Babam olmadan annemi düşünemezdik çok aşırı birbirlerine bağlıydılar, ani  ve erken kayıp annemin ciddi bir şekilde hastanelerde ve perişan bir şekildeydi toparlayamaz olduk. Sonra anlattığına göre ben demişim ki, anne şimdi bizim için yaşa çünkü bizim sana ihtiyacımız var. Hiç farkında değildim söylediğim sözlerin bile bir gün bana dedi ki, toparlanmama o sözlerin sebep oldu.  Ben ne yapıyorum dedim kendi kendime.
Nitelikli bir iletişim ile yaşlılığın getirmiş olduğu hangi kayıpları tolere etmeye çalışıyorlar?
Çok faal ve enerjik genç büyüklerimizin olduğu gibi daha bir sessiz yaşamayı seçenler de var.  İster yaşamevlerinde olsun ister müstakil evlerinde her gün gazetesini okuyan, arkadaşlarıyla sohbet eden, kitap okuyan, yürüyüşe çıkan hayatın içinde olabiliyorlar.
Bu tür aktivite içinde olamayıp hasta ve rahatsız olanlar var onların herşeyi sohbet etmek ve ilgi diyebiliriz.
Leman teyze senelerdir yürüyemiyor. Onu ziyarete gidenleri dört gözle bekler. Herkes için iletişim sohbet önemlidir fakat belli bir yaşta hem zamanı güzel geçirmek ve paylaşım açısından çok kıymetli.
Güzide Gülpınar Taranoğlu ünlü şairle dostluğumuz onu kaybedinceye kadar devam etti. Telefonla konuşmayı istemezdi kulağında sorun olduğu için onu ziyarete giderdim. Yıllarca çok aktif bir yaşamın içinde davetler, hayır işleri, dergi çıkarma gibi çok koşturmacalı bir hayattan sonra onu hayata bağlayan manevi evlatları onların ziyaretleri, sohbetleri ve ilgisiydi.
Yaşlılar ile iletişimde en sık rastlanan sorunlar nelerdir? Aile içi iletişim sorunları, yaşlı Genç, çocuk, yetişkin iletişimi sorunları açısından ne gibi farklılıklar gösterir?
Her kuşağın birikimi, kültürü ve alışkanlıkları birbirinden farklı…
Kendini sosyal ortama kaptıran gençler, yaşlılarla iletişimde sıkıntı çekiyorlar. Genç kuşak kendi hayatını yaşarken genç büyüklerimizin bazıları da kendi kabuklarına çekiliyorlar. Bu yalnızlık, onları depresyona kadar götürüyor, bazılarının yaşama sevincini azaltıyor. Bir gün bir büyüğümüzle konuşurken dedi ki; fikir tutmuyor. Büyüklerin her biri farklı olmakla beraber özellikle bazılarımızın belli doğruları var. Gençlere çok karışıyor müdahale ediyoruz. Niye bu saatte geldin, gittin. Bu saatte neden yatıyor.
Bizim annelerimiz mesela 9 a kadar uyuyunca öğlen oldu kalkın artık derdi. Yaşam tarzları değişik oluyor.
Yine bir başka büyüğümüz Urfa’dan şükran teyzemizle sohbetimizde kuşak farklılıklarından kaynaklanan bir başka sorunu dile getirdi. Eskiden gençlerle yetişkinler sohbet etmeyi onların fikirlerini almayı severdi. Şimdi ellerinde cep telefonları herkes ona bakıyor. Nereye giderlerse gitsinler, yanlarında sanki arkadaşları o bir araya geldiklerinde arkadaşları ile dahi bırakın bizi hepsi telefonlarda bir şeyler yapıyorlar.
Bir de eskiden insanlar yaşlanmak isterlerdi. Çünkü yaşlı başköşede oturur, çok saygı duyulur sözü dinlenirdi. Şimdi kimse yaşlanmak istemiyor. Herkes genç kalmak istiyor. Şimdi gençler yaratıcılıklarını el becerilerini köreltiyorlar.
Yaşlılar ile nitelikli bir ilişki kurulabilir? Bu ilişkide sabır, tahammül ve anlayış ne kadar önemlidir?
Nitelikli bir iletişimde empatinin öneminden bahsederiz. Buradaki empati özellikle karşımızdaki kişinin özellikleri dikkate alınarak yapılmalıdır. Onları dinleyerek gösterilen tepkileri yadırgamadan, davranış ve duyguların değiştirilmesini istemeden
Olduğu gibi kabul edilerek anlaşıldığı mesajı verilerek empatik ilişki ile mümkündür.
Mesela; işitme ve görme sorunları olduğunu göz önünde bulundurmakla beraber geneleme yaparak hepsinin gözü iyi görmez, kulağı iyi duymaz diyemeyiz. Huzurevlerinden birinde çok sevdiğim bir sakinimiz vardı. Beni kaç kez görmesine rağmen karşı karşıya gelince tepki vermiyor, ancak sesimi duyunca cevap verdiğini fark edince anladım ki, görme ile ilgili sorunları var.
Görme sorunu varsa ışığın arkamızda kalmasına işitme sorunlarında, normalden biraz yüksek sesle konuşmalı, yüz yüze konuşulmalı, gerektiğinde sözcükler tekrarlanmalı, yeni bir cümle kurmadan diğerinin anlaşılmasından emin olunmalı. Mimiklerimizi abartmadan konuşmalıyız, kısa ve basit cümlelerle konuşulmalıdır. Bellek kaybı olan genç büyüklerimizle konuşmadan önce her seferinde kendimizi tanıtmamız gerekiyor. Gülümseyerek kısa ve basit cümleler kurmak, bir şey yaptırmak isteniyorsa adım adım gidilmelidir.
Bir de tabi çocuk muamelesi yapmak onları çok incitiyor. Bazı şeyleri unutabiliyorlar yada böyle bir sorun yaşamıyor da olabiliyorlar. Onun için her durumda sakin olmak gerekiyor.
Bazı büyüklerimizde iletişimde hiç cevap vermeyebiliyorlar, bir tebessüm, ellerine veya omuzlarına dokunmak da onlar için bir tür iletişim olabiliyor.
Yaşlılar ile iletişimin daha genç yaşta olanlara katkısı nedir?
Tabi çok büyük katkıları var ama öncelikle bir araya gelmeleri gerekir. Leman teyze 72 yaşında yürüyemiyor. Diyor ki, biz gençlerle sohbet etmeyi daha çok seviyoruz. Apartmanımda genç komşularım var ama onların meşguliyetleri var, bizden sıkılıyorlar.
Genç büyüklerin tecrübesi gençlerin enerjisi ile birleştirince hem doyumlu ilişkiler hem de başarı kapılarını aralayan bir yol açıyor. Bir sürü zaman harcayarak bulduğunuz şeyleri onlarla sohbet ederek daha pratik bir şekle sokuyorsunuz. Bu tabi her türlü katkı şeklinde olabiliyor. Sakinlik, huzur, işlerin üstesinden gelme.
Büyüklerimiz bizi bu günlere getiren olmazsa olmazlarımız. Onların kadrini kıymetini bilmek demek öncelikle kendi geçmişimize verdiğimiz saygı ve sevginin sonucudur.