GEZİ HABER: NEZAHAT GÖÇMEN

Yalan söyleyince burnu uzayan Pinokyo’nun da doğum yeri. Montecatini’den Floransa’ya giderken yol boyunca gördüğümüz asma bahçelerinin büyüsü kapladı tüm benliğimizi.
Rehberimiz Gülru karşıladı, bu büyülü şehirde.” Bu şehri seviyorum. Yaşaması biraz zor. Vergiler çok fazla.” dedi. Gülru anlattı, biz dinledik. Senyörler meydanını da sosyal ve siyasi kalbi olarak tanımladı Gülru. Meydan adını, önünde devasa Neptün Heykeli duran, eski şehir yönetim merkezinden alıyormuş.
İtalya’da arşivcilik çok gelişmiş. Yayınlanan her kitabın bir kopyası mutlaka Milli Kütüphaneye veriliyor, kütüphanedeki kitaplar yan yana konulduğu zaman 145 kilometre uzunluğunda, her yıl kilometre taşları uzuyormuş. Floransa’nın, idamı yasaklayan ilk şehir olduğunu ve bununla gurur duyduklarını anlattı.
Adım başı bir sanat eserine rastlamak mümkün Rönesans’ın kalbi olan Floransa’da, her solukta geçmişten bir başka izini yakalıyorsunuz. Tam bir canlı sanat galerisi. Rönesans’ın en önemli özelliği detaycılığı ve mükemmeliyetçiliği. 14. yüzyıldan kalma, Floransa’nın en eski köprüsü olan Ponte Vecchio’de altını seven birisi olarak, üzerindeki kuyumcu dükkânlarını görmek istedim. Floransa’nın Leonardo da Vinci, Michelangelo gibi dünyaca ünlü sanatçılara ev sahipliği yaptığını pek çoğumuz biliriz.
Floransa’dan Siena’ya gitmemek olmaz. 
Görülmesi gereken yerlerden biri.  Küçük sevimli bir şehir. İtalya’nın, ortaçağdan bu yana varlığını korumuş en önemli müze kenti Siena.
Şehrin yapımı 13. Yüzyılda tamamlanan duvarlarla çevrili. Bu duvarlar şehri korumak için yapılmış. Şehir daha sonra büyümüş ancak duvar dışındaki yeni yapılar, tarihi yapılara çok uygun olarak inşa edilmiş. Siena’ya girerken araçlar duvar dışındaki parklara bırakılıyor. Siena’da ikamet edenlerin dışında araç alınmıyor ve dolaşmıyor Siena sokaklarında.
Siena sadece Sienelıların…
Şehir tepelik bir alana kurulmuş. Hep yokuş çıkılıyor. Çıktıkça büyülü sokaklarda kayboluyorsunuz. Piazza del Campo en büyük ortaçağ meydanlarından birisi. Bu meydanı deniz kabuğuna benzetenler var, ortaya doğru eğimli. Palio di Siena İtalya’nın, Siena kentinde geleneksel olarak kutlanmakta olan enteresan at yarışlarının yapıldığı yer. Anlatılırken taş duvarlar arasında hayali atlar geçiyor gözünüzün önünden. En büyük özelliği atlara eğersiz binilmesi ve tüm kasabanın sadece 90 saniye süren bir yarış için bir yıl boyunca hazırlanması.
​Dar sokaklardan geçerken tarihin içinde yolculuk yapıyorsunuz. Yine her yer pizza her yer makarna. Çiçekli balkonlarda şaraplarını yudumlayan insanları da görebilirsiniz.
Gün batarken ortaçağ duvarlarından çıktık, Montecatini ‘ye. Otoyollardan geçerken gürültüyü önleyen metal perdelerle birlikte ve sık sık tünellerden geçerek, dağ manzaralı,  ormanlık yollarda, köyleri, tarlaları aşarak ulaştık otelimize.