Yarının hesabı veya günün zevkleri
“Boş ver gitsin, yaşamana bak, gününü gün et, yarını düşünme..”. 
Bu tarzı yaşam felsefesi yapanın sonunu ben söyleyeyim o kişi; hasta, yoksul, fakru zaruret içinde, hapiste veya hastanedir.
Temizliği, çalışmayı, amaç edinmeyi, vazifeyi yerine getirmeyi bırakmak demek; yaşamı yaşarken terk etmek demektir. İsteklerimize, bedensel taleplerimize ne kadar hakim isek dürtülerimiz ne kadar etkili yönetebiliyorsak sevmesek de zorlansak da işin gereğini kolaylıkla yapabiliyorsak" boş ver gitsin" sorumsuzluğuna düşmeyiz. İnsan dürtüleri(nefsi, isteği) ne hakim olduğu kadar başarılı mutlu ve güçlüdür. Yarının getirisi için bugünün cazibesine teslim olmamak. Yarının için yaşadığımız an ve gelecek için en sağlıklı davranışın nasıl olacağının bilincine ulaşmak önemli

Aynı fikirde misiniz?
Katıldığınız bir toplantıda içinizden, "aslında ben bu görüşe katılmıyorum ama dışlanmamak adına onaylamak durumundayım." diyerek onaylayıcı davranışlarda bulunduğunuz mutlaka olmuştur. Oyunbozan, aykırı tip, uçuk kaçık, tuhaf olmamak ve dışlanmayı göze alamamak adına hiç katılmadığımız halde onaylamak zorunda kaldığımız "görüş birliği" içinde olduğumuz çok oluştur. Bazen de herkes "hem fikirde olduğuna göre ben yanlış olabilirim" özgüvensizliği yaşarız. Grupla aynı fikirde kalmak güvenli limanlara demir atmak gibidir.

Dünya da tüm yenilikler ilerlemeler ve keşifler "hayır" diyebilenler sayesinde olmuştur. Her zaman şeytanın avukatlığını yapabilenlerden olun. Dışlanma riskini hep göze almayı bilin. Grubun görüş birliği topluca akıl tutulması olma şansı yüksektir. Bir grup yönetiyorsanız bir kişiye en uyanık olanına şeytanın avukatlığını yapma görevi verin. O kişi "öyle diyorsunuz ama arkadaşlar yanıldığınız nokta şudur..." diyebilmeli. O kişi dışlanmayı göze almalıdır. Hangi görüşü savunursanız savunun en aykırı görüşler bile kendini haklı çıkaracak verileri rahatlıkla üretebilir. Gerektiğinde tüm dünyayı karşınıza alabilecek güçte olun en azından unutulmazlardan olursunuz...

Kontrol edebilirim
Adam sigara tiryakisi ve diyor ki "istersem bırakabilirim ben bu mereti." dese de ne zaman bırakmaya kalksa ilk zorluk ta bırakma işini ertelediğini görürüz. Adam tavla oynarken, kumar masasında zar atarken, sayının büyük gelmesini istiyorsa zarı elinden geldiğince kuvvetli, düşük sayı gelmesini istiyorsa zarı yavaşça bıraktığını gözlemleriz. Futbol fanatiklerinin çok sevdikleri takım oyuncusuna oturdukları yerden taktik verdikleri, TV başında maç izlerken el kol hareketiyle maça yön vermeye çalıştıklarına şahit oluruz. Sınav kaygısı ve tüm kaygıların temel nedeni kontrolün kendinde olmaması düşüncesinden ileri gelir. İnsanların bazıları kendilerini olduğundan daha güçlü, akıllı ve iradeli olduğunu varsaymaya eğilimlidir. Öz güven fazlalığı onların daha rahat olmalarını ve daha az endişe duymalarını sağlar.