İSTANBUL -  Araştırmacı- yazar, Milli İrade Tertip Komitesi Başkanı Enis Timuçin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadının toplumsal hayattaki önemine dikkati çekerek, "Gelişen dünyaya, insan psikolojisine ve dinin insan üzerindeki etkisine baktığımız zaman, günümüzün dünyasında, kadının şefkat ve merhametinden, anaçlığından yoksun toplumların şiddetli bir uçuruma, yıkıma doğru gittiğini, dünyanın daha yaşanmaz hale geldiğini görüyoruz. Bu kapsamda insanın yaşantısına ışık tutan ve insan yaşantısına dair tüm olasılıklara sebep-sonuç ilkesi çerçevesinde ışık tutan en önemli kaynak yine Kur'an-ı Kerim'dir." diye konuştu.

Kur'an-ı Kerim'in yanı sıra diğer semavi dinler incelendiğinde de erkeğin topraktan yaratıldığı yönündeki bilginin bulunduğuna işaret eden Timuçin, "Hazreti Havva'nın erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığı vurgulanır. Oysa ki biz insanoğlu, bunu yanlış anladık. Erkek topraktan gelmişken, kadın ise insandan meydana gelmiştir. Dolayısıyla insandan türemiş bir varlığı doğru bir şekilde kavrayamaz ve anlayamazsak toplum olarak kendi devinimimizi, kendi evrimimizi tamamlayamayız." değerlendirmesinde bulundu.

Timuçin, erkeğin hem topraktan yaratılıp hem de "toprak" üzerine savaş verdiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"(Erkek) Toprağını genişletmek için gerekirse doğaya bile zarar verir. Kadın ise insandan yaratıldığı için toprak üzerindeki şeylerle daha çok bağı vardır. Doğayı, çiçeği, masumiyeti, çiçeği, insanı korur. Kadınlar yaradılıştan onlara verilen bu üstün özellikleri doğru bir amaç etrafında ortaya koyduklarında, bugün Ortadoğu’da, Filistin’de ya da dünyanın herhangi bir başka yerinde meydana gelen kıyımlara da son verebileceklerdir. Bugün bizleri yakından ilgilendiren yanı başımızdaki Müslüman ülkelerden Suriye, Irak, Filistin, Mısır gibi ülkelerdeki savaşlar da hepimizi son derece üzüyor. Bu savaşlarda hayatlarını kaybeden gençler, çocuklar, hatta yaşlıların bile birer annesi var. Yani onların varoluşları için çile çeken annelerin şefkati, bu savaşları önleyebilecek en güzel ve en önemli sembollerdir. Savaşların kökeni zaten yok etmekten geçer. Yani bir yanda yıkan yok eden, tahribat yaratan bir sarmal varken, bunun yanında doğurgan özellikleriyle yaşatan, hayata kazandıran, hayat bulmayı sağlamaya aracılık eden anneler mevcut. İşte yok etmenin karşıtı, varoluşun yegane sebebi annelerimiz yani kadınlar, bu tahrip gücü yüksek ve yok etmeyi amaç edinmiş savaşların üstesinden gelebilir. Kadınlar merhamet ve şefkatleriyle yeryüzünün her noktasındaki savaşların önünde durabilir. Bu savaşları kökünden durdurabilir. Bu çerçevede hepimiz, İslam dininin en önemli unsuru kadını üstün özellikleriyle önemsemeli ve yaratılış gayesini anlamak ve özen göstermek için çaba sarf etmeliyiz. Yaradılış amacının farklılıkları çerçevesinde kadının vasıfları, medeni toplumlarda bile bastırılıp küçümsenmektedir. Bu nedenle günümüzde dünyanın içinde bulunduğu savaş ve kargaşaları, kadınların şefkatiyle çözeceği ve bu bağlamda da üstün özellikleri olduğu gün gibi gerçektir."

"Her doğum dişil bir eylem sonucu gerçekleşir"

Yaratılış içerisindeki her şeyin nihayetinde Allah'a hizmet ettiğini kaydeden Timuçin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Alemlerin sahibi şüphesiz mutlak Yaradan'dır. Varoluşta O'nun olmayan ve O'nun sistemine hizmet etmeyen hiçbir şey yoktur. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim her an gözlerimizin önünde cereyan eden, yaratılış sisteminin somut bir tasdikidir. Mutlak yaratılış gerçekliğinin en somut kaynağı olan Kur'an-ı Kerim, biz Müslümanlara anımızı onunla kurmamızı, ona güvenerek teslim olmamızı işaret eder."

Enis Timuçin, en nitelikli ve karmaşık canlının insan olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Kadın, yaradılıştaki her şeyin şifresini kendinde taşıyan, yaratılmışların en donanımlısıdır. İster gökte ister yerde, alemdeki her şey Allah'ın tecellisidir. Her yaratılış da O'nun bu tecellisinin bir tezahürüdür. Yeryüzü olağan telaşıyla, birbirini izleyen mevsimler halinde hep bir döngü içerisindedir. Tıpkı bir kadının gebelik döneminde olduğu gibi toprak da yazın hafızasında topladıklarını kış boyunca içinde büyütür ve bahar aylarında da mucize doğum gerçekleşir. Yeryüzündeki doğum süreci, dur durak bilmeyen döngüsüyle her an yaşadığımız bir gerçektir. Her doğum dişil bir eylem sonucu gerçekleşir. İnsanın, hayvanın, tabiatın ve hücrelerin doğup büyümesini sağlayan hep dişil unsurdur. Yaratılışın örneklerinden sadece biri olan arı kovanı bile sistemin işleyişini göstermeye yeterlidir. Bu bağlamda yaradılış sistemi içeresinde eril diye bir kavram yoktur. Her şey dişildir ve her şey rahim sıfatıyla doğurur."